KONYA HABER
Konya
Hafif yağmur
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,4231 %-0.04
48,9291 %0.01
9.211,63 % 1,48
Ara

Bozkır’ın Tarihsel Gelişimi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Konya’nın güneyinde, Torosların eteğinde yer alan Bozkır, bugün sakin bir Anadolu ilçesi olarak görünse de, binlerce yıl öncesine uzanan köklü bir tarihin üzerine kuruludur. Bizim için sadece doğduğumuz, yaşadığımız, toprağını ektiğimiz bir memleket olan bu topraklar, eskiçağlarda Isauria Bölgesi’nin kalbi, savaşçı kabilelerin kalesi, maden ocaklarının merkezi ve yüksek dağların doruğunda kurulan stratejik bir uygarlığın merkezi olarak yaşam sürmüştür.

Bozkır’ın tarih sahnesindeki yolculuğu, Torosların sarp kayalıklarıyla çevrili Isaura kentinde başlar. Bugün halk arasında Zengibar Kalesi olarak bilinen, yaklaşık 1.860 metre yükseklikteki bu görkemli tepe, antik dönemlerde Isaura Vetus olarak anılırdı. Dağların üzerinde bir kartal yuvası gibi yükselen şehir, doğal surlarla korunmuş yapısı sayesinde döneminin en güçlü savunma merkezlerinden biri olmuştur. Yabancı araştırmacı ve seyyahlar, bu kentin “fethedilmesi en güç kalelerden biri” olduğundan söz etmişlerdir.

Isaura sadece bir savunma kenti değildi; bölge, antik çağlarda kurşun, gümüş ve altın madenleriyle de ün yapmıştı. Tufan Deresi çevresinde işletilen maden ocakları ve eritme fırınları, Bozkır’ın ekonomik hayatında asırlardır izlerini bırakan bir geleneğin başlangıcıdır. Rivayet edilir ki maden ustalarına verilen “Ser Usta” unvanı zamanla bölge adlarına dahi yansımış, bugün hâlâ yaşlı kuşakların dilinde dolaşan Siristat adı buradan türemiştir.

Bozkır, tarih boyunca farklı adlarla anılmıştır: Isaura, Leontopolis (Aslanlar Kenti), Tris-Maden ve Osmanlı kayıtlarında Siristat… Her isim, bu toprakların farklı bir dönemini ve kültürünü temsil eder. Ünlü coğrafyacı Kâtip Çelebi, “Cihannüma” adlı eserinde Bozkır’ı “Buz-kır” olarak anarak Torosların sert iklimine dikkat çekmiştir.

Roma ve Bizans dönemlerinde bölge önemli bir askeri merkez iken, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Bozkır Anadolu’nun iç bölgeleri ile Akdeniz arasındaki yollar üzerinde bir geçiş noktası olmayı sürdürmüştür. Bugün Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Isauria Yolu Projesi, bu antik güzergâhların yeniden turizme kazandırılmasını amaçlamakta; böylece hem tarih hem doğa meraklıları için eşsiz bir rota ortaya çıkmaktadır.

Bugün Bozkır’ın sokaklarında yürürken, belki farkında değiliz ama bastığımız her taşın altında binlerce yıllık bir geçmiş yatıyor. Zengibar’ın rüzgârında, dağların sessizliğinde, maden hikâyelerinde ve Siristat adını hâlâ yaşatan insanların dilinde bu tarih fısıldanmaya devam ediyor.

Bu köklü mirası korumak, araştırmak ve gelecek kuşaklara aktarabilmek hepimizin görevidir. Bozkır sadece güzel yaylaları ve suyu ile değil, Isauria’dan Siristat’a uzanan eşsiz tarih damarıyla da kıymetlidir. Dilerim ki bu miras, hak ettiği gibi değerlendirilir ve dünya çapında tanınan bir kültürel değer haline gelir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *