Tarımdaki küçülme gıda arzı ve enflasyon için alarm veriyor. Uzmanlara göre, tarımdaki bu küçülmenin yalnızca ekonomik bir gösterge olarak değil; gıda arzı, kırsal istihdam, enflasyon ve dış ticaret dengesi açısından da ciddiyetle değerlendirilmesi gerektiğini dile getiriyorlar.
Konya tarımında 2026 alarmı
2026 yılından beklentilerini paylaşan uzmanlar, yeni yıla girerken, hem benzeri görülmemiş fırsatların, hem de ciddi risk ve belirsizliklerin beklediğini belirtiyorlar.
2026 tarımı, iklim değişikliği ve teknolojik devrim gibi iki büyük dalganın kesişiminde şekillenecek gibi görünüyor. Bu dalgaları yakalayanlar kazanacak, geleneksel yöntemlerde ısrar edenler ise zorlanmaya devam edecek. Bu yüzden ne olursa olsun değişimi yakından takip etmek ve ona uyum sağlamak zorunluluğu bulunuyor.
GIDA DA ALARM ZİLLERİ
Uzmanlara göre 2025 yılında uygulanan sıkı para politikalarının ekonomi genelinde belirleyici olduğunu belirterek, düşük kur–yüksek maliyet dengesinin özellikle ihracat ve üretim üzerinde baskı yarattı. Büyüme büyük ölçüde iç talepten kaynaklandı, net ihracatın ise büyümeye negatif katkı sundu.
Üçüncü çeyrek büyüme verilerini hatırlatan aynı uzmanlar, sanayi ve hizmetler sektörlerinde büyüme kaydedilirken tarım sektörünün yüzde 12,7 daraldığını ve büyümeyi aşağı çeken tek ana sektör olduğunu vurguladılar. Uzmanlar, tarımdaki bu küçülmenin yalnızca ekonomik bir gösterge olarak değil; gıda arzı, kırsal istihdam, enflasyon ve dış ticaret dengesi açısından da ciddiyetle değerlendirilmesi gerektiğini dile getiriyorlar.
Uzmanlara göre 2025’te zirai don ve iklim krizi nedeniyle birçok üründe ağır rekolte kayıpları yaşanırken, tarım sektöründeki küçülmenin sürpriz olmadığını belirten Kestelli, üretimdeki bu kırılganlığın gıda arzı ve enflasyon üzerindeki baskıyı artırdığına dikkat çekildi.
Rekabetçi bir tarım ve gıda sistemi için dört temel dönüşüm alanına işaret eden uzmanlar bu alanları, “Tam entegrasyon ile tarım ve gıda sanayinin kopmaz biçimde birlikte ele alınması, katma değer ve ihracat stratejisi ile sürdürülebilir ve izlenebilir üretim üzerinden küresel rekabet gücünün artırılması, güven ve şeffaflık sayesinde kayıtlı ticaretin ve adil fiyat oluşumunun güçlendirilmesi ve tüm bu yapıyı mümkün kılan dijitalleşme ve teknoloji yatırımları” olarak sıralıyorlar.
Konya'da yeni tarım yöntemi
Konya'da yeni gelişmeler karşısında yol haritasının çizilmesi gerektiğini dile getiren aynı uzmanlar, yeni dönemde ön plana çıkmaya başlayan akıllı tarım uygulamalarına dikkat çektiler. Buna göre su hasadı, kuraklığa dayanıklı tohumlar, sıfır toprak işleme, onarıcı tarım gibi uygulamalar hızla yaygınlaşıyor. Karbon tarımı yeni bir gelir kapısı haline geliyor. Gelişmiş ülkelerde çiftçiler, topraktaki karbonu artırarak karbon kredisi satmayı planlıyor. Hassas tarım, yapay zekâ uygulamaları ve robotik konularından artık bahsetmiyorum bile. Bu uygulamaların artık içindeyiz. Türkiye ve Konya olarak bu konuda iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum. Konya tarım teknoloji merkezleri de bunun en iyi bir örneği. Günümüzde, yaşanan savaşlar ve ülkeler arası gerilimlerden yeterince ders alındığı için ticarette korumacılık ve üretimde kendine yeterlilik ön planda. Hatta küresel tedarik zincirlerine olan bağımlılık azaltmak için daha kısa ve yerel zincirlere yönelim artıyor.
Uzmanlara göre bu çerçevede tarım ve gıda sanayinin ciddi meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu, aynı zamanda çok güçlü bir potansiyele sahip olduğunu vurguluyorlar. “Başta ilgili bakanlıklar olmak üzere, sektörün tüm paydaşlarının desteğiyle bu potansiyelimizi ortaya çıkarabilecek ve vatandaşlarımızın gıda güvencesini teminat altına alabilecek, tarımı, sanayiyi ve ticareti aynı hedef doğrultusunda buluşturan bütüncül politikaları oluşturabileceğine inanıyoruz” diyorlar.