Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Eski Suriye’den Yeni Suriye’ye

Eski Suriye’den Yeni Suriye’ye

Bundan 1300 yıl önce Endülüs’ten Buhara’ya, İstanbul’dan Yemen’e kadar at koşturan Emevi Devleti’nin payitahtı olan Şam-ı Şerif, Fransa’nın 1920 yılındaki işgalinden beri, Baas Partisi ve onun başı olan vahş lakaplı Esed çetelerin elinden 52 yıldır, Şam çeliğini dahi çatlatacak kadar acılar çekmektedir.

Fransa Suriye’yi Arap ve Kürt aşiretlerini, Sünni ve Şiileri kavga ettirerek ancak beş parçalı olarak 25 yıl yönetebildi. Şam’dan Akdeniz sahillerine uzanan Halep Alevi Devleti, Halep, Hama, Humus merkezli Sünni Devlet, Fırat’ın doğusunda Kürtler ve Rakka-Deyruzzor Bölgesi. Fransa, hain kralcık Faysal’ı Şam’dan kovduktan sonra Suriye’yi Arap Alevisi olan Nusayri’lerin radikal, kavgacı ve sadece dağlarda yüzyıllardır yaşayan Klezilerini öne çıkararak sahaya sürmüştür. Böl, parçala ve yönet sisteminden sonra Fransa, 1946 yılından itibaren ise Suriye’yi yerine yetiştirdiği vekili Baas Partisi ve Esed ailesine bıraktı.

Vahşi lakaplı ve soyadı canavar olan Ali’nin oğlu olan Hafız Esed, Beyrut’ta tıp okumaya giderken Fransa, onu asker olarak Hava kuvvetlerine yerleştirdi. Esed, 1967 İsrail savaşında kasıtlı olarak, su ve toprak cenneti olan stratejik Golan tepelerini, tek mermi atmadan içindekilerle beraber İsrail’e verdi.

1967 savaşına bizzat katılan ve olayın şahidi Lübnanlı subay savaş durumu şöyle anlatıyor: Suriye tank tugayı Golan’dan geri çekilirken tugayın en arkasında bulunan tank taşıyıcılarından birisi kırıldı. Tankı idare eden subay, silahını düşmana çevirdi. Bu bozuk tank aşağı-yukarı 1 dakika içinde 6 İsrail tankını imha etti. Eğer bu tank anında İsrail mirage uçaklarının roket atışlarına maruz kalıp parçalanmamış olsaydı, muhtemelen en az 15 tank daha tahrip edebilirdi. Öyle ki Lut Gölü’ne kadar giden Suriye ordusunu geri çekiyorlar.

General Salah Bitar, onu kurşuna dizilmekten kurtardıktan sonra Onu, Baas Partisi’nin Genel Sekterliğine ve Başbakanlığa getirdi. Mısır lideri Enver Sedat’a göre, bu dönemde Londra’ya gidip 2 gün ortadan kaybolan ve Yahudilerden 50 milyon dolar ödül alan Esed’in ilk işi ise Bitar’ı 13 yıl hapse atmak ve ardından konuşmasın diye onu öldürtmek oldu.

Suriye parlamentosunu dağıtan Hafız Esed, Suriye’yi bu tarihten itibaren Meclisi Milli denilen 13 kişilik kimsenin tanımadığı kişilerle yönetmektedir. Beşar Esed’in 2000 yılındaki çok partili hayata geçmesini ve dönüşümünü engelleyenlerin başında bu görünmezler çetesi gelmektedir. Bunlar, tetikçi İttihatçıların Rical-ı Gaybın Suriye versiyonudurlar.

1982 yılında Hama şehrini ve 2011 yılına kadar Suriye’deki tarihi harabe evlerin sahibi olan Müslüman Kardeşleri ve hala kayıp 6000 çocuğu, İsrail gibi avlamıştır. Fransa, İran, Rusya ve İsrail tarafından sıkı şekilde korunan Esed ve Baas Partisi’nin iktidarı Bereketli Hilal’ın kalbi olan Suriye’deki tüm felaketlerin başıdır.

Baba Hafız’ın ölmesi üzerine, Londra’da tıp yanında siyaset dersleri de alan Beşar Esed’ın iyice piştiğine kanaat edildikten sonra, önündeki engel olan abisi Basil, ortadan kaldırılmış ve kısa bir süre sonra Lübnan Valisi yapılmıştır. Beşar, burada ona hamilik yapan Gazi Kenan’ı da sonradan öldürtmüştür. Ardından törenle Şam tahtına oturtulmuştur.

Göz hekimi olarak bilinen Beşar, ilk on yılda başta Türkiye olmak üzere önemli bazı açılımlarda bulunmuştur. Serbest Ticaret Bölgesi, sınır kapıları, internet..vs. Ancak günlük 1 600 000 varil petrol üreten Suriye’nin bu gelirinin en az yarısını İsviçre’deki hesaplarına 2012 yılına kadar aktarmıştır.

Bölünmüş Ortadoğu Projesi kapsamında masa başında üretilen Arap Baharı sonucunda, Suriye, 100 yıl öncekinden de kötü bir sürece sürüklendi. Eşi Şamlı sünni bir aileden gelen Beşar Esed’in, kendisinden sadece hürriyet isteyen halkı tanklarla ezdiği ve olayları kontrol edemediği görüldü. Halk şehirleri sadece Baas ve muhaberat binalarını ele geçirerek düşürdü. Bunun üzerine önceden hazırlanmış planlara göre 22 milyonluk nüfusun yarısı, tüm binaların yarın ve Halep, Rakka, Hama, Humus ve Deyruzzor harabe hale getirildi. İşin en korkunç tarafı ise bundan sonraki süreçte bu, kurumsallaştırılmaya çalışılıyor.

Bugüne kadar 30 000 TIR silah verilen ve Suriye’nin petrol, su ve toprağının neredeyse yarısından fazlasına sahip olan PYD, burada Kürtlerin ve Arapların başına ikinci İsrail’e olarak dikilmiştir. Dört milyonu İdlib, 2 milyonu güvenli bölgelerde ve 3 milyonu içerde olmak üzere yaklaşık 10 milyon Suriye halkı Türkiye’nin sırtına bindirilmiştir.

Başta Şam olmak üzere Halep, Hama, Humus ve Fırat nehri boyunca İran ve Şii milisler Suriye’de at koşturmaktadır. Rusya, Tartus, Hmeymem ve Lazkiye’deki kara, deniz ve hava üsleriyle asırlık sıcak sulara ulaşma hedefine ulaştığı gibi, Akdeniz’deki gaz ve petrol arama hakkını da 50 yıllığına almıştır. Fırat’ın Doğusunu DSG adıyla yöneten ABD’nin burada bulundurduğu üs ve silahlar, bir terör örgütünden çok, Türkiye’yle bir savaş içindir.

Bununla esasen Suriye’nin nüfusu soykırıma uğratılmış ve bundan sonraki hedef ise Fransa dönemindeki gibi Suriye’nin parçalı olarak kurumsallaşmasıdır. Bütün bu oyunları bozmak için henüz vakit geçmiş değildir. Türkiye olarak yanımızda olan Suriye Milli Ordusu, sözümüzü dinleyen cefakâr İdlib merkezli HTŞ ve Kurtuluş Hükümeti, Halep’i alacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Çünkü Rusya’nın Ukrayna’da, İran’ın içerde bataklığa saplandığı bu fırsat, Allah’ın bize verdiği kaçırılmayacak bir nimettir.

Bundan sonra ise masaya çağırılacak Esed’le, en fazla iki yıllık geçiş süreci, mültecilerin yerlerine onurlu geri dönüşü ve herkesi kapsayacak bir anayasa çerçevesinde görüşülebilir. Aksi takdirde beş parçalı ve sürdürülemeyecek bir Suriye, bataklığa dönüşecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Arşivi