Konya’da Selçuklu miraslarından biri hem manevi açıdan hem de tarihte bir ilk olması nedeniyle özel bir öneme sahip. Bu tarihi yapı Konya kent merkezinde binlerce Konyalının ve şehre göçmüş insanların metfun olduğu Musalla Mezarlığı’nda yed alıyor. Bir tarafında cennet mekan şehitlerimizin diğer tarafta ise gayri müslimlerin yattığı bu mezarlık içerisinde özel bir konum daha var.

Cennet çukuru adı verildi
Konya'nın en büyük mezarlığı olma özelliğini taşıyan Musalla Mezarlığı içerisinde Cennet Çukuru adı verilen bir yer bulunuyor. Cennet Çukuru, 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu'ya giren Selçuklu askerlerinden öncü birlik olarak Konya'ya gelen ve o dönem şehirde bulunan Bizans askerleri tarafından esir alınarak şehit edildiği alan olarak rivayet ediliyor. Konya, sonraki yıllarda Selçuklular tarafından fethedildiğinde bu alan şehitlik olarak nitelendiriliyor ve büyük boyutlarda Sille taşlarından şehitler için mezar taşları dikiliyor. Günümüze kadar ulaşan bu mezar taşlarındaki yazılar mezarlığa gelen vatandaşların da ilgisini çekiyor. Konya'da yaşayan çoğu vatandaşın bilmediği bu yerde 1989'da belediyenin aldığı kararla yeni cenazelerin defni yasaklandı ve alan çitlerle çevrildi. Gelenler gizemini koruyan bu noktada fotoğraf çekiyor.

İÇ ANADOLU TÜRKLÜĞÜ'NE AİT İLK TOPLU MEZAR ŞEHİTLİĞİ
Cennet Çukuru'nun girişinde bulunan Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yerleştirilen bilgilendirme levhasında, “Kabristanın en eski yeri olarak bilinen 410 nolu ada, Cennet Çukuru olarak adlandırılan yerdir. Buranın kenarında eski bir kör kuyu vardır. Uzun yıllar Konyalıların bu kuyudan aldıkları su ile zemzem aşıladıkları rivayet edilir. İç Anadolu Türklüğü'ne ait ilk toplu mezar şehitliğinin burası olduğu söylenilir. Sultan Alparslan'ın Anadolu fethi öncesinde buralara gönderdiği öncü birliklerin Bizanslılar tarafından şehit edilerek atıldığı yerdir” ifadeleri yer alıyor.

CENNET ÇUKURU’NDA ZEM ZEM AŞILANIRDI
Cennet Çukurunda bulunan kuyu ise zemzem kuyusu olarak adlandırılıyor. Bu su kuyusunun özelliği hakkında bilgi veren yörenin önde gelen isimleri, “1987 yılına kadar Türkiye'den hacca veya umreye giden insanlar 4-5 litreden fazla zemzem getiremezlerdi. Bu kuyudan su alırlar, getirdikleri 4-5 litre zemzemi bu sular ile karıştırıp gelen misafirlerine ikram ederlerdi” ifadeleriyle bu kuyudan alınan suyla zemzemin aşılanıp çoğaltıldığına vurgu yapıyorlar.