Savaşlar en çok çocukları etkiliyor
Kuşkusuz savaşlar, insanlık tarihindeki en acımasız ve yıkıcı olaylardan biridir. Yıllar boyunca dünyanın dört bir yanında savaşlar, ölümlere, yıkımlara, göçlere ve acılara neden oldu. Ancak, İsrail’in mazlum Filistin halkına uyguladığı ve artık “soykırım” ile ifade edilebilecek bu zulmün tarihte eşi benzeri çok görülmemiştir zannımca.
Tarih boyunca savaşlar, milletleri ve toplumları tahrip etti. Hayatları kaybeden, yaralanan veya evlerinden uzaklaştırılan insanlar için savaşlar trajik sonuçlar doğurdu. Savaşların yıkıcı etkileri uzun yıllar boyunca devam eder ve toplumları derinden etkiler. Peki o masum Filistinli, Gazzeli çocuklar bu travmaları nasıl atlatacak? Annelerini, babalarını, kardeşlerini, arkadaşlarını, evlerini barklarını, uzuvlarını, geleceklerini kaybediyorlar.
Zalimin zulmü en çok da çocukları etkiliyor. Günümüzde maalesef dünyanın birçok yerinde çatışmalar sürüyor ve savaşların yıkıcı etkileri hala hissediliyor. Savaşlar, aynı zamanda ekonomileri çökertiyor, çocukların eğitimini engelliyor ve insan haklarına zarar veriyor.
Oysa barış, toplumları bir arada tutan ve ilerleten bir güçtür. Barış, ekonomik kalkınmayı teşvik eder, insanların refahını artırır ve kültürler arası anlayışı teşvik eder.
İnsanlık, devletler savaşların kötülüğünü anladıkça ne yapmalı? İlk adım, barışın teşvik edilmesi ve savaşların engellenmesi için çaba sarf etmektir. Diplomasi, müzakere ve uluslararası işbirliği, savaşların önlenmesine yardımcı olan etkili araçlardır. Ülkemiz de bu yönde çok ciddi adımlar atıyor.
Sonuç olarak, savaşların kötülüğünü anlamak, barışın değerini daha iyi takdir etmemize yol açar. Savaşlar, insanlık için büyük bir felakettir ve bunun yerine barışı teşvik etmeliyiz. Barış, insan haklarına saygı, adalet ve refah için temel bir koşuldur. Bu nedenle, savaşların kötülüğüne dair fikirlerimizi yeniden değerlendirmeli ve barışa daha fazla önem vermeliyiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.