Danimarka’da belediye seçimleri ve seçim sistemi
Türkiye’de her seçimden sonra bütün partiler seçim sonucunu bir tarafından okur, kendi lehine gördüğü tarafı öne çekerek “biz kazandık” der.
Türkiye’de seçimin ertesi günü yeniden seçim yapılmasını isteyen partileri de çok gördü bu millet.
Genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi yapılalı üç yıl oldu. Muhalefet seçimin üzerinden bir ay geçince yeniden seçim istedi. Üç yıldır seçim istiyorlar. Seçimlerin zamanında yapılmasına iki yıl kalmasına rağmen erken seçim istemeye devam ediyorlar.
*****
Danimarka’da yerel seçimler dört yılda bir salı günü yapılır. 16 Kasım Salı günü yerel seçim yapılacak. Meşgul olanlar veya başka gerekçesi olanlar 6 hafta önceden oylarını kullanabilirler. Ben de seçim günü başka bir programım olduğu için, hanımla beraber kütüphaneye gidip oyumu kullandım.
Demokrasiye inanan biri olarak, hayatım boyunca her seçimde oyumu kullandım. Oy kullanmayanların şikayet haklarının olmadığına inanırım. Yelpazenin sağından soluna kadar -birkaç parti hariç- oy verdim. Özellikle yerel seçimlerde, partiden çok seçilecek başkana, meclis üyelerine ve seçim sonrası kimlerle işbirliği yapacağına bakarak oy verdim. Oturduğum şehre, ülkeye yapmak istedikleri vaatlere bakarak oy verdim. Özellikle oy verirken oy vereceğim partiye niçin oy vermem gerektiğini düşünerek oyumu kullandım.
Danimarka’da seçmenler genelde şu şekilde düşünür: “Oy verdiğim parti bu seçim döneminde iktidarda ise bana/aileme ne verdi, geleceğimiz için, çocuğumun geleceği için belediyemize, ülkemize hangi katkılarda bulundu, seçimden önce verdiği sözleri tuttu mu?”
Oy verdiği partinin yaptıklarından memnunsa tekrar aynı partiye oy verir, memnun değilse başka partiye verir. Türkiye’de seçmenlerin genelinde olduğu gibi, düşüncelerine ters de olsa, sırf öteki partiye veya başkanına nefretinden dolayı istemediği partiye bile oy verir. Bu şuursuz gelenek 100 yıldır Türk politikasına hakim. “Enver Paşa kazanmasın da istersen Yunan, Bulgar kazansın” diyenler yüzünden Osmanlı Devleti Birinci Balkan Savaşı’nı kaybetmişti.
Avrupa’nın genelinde olduğu gibi, Danimarka’da da hem genel, hem yerel seçimlerde seçimden önce partiler ittifak yaparak ilan ederler. Partiler seçimden önce ittifak yaptıkları için, A partisine verdiğimiz oy bazı zaman A partisinde seçilmesini istediğimiz kişiye değil, A partisinin ittifak yaptığı M partisinin adayının seçilmesini sağlıyor. İlginç bir nokta daha var. Örneğin, Kopenhag’da A partisi M partisi ile ittifak yaparken bir başka şehirde aynı partiler başka bir partiyle ittifak yapıyorlar. Yani ittifaklar şehirden şehre değişiyor. Aslında bu şekilde daha güzel oluyor. Önemli olan o şehir veya kasabada önem arz eden konulara göre ittifak yapılıyor, darısı Türkiye’nin başına.
Son on yılda 11 seçim kaybeden ana muhalefet partisi biz kazandık der, oy oranı yüzde bir olan parti oy oranını 0.25 artırınca en başarılı bizim parti der. Son yerel seçimlerde İstanbul, Ankara ve başka bazı büyük şehirlerde belediye başkanlığını kaybeden iktidar partisi Ankara ve İstanbul’da ilçelerin çoğunu biz aldık, biz olmadan bir şey yapamazlar, yani biz kazandık der. Halbuki yerel seçimlerde öne çıkan belediye başkanlığının kazanılmasıdır. Seçim kaybetmelerinden ders çıkaracakları yerde çeşitli mazeretler öne sürerek kendilerini ve seçmenlerini kandırıp adeta aklımızla alay ederler. Hatalarından ders çıkaracakları yerde, projeler sunacakları yerde konuşarak, rakiplerini suçlayarak oy kazanmak isterler.
Türkiye’de seçmenler adaydan çok partiye bakarak oy verir, ideolojik davranırlar, hele hele bazı şehirlerde adaylara hiç bakılmaz, “odun koysan seçilir.”
Danimarka’da seçimler bir şölen havası içinde geçer; kavga yok, gürültü yok. Birkaç parti çarşıda, pazarda yan yana bir masa koyarak halka propaganda yaparlar. Parti balonu, parti bayrağı, kalem, gül verirler. Kahve vb. içecekler ikram ederler. Bu işleri genelde adaylar kendileri yaparlar.
Danimarka’da halk seçimler konusunda, seçimden önce veya sonra tartışmaz ve kavga etmezler. Kimse kimseye kendi fikrinin propagandasını yapmaz, onu yönlendirmez.
Seçimlerden bir ay önce adaylar aydınlatma direklerine resimlerini asarak propaganda yaparlar. Seçimden sonra bunları yine kendileri toplarlar. Çevre kirlenmez, çevreyi kirleten partiler hoş karşılanmaz.
Danimarka’da kesintisiz dört yıl yaşayan oturma ve çalışma iznine sahip olan yabancılar yerel seçimlerde oy kullanabilirler. Genel seçimlerde ise, sadece Danimarka vatandaşları oy kullanabilir.
Partiler, sosyal medya ve gazetelerde partilerini tanıtarak vaatlerini anlatırlar.
Türkiye’de olduğu gibi, gerçekleşmesi mümkün olmayan uçuk vaatlerde bulunmazlar ve uçuk vaatlerde bulunanlara inanan seçmen olmaz, bu tür propagandalar ters teper.
İKAMET ETTİĞİM BELEDİYEDEKİ SEÇİM VAADİ
Kreşlerin kapasitesinin artırılması,
Spor sahalarının iyileştirilmesi ve artırılması,
Huzur evlerinin iyileştirilmesi,
Daha fazla eğitimci istihdam etmek,
Okullara daha fazla ödenek ayrılması,
Engellilere daha fazla imkan verilmesi.
1-Aday olmak partilere göre değişmekle beraber genelde o partide aday olmak için aday olmadan en az bir yıl önce aktif üye olmak gerekir.
2-Ön seçim yapılarak delegeler aday adayları arasından meclis üye adaylarını ve başkan adaylarını seçerler.
3-Partiler seçim sonucuna göre; başkanlık, komisyon başkanlığı ve komisyon üyeliklerinin dağılımında birbirlerine jest yaparak görev dağılımı yaparlar.
4-Belediye başkanı doğrudan seçilmez. Başkan, belediye Meclis üyeleri tarafından salt çoğunlukla seçilir. Salt çoğunluğu sağlayamayan parti, (ki salt çoğunluğu sağlayarak başka partilerle işbirliği yapmadan seçilen başkan çok nadirdir) Belediye başkanı yolsuzluk vb. şekilde görevini kötüye kullanırsa meclis üyeleri başkanı görevden düşürebilirler. Geçen yıl Kopenhag belediye başkanı MeToo fırtınasının devamında cinsel tacizden dolayı partisinin başkanı ve başbakanın talebi üzerine görevinden ayrılmak zorunda kaldı.
5- Genelde sol partilerde oy verme listesindeki yapılan sıralamaya göre kazananlar belirlenir. Sağ partilerde ise alt sıralardaki bir aday tercihli oy sistemine göre aldığı oya göre en üst sıraya gelebilir ve kazanabilir.
6- Belediye başkanı aynı zamanda milletvekilliğine de aday olabilir, kazanırsa ikisini beraber yürütür. Yasa bu duruma izin verse de bazı partiler buna karşı çıkarak kendi partilerindeki başkanın milletvekili olmalarına izin vermezler. Hem milletvekili hem belediye başkanı veya belediye meclisi üyesi olanlar vardır. Şayet bakan olursa belediye başkanlığından ayrılır. Bakanlıktan ayrılınca tekrar belediye başkanlığına devam eder.
7-Komisyon başkanı ve komisyon üyeleri seçimlerde aldıkları oy sayısı dikkate alınarak ve uzmanlık sahasına göre komisyonlarda görev alırlar veya komisyon başkanı seçilirler..
8-Danimarka İstihbarat Servisi ve seçim kurulu adaylar hakkında seçimden önce terör, uyuşturucu, mafya, devlet aleyhine işlenen suçlar, alkollü araba kullanmak vb.bazı suçlardan hükümlü olup olmadığını inceleyerek titiz bir araştırma yapar ve durumu parti yetkililerine bildirir, ülke bütünlüğüne, ülke ve toplum zararı ihtimali olanların seçimde aday olmalarını engeller.
9-Bağımsız adayların kazanma şartları Türkiye’de olduğu gibi daha zordur. Seçimi kazanması için çok sayıda oy alması gerekir.
BİR ANEKDOTUMU SİZİNLE PAYLAŞAYIM
Bundan sekiz yıl önceki seçimlerde Danimarkalı iki-üç arkadaşıma hangi partiye oy vereceğime kararsız olduğumu söyleyip bu konuda onların düşüncesini öğrenmek istedim, “kendin bilirsin” diye en küçük bir imada bile bulunmadılar.
Bir genel seçim sabahı okula geldiğimde, günaydın, hal hatır sorma faslından sonra bir öğretmen arkadaşıma seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun, hükümeti kimler kurar gibi sohbet etmek için laf açtım. Öğretmen arkadaşımın seçim sonuçlarından hiç haberi yok. Nasıl olur, gece yarısına kadar ben baktım sen bakmadın mı dedim. “Hayır yorgundum, erken yattım, henüz sonuçlara bakmadım, belki az sonra bakarım” dedi.
Empati yapınız lütfen, ülkenizde, şehrinizde seçim oluyor, neredeyse hiç heyecan yok. Şehir halkının çoğu belediye başkanı adayını tanımaz. Kazananlar ve taraftarları Türkiye’de olduğu gibi kazandık diye masallardaki gibi 40 gün 40 gece eğlence yapıp kutlamaları kabul etmezler. Önem vermediğiniz ve meraklı olmadığınız için sonuçlardan haberiniz yok. Çünkü biliyorsunuz ki, kim gelirse gelsin, ülkenizde önemli bir değişim olmayacak, kimse size haksız menfaat sağlamayacak, zaten sizin de öyle bir beklentiniz yok. Kimse size fikrinizden, zikrinizden dolayı bulunduğunuz işte terfi veya tenzili rütbe vermeyecek. Yakın akrabalarınız bile seçilse sizin onlardan bir beklentiniz olmayacak ve onlar da size bir menfaat sağlamayacak. Ne dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.