Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Türkiye, Rusya ve NATO

Türkiye, Rusya ve NATO

ABD Başkanı Joe Biden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin İsviçre’nin Cenevre kentinde yaklaşık 4 saat süren bir toplantı yaptı.

Her iki taraf da görüşmenin olumlu ve yapıcı geçtiğini söylüyor.  Rusya ABD ve NATO tarafından kuşatılmaya çalışıldığını düşünüyor.

Bu kuşatılmışlık hissinde Türkiye’nin de payı olduğu kesin.

Özellikle Ukrayna’nın NATO üyeliğine kabul edilmesi tam bir kabus Rusya için. Doğrusu o da kolay olacak gibi görünmüyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky resmi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada NATO’ya girdik dese de Putin görüşmesi öncesi Biden’ın Ukrayna’nın NATO üyeliği için çok çalışması gerektiği, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı destekleneceği ancak ülkede çok fazla yolsuzluk olduğu ve bunlardan kurtulması gerektiğini ifade eden açıklaması geldi.

Belki de Biden-Putin görüşmesinin bu derece yapıcı ve olumlu geçmesinde bu açıklamanın etkisi var.

Açıklamadan anlaşıldığı üzere Ukrayna, ABD için Rusya’yı sıkıştırmak ve onları pazarlık masasına çekmek için kullanılıyor. Ukrayna’nın güvenliği falan da umurlarında olmaz. Klasik Amerikan samimiyetsizliği ve menfaatçiliği.

Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtıp sonra ortada bırakacaklarından şüpheniz olmasın.

Rusya giderek sıkışıyor. Çıkış için en garanti yolları Türkiye. İki ülke arasındaki ilişkiler eskisi kadar sıcak görünmüyor. Fakat bu henüz söylem ve eylemlere yansımış görünmüyor. Sadece emareler var. Özellikle Rus turistlerin Türkiye’ye gelişi pandemi bahane edilerek geciktiriliyor. Fakat herkes bunun Türkiye-Ukrayna yakınlığına karşı bir tepki olduğunu biliyor.

Bu kez Türkiye geçmişte olduğu gibi plansız değil. Özellikle Ukrayna ve Avrupa ülkeleriyle turizm için konuşuldu. Aşama da kaydedildi. Üstelik Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Rus turist yoksa Ukraynalı turist var dedi. Vatandaşlarına Türkiye’de tatil yapmalarını tavsiye etti.

Ukrayna’ya satılan SİHA’lar ve bazı stratejik alanlarda giderek derinleşen ilişkiler, Kırım işgalinin tanınmaması gibi Rusya’yı rahatsız eden konular var.

Aslında Rusya eski Osmanlı coğrafyasında operasyonlar yaparken belli ki Türkiye’den böyle bir hamle beklemiyordu.

Türkiye, ürettiği yerli SİHA’larıyla Suriye,Libya ve Karabağ’da özellikle Rus savunma sanayi ürünlerine büyük zarar verdi. Bunu da tüm dünya gördü. Bir nevi Rusya’nın karizması çizildi. Türk İHA/SİHA sanayii yukarı doğru ivme kazanmaya başlamışken Rus savunma sistemleri tartışılmaya başlandı.

Rusya ile Donbass konusunda sıkıtı yaşayan Ukrayna, yanında samimi bir dost olarak sadece Türkiye’yi bulabildi. Diğerleri söz ve hamasetten ileri gitmedi. Sadece sırt sıvazlamalar ve diplomatik sözler.

Türkiye, Ukrayna’dan başka Azerbaycan’da kendini gösterdi. Göstermesi de normal.

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Azerbaycan Milli Meclisi’ne hitap etti. Erdoğan, Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin boyutunu tüm dünyaya şu sözlerle duyurdu; ‘’Bugün de bütün imkanlarımızla Azerbaycan'ın yanındayız, bütün dünya bilsin ki, yarın da yanında yer alacağız. Azerbaycan'ın aydınlığı aydınlığımız, sevinci sevincimiz, azadlığı azadlığımız, kaderi kaderimiz, kederi kederimizdir.’’

Bu yakınlığın yeryüzünde başka bir örneği yok. Allah (C.C) bozmasın.

Türkiye son dönemde kritik bir hamle daha yaptı. Polonya’ya 24 adet SİHA satış anlaşması yapıldı. Bu İHA ve SİHA’lar Rusya sınırında görev yapacak. Elbette Rusya bu satıştan da memnun değil.

Türkiye’nin hamleleri bununla da sınırlı değil. NATO Zirvesi öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın  Litvanya ve Letonya liderleriyle bir görüşme yaparak Türkiye’nin Baltık ülkelerin savunması konusunda üzerine düşeni yapmaya devam edeceğini söyledi.

Bu savunmanın kime karşı olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.

Perde arkasında bir bilek güreşi var. Bu çok net. Fakat henüz ayyuka çıkmadı.

Rusya, kendi mecburiyetini perdeleyip Batı’yla ilişkilerinde bir soğuma olan Türkiye’yi kendine mecbur hissetmiş olmalı. Fakat gerçeğin ne olduğunu net bir şekilde görüyoruz artık.

Rusya ve Türkiye’nin arasında adı konulmamış bir soğukluk var. Türkiye sanki bir kırılma yaşadı. Bu artık hissedilir bir noktada. Türkiye daha kararlı ve net. Kendi ajandasını uyguluyor.

Elbette dış politikada dostluk yoktur. Devletlerin menfaati vardır. Fakat tutarlılık ve güven de çok önemli. Rusya da S-400’leri verirken Türkiye’yi çok sevdiğinden değil. Kendi menfaati de olduğundan verdi. Bu menfaat de para değil. Türkiye’yi NATO’dan koparabilmek onlar için hayati. Bir anlamda kurtuluş demek.

Rusya askeri olarak süper güç olarak kabul edilse de SSCB döneminin etkisinden uzak. Ekonomik olarak da hiç iç açıcı bir noktada değil. Bunu kendileri de biliyor. O yüzden Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını istemezler. Türkiye’nin bazı hamleleri hoşlarına gitmese de sessiz kalmaları ondan.

Türkiye’nin özgüven dolu hamlelerinde bu tespitin etkilerini görmek mümkün. Oyunu doğru oynayan bir Türkiye var. Dengeleri uygulayan değil,denge oluşturan bir ülke.

Putin’in Biden görüşmesi öncesinde ve sonrasında olağan yüksek perdeden konuşma alışkanlığından eser yoktu. Belli ki elinin zayıfladığını hissediyor. Ne yapsa ülkesini NATO’nun hedefi olmaktan kurtaramıyor. Ülkesinin kuşatıldığını düşünüyor. Ukrayna’nın NATO’ya alınmaması karşılığında pek sesi çıkacak gibi de görünmüyor.

Asıl denklem Türkiye-Rusya ilişkilerinde gizli. Türkiye kimin yanında yer alırsa o taraf ağır basacak. Özellikle de bölgemizle ilgili olarak.

Ne NATO yani ABD ve Avrupa, ne de Rusya Türkiye’yi ve taleplerini görmezden gelip öteleyemez. Türkiye üzerinde yeniden bir kontrol mekanizması kurmaları da mümkün değil.

Herkes Türkiye’nin yükselişini izliyor. Bu bir zorunluluk onlar için. Her şey giderek olması gerektiği şekle bürünüyor.

Bilmem Türkiye üzerindeki dış baskının giderek hafiflediğinin farkında mısınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi