Kış, Baharın Habercisidir
Yeni bir maraton, yeni bir heyecan...
Yazarlık hayatında çokta eski olmayan biri olarak, bu yeni oluşumda birlik ve beraberliğin en modern ve en güçlü halinde ufakta olsa, karınca kararında kanaatlerimizi ve tarihsel argümanlarımızı bu sayfamızda yazma şerefine nail olmak, insanın enerjisine enerji, gençliğine tecrübe veriyor desek yanlış demiş olmayız.
Konya’da filizlenen ve ulusal bazda ülkemizde büyük bir ilgiyle takip edileceğine tüm inancımla inandığım BBN Medya ailesinde köşe yazarlığı yapmak şahsım adına çok önemli bir lütuf. Başta, Yönetim Kurulu Başkanımız Mustafa Kavaf Beyefendi olmak üzere, Genel Koordinatörümüz Mehmet Yenikaynak ve Genel Yayın Yönetmenimiz Uğur Özteke Beyefendilere şükranlarımı ve derin muhabbetlerimi arz ediyorum. Bir buçuk yılı aşkın sürede yazılarımı paylaştığım güzide ve köklü gazetemiz Yeni Meram Gazetesine de, derin saygılarımı sunarım.
Ülke gündemi oldukça karışık. Daha doğrusu Ortadoğu’da kaynayan kazanın fokurdusu tüm diyarı sağır etmiş durumda. Küresel sermayenin tetikçileri, emperyalist emellerine ulaşabilmek adına yeni siyasi ve askeri krizler çıkartmak üzere. Dünya artık yüz sene öncesinin ya da bin yıl öncesinin metotları ile yönetilmiyor. Yeni düzen içerisinde son zamanlarda sıkça işittiğimiz “vesayet savaşları” ön plana çıkıyor. Türkiye, tarihsel ve coğrafi perspektif içerisinde kritik bir durumda yer alıyor. Bir tarafta yanı başımızda bitmeyen Suriye iç savaşı, bir tarafta Doğu Akdeniz, diğer yanda ABD-İsrail ve İran arasında her an sıcak çatışmaya dönebileceği düşünülen örtülü savaş.
Tarihsel süreçte, eski gücüne geri dönmek isteyen bir Türkiye tablosu belirginleşmeye başladı. Cumhuriyetin ilk yıllarında ve daha sonraki süreçlerde devletimizin dış politikadaki tutumu daha izleyici ve sükunetçi bir durumdayken, son yıllara gelindiğinde daha baskın ve kararlı bir duruma doğru değiştiği görülmekte. Tarihin tozlu sayfalarını, bir saplantı hali olmadığını kabul edip, ders çıkartma ve strateji geliştirmek için kullanabileceğimiz bir başlangıç olarak düşünürsek, aslında Türk Devlet geleneğinde hep yalnız yürüdüğümüzü bir kez daha hatırlamış oluruz. Türkiye’nin, şuan içinde bulunduğu durumu göz önüne aldığımızda, Suriye’de zaman zaman ABD ile, Doğu Akdeniz’de Avrupalı ülkelerle ve Kuzey Afrika'da Rusya ile örtülü bir mücadele içerisinde olduğu aşikar. Klasik hamaseti bir kenara bıraktığımızda kazan kazan politikalarıyla, bahsi geçen coğrafyalarda farklı devletlerle menfaat işbirliği içerisine girmek en doğru tercih olsa gerek. Siyaset biliminin ve tarihin en önemli göstergesi devletlerin dostları ya da düşmanlarının olmamasıdır. Devletler için tek gerçek ulusal çıkarları yani menfaatleridir. Bu sancılı günlerde bizlere düşen, iktidar, muhalefet yahut kamuoyu ile ulusal çıkarlarımız doğrultusunda kendi iç hesaplaşmalarımızı bir kenara bırakıp hedeflerimize odaklanmak için güç birliğine gitmemiz en elzem sonuç olsa gerek. Kara kışlar, buzlar, karlar erimek için vardır. Her kış ardından gelen baharın habercisidir. Tüm Türk-İslam diyarlarına baharın gelmesi dileğiyle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.