İnsanı İnsan Yapan Şey: Unuttuğumuz İnsani Özellikler
Günümüz dünyası hızla akarken, çoğu zaman en basit ama en değerli gerçekleri gözden kaçırıyoruz: İnsan olmanın insani tarafını. Teknoloji büyüyor, şehirler genişliyor, iletişim hızlanıyor ama insana özgü özellikler—o kadim değerler—günden güne zayıflıyor. Peki bizi biz yapan o özellikler nelerdi?
Her şeyden önce empati, insanın en temel ruhsal kasıdır. Birinin acısını hissedebilmek, sevincine ortak olabilmek, diline bile ihtiyaç duymadan aynı kalp ritmine girebilmektir. Bugün en çok yitirdiğimiz ama en çok ihtiyaç duyduğumuz şey de belki budur.
Bir diğer insani özellik merhamettir. Gücü değil vicdanı öne koyan, yargılamadan önce anlamaya çalışan bir iç ses… Toplumun çalkantılı dönemlerinde merhamet, bir toplumu ayakta tutan sessiz bir çimentodur.
Sevgi, insanın hem başlangıcı hem varlık nedenidir. Sahip olduğumuz maldan mülkten, başarıdan, makamdan daha önce gelir. İnsan sevince yumuşar, paylaştıkça çoğalır, hatta belki unutmaya yüz tuttuğumuz nezaketi yeniden hatırlar.
İnsanın başka bir önemli özelliği de sorumluluk duygusudur. Kendine, ailesine, topluma ve doğaya karşı… İyiyi koruma, yanlışı düzeltme ve geleceğe karşı bir ödev üstlenme hâli. Sorumluluk, insanın olgunluk çizgisini belirler.
Ve elbette umut. İnsan, yarınını inşa edebilen tek varlıktır. Karanlıkta bile ışığı arayan, enkazdan filiz çıkaran, bitmiş denen yerde yeniden başlayan… Umut, insanın en sessiz ama en güçlü silahıdır.
Tüm bu özellikler bir araya geldiğinde ortaya çıkansa şudur:
İnsan, aklıyla değil; kalbiyle, vicdanıyla, duygularıyla insandır.
Belki de bugün en büyük görevimiz, hızla değişen dünyaya rağmen bu insani özellikleri koruyabilmek. Çünkü unuttukça eksiliyor, hatırladıkça çoğalıyoruz.