Ece Benligiray: "Karşılanmamış duygusal ihtiyaçlar bedendeki dengeyi bozar"

Ece Benligiray: "Karşılanmamış duygusal ihtiyaçlar bedendeki dengeyi bozar"

“Sağlıklı beslenmek” sizin için ne anlama geliyor diye sorsam büyük ihtimalle hepimiz dinlediğimiz veya takip ettiğimiz uzmanlardan öğrendiklerimizi sıralarız.

Röportaj: Hande İpekgil

Sağlıklı beslenmek” sizin için ne anlama geliyor diye sorsam büyük ihtimalle hepimiz dinlediğimiz veya takip ettiğimiz uzmanlardan öğrendiklerimizi sıralarız. Bir sürü beslenme modaları, kitaplar, diyetler ve beslenme teorilerinin arasında hangisinin bize uygun olduğunu ararız. Gerçek şu ki, bazılarımız kilo vermek bazılarımız kilo almak için uğraşırken aslolanın sağlıklı beslenme olduğunu atlayabiliryoruz. Beslenme ihtiyacımız yaşımıza, beden tipimize, yaşam tempomuza, sağlık durumumuza hatta mevsimlere göre değişiyor.Birçok uzman holistik yani bütüncül beslenmenin sağlıklı beslenme yöntemi olduğunu söylüyor. Peki, holistik beslenme nedir, nasıl yapılır? Kilo vermek, kilo almak veya mevcut kilomuzu muhafaza etmek istiyorsak holistik beslenmeden nasıl faydalanabiliriz Gıda Mühendisi/Holistik Beslenme Danışmanı/Eğitmen/Yazar Ece Benligiray' a sordum. İyi okumalar dilerim.

Son zamanların en popüler konularından biri holistik beslenme oldu. Öncelikle Holistik beslenme nedir sizden öğrenelim isterim ve sizce neden bu kadar popüler oldu?

-Holistik Beslenmenin popüler olmasındaki en önemli etkilerden biri bilincin artması bence. İnsanı makine gibi gören ve tüm hayatı zihinde yönetmeye çalışan yaklaşımın aslında insanı robotlaştırdığını ve insanın duygularıyla birlikte bir anlam ifade ettiğini fark ediyoruz yavaş yavaş. Bir diğer neden de özellikle kilo verme konularıyla ilgili şimdiye kadarki yöntemlerin kalıcı etki sağlamamış olması. Para ve zaman ve emek harcayıp sonuç elde etse bile başa dönmek yordu artık. Başka bir yaklaşım zaten gerekiyordu.

Peki kimler holistik beslenebilir, holistik beslenmenin faydaları nelerdir?

-Herkes holistik beslenebilir. Bedene faydalarını özetlersem ideal kiloya hizmet etmesi, bağışıklık sistemini desteklemesi, iç organları koruması, enerjide artışı sayabilirim. Zihinsel ve duygusal alanda hatta yaşamsal alanda ise çok fazla faydası var, bu kişiden kişiye değişir. Doyumlu ilişkiler, madden ve manevi rahatlama, özgürlük duygusu diyebilirim aklıma ilk gelenlerde.

Hocam beslenme konularında bir sürü uzman, kitaplar, makaleler, diyetler varken bu kadar çok konuşulan bilinen bir konu olmasına rağmen maalesef beslenme bozukluğuna bağlı hastalıklar, besin alerjileri ve obezitenin artığını gözlemliyoruz. Sizce neden?

-Bahsedilen tüm bu kitaplar gıdayla ilgili ve bilgiden ibaret. Bilgi elbette değerli ancak kullanılmadığı zaman o da yük. Bilgiyi özellikle beslenme konusunda hayata geçirmek için gıdalarla daha doğrusu yeme davranışımıza etkili olanlarla duygusal bağlarımızdan özgürleşmemiz gerekiyor. Beslenme ilk ve en temel dürtümüz, duyguları yok sayıp yalnızca irade ile yönetmemiz zaten çok zor. Hal böyleyken bilginin getirdiği yükle daha da ağırlaşıyoruz aslında. Diğer taraftan yönetemediğimiz tüm duyguları tek sorun “yemekmiş” gibi bir noktaya toplayıp sorun büyütüyoruz.

whatsapp-image-2022-08-19-at-11-58-21-1.jpeg

Sosyal medya, filtreler derken beden algımız da değişti sanki. İlla herkes incecik ve ya manken gibi mi olmalı? Bedenimiz için gereken bu mu ya da sırf zayıf olduğumuz zaman mi sağlıklı oluruz?

-Ben 10 yılı aşkın süredir bu işi yapıyorum. Asla zayıflığı savunmadım, empoze etmedim. Söylemlerimde de ideal beden, zindelik ve fazla kilo tarifini kullanırım. Manken gibi olabilmek için zaten boy kriteri belirleyici, ötesinde tüm ölçüleriniz uysa bile şansınız yok. Burada empoze edilen güzellik algısının altının tamamen boş olması bana göre ulaşılabilir hedefler yerine hep arzulanan hayal olarak kalması ve kişinin ömrü boyunca bu hayalin peşinde koşmasını sağlamak. İdeal beden kilosunda ve zinde olmak kıymetli bence. Kişinin beden algısının iyileşmesi ise yine duygusal iyileşme ile mümkün.

Fazla kilolarından rahatsız olan, estetik kaygılar veya sağlık problemleri nedeniyle bu kilolardan kurtulmak isteyenlerin her zaman başarılı olduğunu söylemek zor. Uzmanlar psikolojik etkenlerin de kilo verme sürecinde önemli rol oynadığını ve kilo vermeyi zorlaştırdığını söylüyor. Siz bu konuda neler söylersiniz?

-Gıda Mühendisliğinde başlayan akademik yolculuğumun Klinik Psikoloji alanında doktora yapmaya kadar uzanmasının nedeni bu zaten. Yalnızca gıdaları yönetmek kilo sorununa çözüm değil. Psikoloji bile bir yere kadar. Bu işin bir de ruhsal alanı, karmik boyutu var. (o alanda da eğitim aldım)

Bir de kilo almak isteyenler var. Aynı durum onlar içinde geçerli mi?

-İdeal beden kilosunun dışında kalan durumlar olarak söylüyorum zaten. Fazla ya da eksik, ikisi de dengenin bir yerlerde bozuk olduğunun göstergesi.

Kilo alma- verme konusunda uyku düzeninizin de en az ne yiyip içtikleriniz kadar önemli mi?

-Masa metaforu benim tariflediğim ve benden sonra bu alanda çalışan çok kişi tarafından da kullanılan bir metafor. Orada diyorum ki; ideal beden kilonuzu dengede tutan 4 bacak var. Biri gıdalar, biri uyku, biri hareket, diğeri duygusal dünyanız.

Peki hocam, yemek yemek mutlu eder mi?İnsan neden yemek yedikçe mutlu olur, önlenemez yeme arzusu ne anlama geliyor ve bununla nasıl baş edebiliriz?

-Mutluluk hormonunun salgılanmasında aktif rol oynayan gıdalar var tabii. Ama herhangi bir gıda ile mutlu olmak da mümkün. Annenizin yaptığı ve en sevdiğiniz yemek, sizin için çok önemli bir anda yedikleriniz, (özellikle çocukluk anılarında yer alan), çocukken gıdanın-özellikle çikolata, şeker vs ödül olarak verilmesi yedikçe mutlu olmayı sağlar. Önlenemez yeme arzusuna gelince; bastırılmış duyguların yoğunluğunun göstergesi. Baş etmek için MBS tekniğini öğrenmelerini öneriyorum.

Yiyince kilo alıyor, kilo alınca mutsuz oluyoruz. Yemeyince zayıf kalıyor, ama yiyemediğimiz zamanda mutsuz oluyoruz. Mutluluk hormonları ile yemek arasında ne tür bir ilişkisi var?

-Sadece mutluluk hormonu ile bağlantılı bir durum değil bu aslında. Konuyu mutluluğa bağlamak yine çok yüzeysel bir bakış açısı. Karşılanmamış duygusal ihtiyaçlar bedendeki dengeyi bozar. Dengeyi sağlamak için kefenin diğer tarafını dolduruyoruz bu sefer de fazla kaçıyor. İki kollu terazide sürekli bir tarafın ağır basması gibi bu. Ve aslında ortada gerçek bir mutluluk yok. Her iki şekilde de mutsuz. Mutluluk dengeyi yakalamakta. Bunun için de denge noktasını sağlayacak bilgi ve bilince ulaşmakta. Aslında benim tekniğimi özetleyen metaforlardan biri de bu.

whatsapp-image-2022-08-19-at-11-58-21.jpeg

Sormazsam olmaz, mutlu eden yiyecekler nelerdir?

-Çikolata :) Şaka yapıyorum ama gerçeklik payı var tabii. Yiyeceklerden mutluluk değil haz alıyoruz. Mutluluk hormonunun salgılanmasına destek olanlar bile tek başına mutlu etmeye yetmiyor. D vitamininiz eksikse gıdalar da yetersiz kalıyor.

Tatlı yemek neden bizi mutlu ediyor?

-Bu sorunun cevabı oldukça uzun. Tatlı yemekten aldığımız şey haz, öncelikle onu söyleyeyim. Diğer taraftan beynimizin tek yakıtı glukoz, yani çalışması için şekere ihtiyacı var. Son bilgi olarak da genetik kodlarımızda karbonhidrat tüketerek hayatta kalma becerimizi 3 kat artırdığımız bilgisi var. Yani tatlılar yalnızca mutluluk için de güç ve üretim için de önemli bir altyapı tarafından destekleniyor.

Mutsuzluğun ilacı 1 fincan kahve, bir top dondurma! diye bir yazı okudum. Türk kahvesi seven biri olarak sormak istedim sizce doğru mu?

-Kesinlikle doğru. “Ben” alanında ya da sevdiğiniz biriyle içilen bir fincan kahvenin mutluluk vermemesi mümkün mü? Dondurmanın çocuk neşesini tetiklediği de ortada. Zaten büyüdüğmüzde ilk önce neşeyi kaybediyoruz. Onu çağrıştıranlar mutlu da ediyor bence :)

Bu önemli bilgiler ve keyifli sohbet için teşekkür ederim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.