KÜRESEL SUMUD FİLOSU VE YAKLAŞAN BÜYÜK HESAPLAŞMA
Bugün insanlık, tarihin en karanlık eşiğinde, vicdanın imtihanındadır. Küresel Sumud Filosu – diğer adıyla Küresel Özgürlük – Kararlılık Filosu sadece birkaç kişinin cesur yolculuğu değil; 44’ten fazla ülkeden gelen binlerce gönüllü aktivistin ortak vicdan çığlığıdır. 50’den fazla geminin, 500’e yakın onurlu aktivistin bir araya gelerek oluşturduğu bu filo, tarihe “kararlılığın ve insanlığın filosu” olarak geçmiştir.
Bu filonun taşıdığı şey yalnızca un, ilaç, yiyecek değildir. Bu filo insanlığın şerefini, vicdanını ve direncini taşımaktadır. Samimiyetleriyle, gazze ablukasını kırmak niyetiyle ve insani yardım odaklı duruşlarıyla, hiçbir karşılık beklemeden sadece mazlumların yanında olduklarını ilan eden bu aktivistler, aslında bütün dünyaya şunu göstermiştir. Vicdan, tanktan da güçlüdür; iyilik, zulmü yıkacak en büyük güçtür.
Evet, bu filonun önü uluslararası hukuka aykırı biçimde kesildi, engellendi. Bu beklenen bir durumdu. Çünkü zulüm düzeni, en çok vicdandan korkar. Ama bilinmeli ki bu engelleme sadece bir başlangıçtır. Çünkü yarın bu 50 geminin yerini yüzlerce, binlerce gemi alacak; bu kez milletlerin öncülüğünde bir küresel vicdan ordusu yola çıkacaktır. Ve işte o zaman tarihin tokadı, insanlığa zulmedenlerin yüzünde patlayacaktır!
Bize düşen görev açıktır. Önce içeride birlik ve beraberliği sağlamak, sonra dışarıda insanlığın ittifakını kurmak. İçeride dağınık olan bir millet, dışarıda söz sahibi olamaz. O yüzden bugün ihtiyacımız olan şey; içeride kardeşliği, dışarıda ise küresel dayanışmayı inşa etmektir. Çünkü bu dava, sadece bir coğrafya davası değil; bütün insanlığın ortak davasıdır.
Unutmayalım, bu küresel hareket yalnızca Müslümanların değil, her inançtan, her dünya görüşünden, vicdan sahibi her insanın da ortak çığlığıdır. Yahudi Siyonizminin kurduğu bu çürük düzenin karşısında, Hristiyanıyla, Müslümanıyla, inanan ve inanmayan vicdan sahibi her insan omuz omuza durmaktadır. Çünkü mesele artık bir “sınır” meselesi değil, küresel bir insanlık meselesidir.
Yaklaşan büyük hesaplaşma, insanlığı boğan bu çarpık sistemin çöküşü olacaktır. Kapitalizmiyle, materyalizmiyle, sömürgeciliğiyle dünyayı yaşanmaz hale getiren bu düzen, tarihin çöplüğüne gömülecektir. Yerine, adaletle yoğrulmuş, insana değer veren yeni bir nizam yükselecektir.
Ve bilin ki, bu sürecin öncülüğü yine bu millete düşecektir. Çünkü tarih boyunca her defasında zulmün karşısına dikilen, ümmetin ve insanlığın umudu olan bu millet, yıkıldığımız yerden insanlığı yeniden diriltecektir. İstanbul’dan başlayacak, Kudüs’te ete kemiğe bürünecek, Mekke ve Medine’de mühürlenecek bu diriliş, dünyaya yeni bir çağ açacaktır.
Az kaldı kardeşlerim… Çok az kaldı!
Tarihin akışı değişiyor, küresel vicdan ayağa kalkıyor. Ve bu kez tokadı yiyecek olanlar, insanlığı köleleştiren o karanlık düzenin sahipleridir.
“Yıkıldığımız yerden insanlık yeniden dirilecek, bu kez kurulacak olan nizam siyonizm – deccalizm – dijitalizm ve zulme değil ADALETE dayanacak!”