Modern yaşam mı, ekonomik zorluklar mı insanların ruhsal dengesini bozuyor? Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, modern toplumlarda başarı anlayışının insanları kronik strese sürüklediğini belirterek, bunun ruh sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, başarı ve başarısızlık kavramlarını değerlendirdiği konuşmasında, günümüzün “daha çok şeye sahip olma” odaklı başarı kültürünün bireylerde tatminsizlik ve ruhsal çöküntü yarattığını söyledi.
"Kanalizasyonlarda antidepresan ölçülebilir hale geldi”
Tarhan, yaşam felsefesi değişmediği sürece antidepresan kullanımının artmaya devam edeceğini vurguladı.
Tarhan, “Toksik başarı öğretisi yapan modernizm, ‘mükemmel olmalısın, hep alkışlanmalısın’ diyor. Bu kronik strese sebep oldu. Şu an New York’ta, İstanbul’da da öyle; kanalizasyonlarda antidepresan ölçülebilir hale geldi” ifadelerini kullandı.
Gerçek başarı NEDİR?
Başarının yalnızca hedefe ulaşmak değil, bu süreçte gösterilen çaba olduğunu belirten Tarhan, “Başarı sonuç değil, süreçtir. Yolda olmaktır başarı. Eğer kişi motivasyonunu dışsal onaydan değil, kendi içinden alırsa hiçbir şey onu durduramaz” dedi.
Tarhan, sosyal medyanın etkisiyle başarı ölçütlerinin değiştiğini, fiziksel görünüm, takipçi sayısı ve maddi göstergelerin öne çıktığını belirterek, bunun “toksik başarı kültürü” yarattığını söyledi. Bu anlayışın insanları sürekli dış onay peşinde koşmaya ittiğini ve uzun vadede tatminsizliğe neden olduğunu dile getirdi.
ego mu şişiriliyor?
Bazı kişisel gelişim söylemlerinin insanlarda sahte özgüven yarattığını belirten Tarhan, “Bu tür teknikler ‘Sen en iyisin, başarısızlık yoktur’ diyerek egoyu şişiriyor. Böyle insanlar ne iş yerinde ne de evde kimseyi beğenmiyor, hep takdir bekliyor” dedi.
Tarhan, sağlıklı bir başarı anlayışının kişinin kendisiyle yüzleşebilmesi, hatalarından ders çıkarabilmesi ve öz eleştiri yapabilmesiyle mümkün olduğunu söyledi.
BAŞARININ ANAHTARI NE?
Başarısızlık ve zorluklar karşısında yıkılmamanın “psikolojik dayanıklılık” gerektirdiğini vurgulayan Tarhan, bu kavramı “psikolojik esneklik” olarak tanımladı. “Kişi olay karşısında esner, bir şey öğrenir ve tekrar eski haline döner. Bu, olgunlaşmanın işaretidir” dedi.
Tarhan, gerçek mutluluğun dış koşullara bağlı olmadığını, “otantik mutluluk” olarak tanımlanan bu durumun içsel bir olgunluk hali olduğunu belirterek, “Cezaevinde de olsa mutlu olabilen, sarayda da olsa şımarmayan kişi otantik mutluluğa ulaşmıştır” ifadesini kullandı.
DERİN İLİŞKİ NEYİ ANLATIYOR?
Yüzeysel ilişkilerin arttığı günümüzde, anlamlı ve derin bağlar kurabilmenin de bir başarı göstergesi olduğunu söyleyen Tarhan, “Birçok genç, ‘Beni gör, bana değer ver’ duygusuyla hareket ediyor. Oysa derin ilişki kurabilen kişi yalnızlık hissetmez” dedi.
Başarının bir sonuç değil, süreklilik gerektiren bir yolculuk olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yelkenli gemi rüzgâra bağlıdır ama buharlı gemi kendi gücüyle yol alır. İnsan da buharlı gemi gibi olmalı; motivasyonunu dış onaydan değil, iç enerjisinden almalı” sözleriyle konuşmasını tamamladı.