“UZMANLAR YÜRÜYÜN DİYOR; ÇÜNKÜ İNSANLAR TEMBEL”
RÖPORTAJ: HANDE İPEKGİL
Egzersiz yapmak beyni nasıl daha iyi çalıştırıyor? Harekette bereket vardır, demiş atalarımız. Yapılan araştırmalar da bu sözü destekliyor gibi görünüyor. Çünkü bilim insanları beyinsel ve fiziksel hareketlerin sınavlarda başarıyı desteklemesi yanında, yaratıcı projeler gibi zihinsel zorluklara fiziksel olarak hazırlanmanın en iyi yollarını seçmeye yardımcı olabileceğini vurguluyor. Son zamanlarda duyduğumuz “genetik antrenman” oldukça dikkat çekiyor. Bu konuda merak edilenleri Milli Antrenör, Genetik Egzersiz Uzmanı, Yazar Mehmet Ali Deniz ile konuştum. İyi okumalar...
-Hocam öncellikle beyin temelli egzersiz modeli nedir, faydaları nelerdir anlatır mısınız?
-Beyin Temelli Egzersiz genetik, fizyoloji ve nörobilim araştırmaları sonucunda geliştirilmiş insanın doğasına uygun ve kişiye özel bir egzersiz ve yaşam modelidir. Bu modelin hareket bilimleri ve yaşam tarzı değişimi açısından bir devrim niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü hareket bilimlerinde ve diğer tıp alanlarında uzun yıllar boyunca insanın bir makine modeline benzetilerek mekanik ve doğrusal bakış açıları ile iyileştirilmesi ve geliştirilmesi söz konusuydu. Ancak son yıllarda yapılan birçok araştırma insanın sanıldığı kadar basit bir canlı olmadığını kanıtladı. İnsanın doğası anlaşıldıkça birçok temel bilimde devrimsel nitelikte değişimler yaşandı. Ancak bu değişim hareket bilimlerinde hiç yer bulmadı. Bu alanda geleneksel uygulamalar yapılmaya devam edildi. İşte Beyin Temelli Egzersiz ile bu devrimi gerçekleştirmeyi amaçladım. İnsanın mekanik bir yapısı olmadığını, ‘biyomekanik’ bir yapısı olduğunu ve bu biyomekanik yapının kişiden kişiye değiştiğini göstererek hareket bilimlerinde Beyin Temelli Egzersiz devrimini gerçekleştirdim. Bu devrim doğrultusunda insanın doğrusal yaklaşımlara ve geleneksel uygulamalara uymayacak kadar karmaşık ve kaotik bir yapısı olduğunu ve bu kaotik yapının incelenerek kişiye özel çözünürlükte bir iyileşme ve gelişim programı oluşturulabilmenin mümkün olduğunu gösterdik. Böylece literatüre bundan sonraki bütün geleneksel tıp ve hareket sistemlerini değiştirecek bir katkıda bulunmuş olduk.
-Genetik profillerin belirlenmesinin ve kişiye özgü antrenman modelleri oluşturulmasının önemini nedir?
-Egzersizin beden ve ruh sağlığının yanı sıra insan vücudundaki bütün yaşamsal dokulara faydası olduğu çok açık. Ancak doğru olmayan egzersizlerin de tam tersine bütün yaşamsal dokulara ciddi zararı da olabilir. Hangi insan ne tür egzersizlere uygundur, kimler hangi egzersizleri yapmamalıdır, sağlık sorunu olan insanlar hangi egzersizleri yapabilir? Bunun gibi birçok soru işaretinin olduğu bu alanda genetik taramalar bizlere çok açık cevaplar veriyor. Bizler de bu cevaplara göre Beyin Temelli Egzersizi gelecekteki egzersiz uygulamalarının nasıl olması gerektiğini gösteren bir rehber olmak için tasarladık.
Her insanın genetik yatkınlıkları, büyüme ve gelişim özellikleri, çevresel etkileri, meslekleri, yaşam tarzı, yediği içtiği birbirinden farklıyken neden herkes aynı egzersizi yaparak ve aynı hayatı yaşayarak iyileşsin? Evet egzersiz bu modern hayatın içinde sağlıklı olabilmemiz ve sağlıklı kalabilmemiz için bir mucize. Ancak bu mucizeden kimin faydalanacağını veya kimin zarar göreceğini bu sorduğumuz sorular belirliyor. Genetik Antrenman bu alana” doğru soruları sorarak, doğru cevapları arayarak her insanı diğer insanlardan ayıran özellikleri ile değerlendirerek bütün insanlara egzersiz yoluyla mucizeye ulaştırmak istiyor. Nihayetinde genetik biliminin ışığında ben bir döngü yaratmak istiyorum. Bu döngü bedenimizin fabrika ayarlarına uygun olmadığı için sağlıklı yaşamamızı imkânsız hale getiren bu modern hayatta sağlıklı yaşayabilme döngüsüdür. Büyük çerçevede yaratmak istediğim döngü Onedio köşemin adında da anlaşılacağı gibi ‘HumanWell’ döngüsüdür. Bu çatıda doğru egzersiz için Beyin Temelli Egzersiz uzmanları, doğru analiz için moleküler biyoloji ve genetik uzmanları, doğru beslenme için nütrigenetik eğitimi almış beslenme uzmanları, doğru rehabilitasyon için fizyoterapistler, doğru performans için atletik performans uzmanları birlikte çalışıyor. Buradaki nihai amacımız mükemmel tasarlanmış ancak modern hayat dinamikleri gereğince mükemmelliğini kaybetmiş insanı geri kazandırmaktır.
-Bilimsel araştırmalar ve gelişmeler ezberlerimizi bozmaya devam ediyor. Bunlardan biride “Genetik Antrenman”. Genetik Antrenman nedir sizden öğrenelim?
-Basitçe bireyin hareket sisteminin karakteristik yapısını genetik araştırmalar sonucunda ortaya koyan bilime Spor Genetiği diyoruz. Spor genetiği bize insanları kas, kemik, eklem, damar sistemleri hakkında bilgi veriyor. İşte burası sadece bir başlangıç. İnsanların genetik kodlarını bilmek o kodları kullanmadığınız, ona göre egzersiz yapmadığınız, beslenmediğiniz, yaşamadığınız sürece bir işe yaramaz. İşte genetik antrenman bireyin genetik kodlarını inceleyip o bireyi genetiğine uygun egzersiz, kardiyo ve performans çalışmaları yapmayı planlayan yaklaşımdır. Programları buna göre uyguladığınızda alınan sonuç %70 yükseliyor. Bugüne kadar spor bilimlerinde çalışmaların sonucunu %70 oranında değiştiren hiçbir devrim olmadı. Bu teknik gelecekte bir esas noktası kabul edilecek ver herkes bu şekilde egzersiz yapacak. Bizler de ülkemizde yıllardır bu değişimin öncülüğünü yapıyoruz.
-Sportif yetenek genetik bir aktarım ile doğuştan gelen bir etki mi yoksa sonradan oluşan bir durum mu?
-İnsanların bir spora karşı yetenekli olması söz konusu değil. Genetik yoluyla herhangi bir spor yeteneği aktarılmaz. Ancak genetik bir bireyin o spora uygun olup olmadığını net olarak söyler. Örneğin genetik bir bireyin güçlü olup olamayacağını belirler. Eğer yapmak istediğiniz spor güç gerektiriyorsa ve genetiğiniz buna uygunsa işte o zaman çok başarılı olursunuz. Herkes size yetenekli der ama bu başarının altında yenetek değil yeteneği inşa eden genler vardır. Yani şunu net olarak söyleyebiliriz ki iyi sporcu yoktur iyi genler vardır.
-Genler, sporcu vücudunun antrenmana, beslenmeye ve diğer faktörlere nasıl ve ne şekilde cevap veriyor?
-Genlerimiz vücudumuzda gerçekleşen metabolik olayları yöneten en güçlü kodlardır. Örneğin genleriniz dayanıklılık özelliğine uygun şekilde kodlanmış olsun. Eğer siz dayanıklılık antrenmanı yaparsanız genleriniz sayesinde bu antrenmanlara vücudunuz çok hızlı gelişerek cevap veriyor. Farklı genetik yapıdaki bir bireyse bu antrenmanlar yaparsa da gelişmiyor hatta sakatlanıyor. Başka bir örnek verelim, diyelim ki siz kaslarınız genetik olarak gelişmeye çok uygun. Eğer sis kaslarınızı geliştirmenizi sağlayacak bir antrenman yaparsanız kaslarınız süper hızlı bir şekilde gelişiyor. Ama kas gelişimine uygun olmayan genetik koddaki bir birey kas geliştirme antrenmanı yaparsa onun kaslarında kopma dejenerasyon ve enflamasyon gelişiyor. İşte genler insanın antrenmana verdiği tepkiyi böyle belirliyor. Beslenmede de durum aynı şekilde. Örneğin yağ yakımına uygun bir genetik haritanız var diyelim. Siz yağ yakım antrenmanı yapınca hızlıca zayıflarsınız. Ama diğer insanlar yıllarca yağ yakmaya çalışsa bile zayıflayamaz. İşte bireyin genetik özellikleri günlük hayatı bu şekilde etkiliyor.
-Kısıtlı bir genetik potansiyele sahip olan bir sporcu düzenli bir yaşam tarzı ve bilinçli egzersiz ile branşında üstün bir performans sergileyebilir mi?
-Kısıtlı genetik potansiyele sahip bir sporcu hiçbir zaman yüksek performanslı bir seviyeye gelemez. Gerekli bütün profesyonel yaşam uygulamalarını uygulasa da sporcu genetiği daha uygun olan bir sporcuya karşı kaybetmek zorundadır. Genetiğinizi cebinizdeki paraya benzetelim. Biri gelip sizden dolar istese ancak sizin cebinizde dolar yoksa verebilir misiniz? Hayır. Ancak cebinizde Türk Lirası varsa ve sizden Türk Lirası istenirse verebilirsiniz. İşte performans böyle bir şeydir. Geninize olmayan şeyi performans olarak veremezsiniz. Ancak şunu asla unutmayın, her bireyin kendine has bir genetik haritası vardır. Kısıtlı bir genetik haritaya sahip sporcu da genetiğine göre çalışmaya başlarsa yükselir.
-Nasıl yaşadığınızı iyi seçin! Çünkü kötü yaşam şekli seçimleri, DNA üzerinden gelecek nesillere aktarılabiliyor! deniyor. Siz neler söylersiniz?
-Bu bilgi teoride elbette doğru. Biyolojik mirasımız bu şekilde oluşuyor. Geçmişte atalarımızın yaşama şekli bugün bizim vücudumuzun özelliklerini belirliyor. Ancak bu konuda yoğun yanılgının olduğu bir şeyden bahsetmeliyim. O da şu; bu etki bugünden yarına, sizden çocuğunuza hemen tesir eden bir etki değil. Bin yıllar sonucunda toplumların yaşayış şekli genleri yeniden inşa edebiliyor. Tıpkı bizi şu an zorlayan modern hayat gibi düşünün. Milyon yıllardır atalarımız doğada şekerin, zararlı gıdaların olmadığı ortamda yaşadığı için şimdi bizim vücudumuz şeker ve zararlı gıdalarla başa çıkamıyor. Atalarımız çok hareket ettiği için biz şu an az hareket ettiğimizde hasta oluyoruz. Bu sistem böyle çalışıyor işte. Ama arada uzun bir zaman bariyeri var. Öyle olmasaydı bir baba çok şeker yiyince çocuğu şeker yedikçe daha sağlıklı olurdu çünkü genler şekeri daha kolay işlerdi. Ancak böyle bir durum yok. Şu an siz çok şeker yerseniz çocuğunuzun şekerle mücadele gücü artmıyor. Aradan bin yıllar geçmeli.
-Peki hareket ve egzersiz aynı şey mi?
-Kesinlikle değil. Hareket günlük ihtiyaçların karşılanması için yapılan ritüalistik içeriklerdir. Bunlara aktivite denir. Ancak aktiviteler vücudu geliştirmez. Egzersizler de vücudu geliştirmek için yapılan kasların, kalbin, beynin, eklemlerin performansını yükselten gelişim ve iyileşme sağlayan, performansı arttıran uygulamalardır. Bir de spor var. Spor ise sadece profesyonel bir iştir. Rekabete dayalı kazanma kaybetme ve ödül odaklı işleri kapsar. Hareket bir gerekliliktir. Egzersiz gelişmek ve sağlıklı yaşaman için elzemdir. Spor ise yüksek performans için sağlığa zararlı olabilecek kadar ileri gidecek bir branştır.
-Önemli olan ‘sağlıklı denilen’ egzersizleri yapmak mı, yoksa ‘ bizim için sağlıklı olanı’ yapmak mı?
-Özünde sağlıklı egzersiz diye bir şey yoktur. Egzersizlerin çok karmaşık etkileri vardır. Tıpkı ilaçlar gibi. Hepimiz her sorunda aynı ilacı içemeyiz. Çünkü bir ilaç sizi iyileştirirken bana zarar verebilir. Egzersiz de aynıdır. Bir egzersiz sizin için sağlıklı etki yaratırken bana zarar verebilir. Bu yüzden esas önemli olan şey bizim için sağlıklı olan şeyleri yapmaktır.
-Uzmanlar neden yürümeyi teşvik ediyor, yürümek gerçekten faydalı mı?
-Yürümek egzersiz yapmak ve koşmanın yanında son derece verimsiz ve etkisiz bir eylemdir. Sağlıklı yaşam çığlıkları attığımız bu modern hayatta o kadar çok hareketsiz kalıyoruz ki hareket ettiğimizde etkili uygulamalara ihtiyaç duyuyoruz. Yürümek bu beklentiyle bakıldığında hiçbir işe yaramaz. Yürüyüş sırasında neredeyse hiç kaslarınız çalışmaz. Yani yürüyüş hiç kas gelişimi sağlamaz. Yürüyüş çok verimsiz olduğu için uzun uzun yapılır. Eklemleri uzun sürre kullanmanıza neden olduğu için eklemler, özellikle de dizler için risklidir. Herkes yürüyeceğine doğru dürüst egzersizler yaparak kaslarını geliştirsin. Çünkü yarın yaşlılıkta onları kaybedeceksiniz. Bugün ne kadar kas inşa ederseniz o kadar sağlıklı yaşlanacaksınız. Koşabilen de koşsun yürümekle kimse boşa vakit harcamasın. Uzmanlar yürüyün diyor çünkü insanlar tembel. Uzmanlar yürüyüş dışında herhangi bir şey için insanları ikna edemiyor.
-Antrenman programlarının baş tacı o hareket ‘Bench Press’ aslında bir işe yaramaz mı? Bu konudaki söyledikleriniz çok tartışıldı :) Ağırlık çalışmayla ilgili detaylar nelerdir?
-Ağırlık antrenmanların kökeni body building sporuna dayanır. En az 70 yıllık geçmişi olan bu antrenmanlar bilimin neredeyse hiçbir yaklaşım koyamadığı dönemlere dayanıyor. Biz buna cahiliye dönemi diyoruz. Kara düzen programların uygulandığı bu yaklaşım ve programlar usta çırak ilişkisiyle bugünlere kadar geldi. Ancak modern bilim ve teknolojinin gelişimi ile bu egzersizlerin etkisini saptayabilecek noktaya ulaştık ve gördük ki en etkili sanılan ve on yıllardır uygulanan hareketler bir işe yaramıyor. Bunların başında da Bench Press egzersizi var. Maalesef yıllardır verimsiz bir hareketi yapıp durmuş insanlar. Ağırlık antrenmanlarında esas konu kası şişirmek değil fonksiyonel olarak güçlendirmektir. Bu fonksiyonel gelişim için hareketin sinir sistemi ve kas gelişimi için verimli olması gerekmektedir.
-Her erkeğin rüyası “baklava kas” konusuna açıklık getirelim. Herkes baklava kas yapabilir mi?
-Baklava kası denilen kasın adı Rectus Abdominis’tir. Bu kas herkeste bulunur. Dolayısıyla baklava yapma denilen şey çoğu zaman egzersizle mümkün sanılıyor. Ancak bu kas herkeste varsa neden görünmüyor. Çünkü karın bölgesi birinci derece bir ya depolama bölgesidir. Yağ oranınız yüksekse bu kasın bulunduğu bölgede yağ birikiyor. Bu yüzden baklavalarınız görünmüyor. Baklavanızın görünmesini istiyorsanız yapmanız gereken şey %80 diyet %20 egzersizdir. Yani özetle herkesin baklavası vardır ancak bazılarınınki hindistan cevizi ile kaplıdır.
-Kadınlarda da ne kadar esnek olursak bu o kadar iyi bir şeydir algısı var. Siz de bu konuda “Esneklik Seksilik Değildir” başlıklı bir yazı yazdınız. Bu konuya da bir açıklık getirir misiniz?
-Evet maalesef kadınlar esnek olmak için çok çaba sarf ediyor. Ancak esneklik sanıldığı gibi iyi bir şey değildir. Bir kas güçlü değilse kas esnek değil gevşektir. Bu gevşekliği herkes esneklik sanıyor. Gevşek kaslar eklemleri destekleyemediği için eklemler için son derece tehlikeli bir duruma neden olur. Kimse konunun bu tarafına odaklanmıyor. Şunu net söyleyeyim insanlar esnekliğe ayırdıkları zamanı kas geliştirmeye ayırsalardı ömürleri uzardı.
-Kilolu birinin zayıf birisine göre vücudunu daha kolay ve daha kısa sürede geliştirdiği söylenir. Bu ne derece doğrudur?
-Böyle bir şey yoktur. Her insan genetiğine uygun şekilde çalıştığında kaslarını yeterli bir hızda geliştirebilir. Kilolular egzersiz yapınca zayıfladığı için daha hızlı forma girdiklerine dair zihinsel bir yanılgıya kapılırlar. Bu yanlışın temelinde böyle bir şey vardır.
-Masa başında çok vakit geçirenlerin en büyük şikayeti duruş bozuklukları. Bu durum nasıl düzeltilebilir?
-Kahvesiz bir hayat düşünebilir misiniz? Ben düşünemem diyorsunuz. Ben de düşünemem. Peki ne yapacağız? Kahve modern hayatın olmazsa olmazı ve son derece faydalı bir gıda. Ben de yoğun kullanıyorum ve öneriyorum. Her gün almamız gereken kahvenin bir dozu vardır. Bu dozu genlerimiz belirler. Genlerimize göre günde 250 ile 500 mg a kadar farklı dozlarda tüketime uygun olabiliyor insan. Ancak sizin hangi genetik yapıda olduğunuzu bilemeyiz. Ya vücudunuzu dinleyerek ya da genetik analiz yaptırarak size uygun dozu bulup günlük tüketmelisiniz. Böyle yaparsanız kalbinizden damarlarınıza, damarlarınızdan beyninize kadar birçok sistemi desteklemiş olacaksınız. Ancak şu an dikkat edin. Kahve su attırır. Bu yüzden her fincan kahvede içtiğinizin iki katı su almalısınız. Bunu ihmal etmediğiniz sürece günlük kahve dozunuzu almanız son derece faydalı olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.