Saydam: Öncelikle idareciler yerli ve milli olmalı!
Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam partisinin il teşkilatında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Saydam; “Bir yılı daha tamamlamış olduk. Zor bir yıldı. Salgın bir hastalıkla karşı karşıya kaldık. İşini kaybeden, eşini kaybeden, annesini, babasını, evladını bu süreçte kaybeden vatandaşlarımız oldu. Vefat edenlere Allah'tan rahmet, kalanlara sabır, sağlık, huzur ve hayırlı uzun ömürler diliyorum. Deprem felaketi yaşanan, sel felaketlerinden etkilenen illerimiz oldu. Bu imtihanları yaşayan, etkilenen tüm vatandaşlarımızın da rabbim yardımcısı olsun. Rabbim inşallah, ülkemizle birlikte tüm Müslümanları afatından, felaketlerinden korusun. Şimdi de kışın tam ortasında olmamıza rağmen, ülkemiz, şehrimiz yağış almadı. Bütün bölgelerimiz kuraklıkla karşı karşıya. Rabbimizden rahmetini ihsan etmesi için dua ve niyaz ediyoruz. Tabi ki Allah'tan gelenlere boynumuz kıldan ince, teslimiyetimiz sonsuz.
Ancak bununla beraber bir de kendi kendimize, insanlar tarafından zorlaştıran, imtihana sokulan, Allah'ın sonsuz nimetini paylaşamadığımız ayrıca bir durum daha var. İtirazımız da buna zaten. Savaşların olmadığı, bütün bir dünyanın barış içinde yaşadığı, adaletle hükmedildiği, adil bir paylaşımın olduğu, değil çocukların, değil yetişkin insanların, hiçbir canlının incitilmediği, öldürülmediği bir dünyayı tasavvur ediyoruz. Yaratılış gayemizin de, yeryüzünde bulunma sebebimizin de bu olduğuna inanıyor ve bu uğurda bütün insanlığın saadeti için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hemen hemen her toplantımızda, her basın açıklamamızda defaatle söylüyoruz yine de söylemeye devam edeceğiz.” dedi.
ÜLKE YÖNETMEK BASİRET ve FERASET İŞİDİR!
Saydam, toplantının devamında; “Plansız, programsız günü birlik alınan kararlar ve atılan adımlar, ülkemizi içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Önceliği olmayan, düşünülmeden, fizibilitesi yapılmadan yapılan yatırımlar ekonomimizi çökertmiştir. Hem ülkemizin, hem belediyelerin kasaları boşalmış durumdadır. Dünyada veya ülkemizde yaşanan ekonomik krizler, doğal afetler, şimdi yaşadığımız salgın hastalık gibi durumlar için, devletimiz vatandaşına gerektiği yardımı yapamaz hale gelmiştir. Ülke yönetmek öyle sanıldığı gibi basit bir mesele değildir. Bugünleri görebilmek gerekir, olası sıkıntılara hazırlıklı olmayı gerektirir. Ülke yönetimi basiret ister, feraset ister.
Şu anda hükümet olsun, belediyeler olsun, salgın hastalık için daha etkin önlemler alabilirlerdi, ama alamıyorlar. Neden? Az önce belirttiğimiz ekonomik sebepler ellerini, kollarını bağlıyor da ondan. Peki yaptıkları ne? Sadece tavsiyede bulunuyorlar. Hâlâ gereksiz, önceliği olmayan, plansız programsız işlerle uğraşıyorlar. İsraf ve itibar düşkünlüğünden vazgeçemediler. Artık anladık ki vazgeçmeyecekler. Kur, faiz, enflasyon, hayat pahalılığı yaşanırken hala israf ve şatafattan ödün verilmiyorsa; anlaşıldı ki bunlar değişmeyecekler. Onlar değişmiyorsa o halde siz; yani vatandaşımız bu durumu değiştirsin. Artık biz de onların değişmesini beklemiyoruz, sizlerden bu iktidarı değiştirmenizi bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
İKTİDAR PROBLEMLERİ ÇÖZMEK YERİNE GÜNAH KEÇİSİ BULMAKTA!
İktidarın, yanlış giden konuları gündeme getirmeyi yasakladığını belirten Saydam; “Bildiğiniz üzere iktidarlar vatandaşın hayatını düzene koymak, her alanda rahatımızı ve güvenliğimizi sağlamak, insan haklarına dair her türlü hakkımızı güvence altına almak için vardır. Dünya gelişiyor, ülkeler gelişiyor. Ancak farkında mısınız bilmem? Biz hala 40 yıl önceki problemleri konuşuyoruz. 30-40 yıl önceki siyasilerin konuşmalarını, gündemlerini açın bakın. Bunlar mevcut. O zamanda konuşulan, gündeme getirilen konular bugünden çok farklı değil. Bu ülkede hâlâ gündem adaletsizlik, düşünce özgürlüğü, adil olmayan gelir dağılımı, üretmeden vergi ve zam ile bütçe oluşturma, ithalat, cari açık, emeklinin hali, çiftçinin hali, işsizlik, bürokrasi gibi. Bu çağda konuşulmaması gereken problemleri konuşuyoruz. Halbuki biz bunları çoktan halletmiş olmamız gerekiyordu. Dahası bunlar çözülmediği gibi, iktidar yeni yeni problemler üretmiş, vatandaşın yükü daha da artmıştır.
Bir de problemleri çözmek yerine her seferinde bir günah keçisi bulmuş, suç ona yüklenmiş ve vatandaş kendi derdiyle baş başa bırakılmıştır. Ve bunların söylenmesi, konuşulması sakıncalı. Ülkemizde, şehrimizde aksak veya yanlış giden konuları gündeme getirmekte yasak. Bunları söylediğimiz zaman, bu meseleler konuşulduğu zaman ‘Huzur bozuluyormuş’. Hadi ya! Kimin huzuru bozuluyor acaba? Kimse kusura bakmasın ama yapılan yanlışları, eksiklikleri dile getirmek, söylemek vatandaşın huzurunu bozmaz, aksine memnun eder. Ancak bozulursa; bu işten kim rahatsız oluyorsa, kimin rahatını bozuyorsa, olsa olsa ancak onun huzurunu kaçırır. Biz doğru bildiklerimizi söylemeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Saydam, şehrin sorunlarıyla ilgili ise; “Ülke problemlerini genelde hem Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, hem de Milletvekilimiz Abdulkadir Karaduman Bey dile getiriyor. Milletvekilimiz aynı zamanda şehrimizin sorunlarını da dile getiriyor. Koskoca bir yıl geçti. Bugün burada ağırlıklı olarak geçtiğimiz bir yılın, şehrimiz açısından bir değerlendirmesini yapacağız, devam eden problemlerini dile getireceğiz.
En öncelikli sorunumuz trafik. Her geçen gün göç alan sanayisi, konut sayısı artan şehrimizde böyle giderse önlem alınmazsa, trafik daha da keşmekeş hale gelecektir. Türkiye’nin en büyük yüzölçümüne ve en düz coğrafyasına sahip ilimizde trafik probleminin olmasını biz, yadırgıyoruz. Problem olur, olabilir ama çözümüne dair somut adımların atılması gerekmektedir. Daha önce söz verilen, geçtiğimiz yıl eylül-ekim aylarında hatırlatmamız üzerine ihalesi yapılan metronun sadece ihalesi, ihale demezsek daha iyi olur davet etme metoduyla, yapılabilmiş, ancak bir yıl içerisinde sadece şantiyesi kurulabilmiştir. Atıl vaziyette duran tramvaylar hâlâ atıl vaziyette çürümeyi beklemektir. Bu tramvaylar faaliyete geçirilebilir. Belli güzergâhların ulaşım ve trafik problemleri çözülebilirdi. Ancak buna dair de bir adım atılmadı. Biz yaklaşık bir buçuk yıl önce tekrar hatırlatmıştık.” dedi.
SARAYÖNÜ – LADİK KAVŞAĞI SÖZÜ NE OLDU?
Saydam, şehrin trafik problemiyle ilgili ise; “Aksaray Yolu kavşağının Aslım Caddesi ile birleştiği yerde yapılan dönel kavşakta meydana gelen kazalar sebebiyle kavşak dönmez olmuş, dönel tarafı iptal edilerek problem bu şekilde çözülmüştür. Hâlbuki buraya köprü ve viyadüklerin, hem de hemen yapılması gerekmektedir. Yine aynı şekilde akşam ve sabah saatlerinde belki km ye varan kuyruklar oluşan, 1. Organize Sanayi ve Ereğli çevre yolu ile Ankara Yolu’nun kesiştiği köprülü kavşak acilen yenilenmesi, daha modern ve çözümleyici bir hale getirilmesi gerekiyor.
Taşra ilçelerimizde ölümlü kazaların meydana geldiği kavşaklar vardı. Onlarla ilgili düzenleme yapıldı mı? Yapıldı ise nasıl bir düzenleme yapıldı. Kamuoyunun bunları bilmesi gerekiyor. Aklımızda kalan seçim döneminde Sarayönü – Ladik geçişine köprülü kavşak yapacakları sözünü vermiştiler. Onunla ilgili bir gelişme var mı bu da ayrıca merak konusu? Tabi bu yapılırsa bile yol üzerindeki esnafın da mağdur edilmemesi gerekiyor.
Ama bir konuda da tebrik ve takdirlerimi de ifade etmek istiyorum. Pandemi döneminde şehir merkezinde bazı kavşaklarda yapılan düzenlemeler, ufak dokunuşlar bile belli ölçüde trafiği rahatlatmıştır. Bu konuda yapılan çalışmayı da takdir ediyoruz. Konuyla dertlenip çözümüne dair kafa yorulursa çözülmeyecek hiçbir problemimiz yoktur. Yıllardır söylediğimiz budur.” şeklinde konuştu.
ÇİFTÇİLERE VERİLEN DESTEK YETERSİZ!
Saydam, konuşmasının devamında tarımla ilgili ise; “Bir başka konu şehrimiz büyük bir kuraklıkla karşı karşıya. Tarım şehriyiz. Uygulanan yanlış tarım politikaları neticesinde çiftçimiz hayatını idame ettirebilmek için ürün çeşitliliğine yönelmiş, bunun sonucunda ciddi bir su kullanımı, izinli izinsiz kuyuların açılması ve neticesinde yeraltı sularının çekilmesi ile oluşan obruklar, coğrafyamızı her yönüyle ciddi bir biçimde tehdit eder hale gelmiştir. KOP Projesi ile gelen su normalde tarımsal faaliyetlerde kullanılacaktı. Ancak içme suyunun da sıkıntılı bir hal seyretmesi üzerine şu anda içme suyu olarak şehre verilmektedir. Ancak hem tarımsal sulamanın hem de yeraltı sularının beslenmesi için yeni bir su kaynağının bulunması, getirilmesi gerekmektedir. Konya sanayisinin de ağırlıklı çiftçiden beslendiğini düşünürsek, çiftçilerimizle ilgili de verilen desteklerin yetersiz olduğu aşikardır. Daha iyi, daha ciddi destekler verilmelidir.” dedi.
ŞEHİR BÜYÜDÜKÇE İHTİYAÇLARI ARTIYOR!
Şehrin plansız olarak yönetildiğini belirten Saydam, “Başında belirttiğimiz plansız, programsız yapılan çalışmalardan dolayı sıra gelmeyen, neticesinde yıllardır çözüm bekleyen, Eski Sanayi, Ayakkabıcılar Sanayi, Eski Buğday Pazarı gibi alanların hala çözüme kavuşturulamaması esnafını ve hak sahiplerini tedirgin ediyor. Ayrıca şehrin ortasında harabe gibi durması da şehrin imajı açısından kötü bir görüntü oluşturuyor. Çözümüne dair yıl içinde birtakım adımlar atıldı ancak inşallah süreç uzamaz. Buradaki esnafımız ve hak sahipleri açısından konunun takibinde olacağız. Yeni Gar açıldı ama, bize göre yeri yanlıştı. Hızlı tren yapılırken Kayacık’tan Eski Gar'a kadar olan kısım bize göre yer altına alınıp şehir ikiye bölünmemesi gerekiyordu. Belki zamanla düzeltebilirdi. Ancak yeni Garın da Eski Buğday Pazarının olduğu yere yapılmasıyla bölünme resmen tescillenmiş oldu. Düzeltmek istense bile artık belli bir süre düzeltilmesi zor görünüyor.
Şehir büyüyor. Büyüdükçe de ihtiyaçları artıyor. Bugün şehrin birçok noktasında yayaların geçmesi için üstgeçitlere ihtiyaç vardır. Ankara Yolu Emniyet Kavşağı’na yeni bir AVM yapıldı. Bu AVM’nin önüne, yine Ankara Yolu Belh Kavşağı’ndan hemen önce Hava Lojmanları civarına, Şehir Hastanesi önüne, yeni SGK binası önüne ve bu şekilde şehrin birçok noktasına yaya üst geçidi yapılması icap ediyor. Ancak belediyelerimiz borçlu olması, ekonomik sıkıntılar içerisinde olması bu geçitlerin yapılmasına engel oluyor.
Bu yaya üst geçitleri gördüğümüz kadarıyla çok da maliyetli bir yapı. Maliyetinin yürüyen merdivenlerden ve asansörlerden kaynaklandığını ve dövizle alındığını biliyoruz. Şayet idarede biz olsaydık, şehri biz yönetiyor olsaydık; şartlara boyun eğmez, bunları daha az maliyetle Konya Sanayisinde yaptırır, hem şehrin hem de ülke ekonomisinin kazanmasını sağlardık. Geçmişte hatırlayın bizim dönemimizde ağaç sökme ve taşıma makinasını Konya da yapılmasını sağlamış sadece şehrimize değil, ülkemize o günün şartlarında bir imkânı kazandırmıştık.
Madem sürekli yerli ve milli olmaktan bahsediliyor. Önce idareciler bunlara dikkat etmesi gerekir. Yiyeceğini içeceğini yerli esnaftan al tavsiyesi güzel ama önce siz Konya’mızın üreticisini, sanayicisini, esnafını bir kollayın. Millet Bahçesini yapabilecek Konya’da bir müteahhit yok mu? Vardır muhakkak. Konya’mız her yönüyle kendi işini kendisi halledecek güçte ve dirayettedir. Gölge etmeyin başka ihsan istemez. Ekonomideki bozukluklar her yönüyle hayatımıza yansımaktadır. Şehirdeki toplu ulaşım fiyatı, su fiyatları, yapılamayan yatırımlar, alınan borçlar, faiz ödemeleri, alınamayan önlemler gibi birçok sorunu beraberinde getirmektedir.” şeklinde konuştu.
ÇALIŞANIN EMEĞİ, VATAN HAİNLİĞİ OLARAK LANSE EDİLİYOR!
Saydam, konuşmasının devamında ise belediye ve taşeron işçiler arasındaki görüşmeler sonrası ortaya çıkan tartışmalarla ilgili; “Bu sorun aynı zamanda belediye çalışanlarına da yansımış durumdadır. Burada dile getirilen hususlar da başka bir tarafa çekilerek; her zaman olduğu gibi vatan hainliğine, şehir hainliğine kadar götürülerek gereksiz bir gerginlik oluşturulmuştur. Yasal çerçevede herkes hakkını arayacaktır. Bu vatandaşın en doğal hakkıdır. Verilecek kısmı da kimse cebinden vermeyecektir. Vatandaşa verilmesi gereken para, yine vatandaşın kendi parasıdır. Gösterişten, şatafattan, reklamdan, billboarddan vazgeçerseniz çözülebileceği kanaatindeyiz. Çalışan sizin çalışanınız. Siz onları memnun ederseniz, onlar da sizi ziyadesiyle memnun edeceklerdir. Vatandaşlardan bize ulaşan belediye şirketi olan KONBELTAŞ çalışanlarının birtakım haklarından mahrum edildiği, ilgilenen kimsenin olmadığı, zor şartlarda çalışmaya mecbur edildiğiyle ilgili birtakım şikayetler var. Sayın Başkan bu konuyu da araştırır ve ilgilenirse diye buradan duyurmuş olalım.
Belediye binası ile ilgili de birtakım mağduriyetler ve şikayetler var. Yine plansız programsız olarak belediye binası boşaltılmış, belediyenin birçok birimi şehrin değişik yerlerine dağıtılmış durumda. Vatandaş hangi işini nereden çözeceğini bilememekte. Şu sıkıntılı dönemde vatandaş dolaşıp durmaktadır. Belediye binası ne olacaktır? Eskisi ne zaman yıkılacaktır? Yenisi ne zaman yapılacaktır? Bütün bunların vatandaş nezdinde bir cevabı olmalıdır.” dedi.
FİKTRİYATI NE OLURSA OLSUN BİRBİRİMİZİN İYİLİĞİNİ İSTEMELİYİZ!
Saydam, toplantının son bölümünde ise; “Netice olarak 1 yılı daha geride bıraktık. Kimde ne vazife varsa bilsin ki bu milletin bize verdiği emanettir. Bize ayrılan süreler içerisinde herkes üzerine düşeni hakkıyla yapmak zorundadır. Bütün olumsuzluklara rağmen özellikle yaz aylarında Covid-19’da dolayı şehrimizin çokça anıldığı zamanlarda, kendi imkanları içerisinde başta Sağlık Müdürlüğümüz olmak üzere, doktorundan, hemşiresine, ambulans şoföründen, filyasyon ekiplerine, tüm sağlık çalışanlarına ve bu alanda görev almış kim varsa herkese partim ve camiamız adına gönülden teşekkür ediyoruz. Vefat edenlere Allah’tan rahmet, hastalara şifalar vermesini rabbimizden niyaz ediyoruz.
Hayatı birbirimize zorlaştırmamak lazım. Görüşü, düşüncesi, fikriyatı ne olursa olsun, birbirimizin iyiliğini istemek zorundayız. Her alanda birilerini veya belli bir kesimi memnun etmek için değil de, iyi niyetli olarak bütün vatandaşımızı memnun edecek adımlar atılırsa, yeni yılın hepimiz açısından iyi olacağı kanaatindeyiz. Miladi yeni bir yıla giriyoruz. Önümüzdeki yılın vatanımıza, milletimize, şehrimize, İslam coğrafyasına hayırlar getirmesini, bütün milletimize huzur, sağlık, afiyet getirmesini yüce rabbimizden niyaz ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.