Şiddetin haklılığı olmaz
Bu yazı, daha çok çabalayan her kadına.
Özleyen ve özlediğini söylemekten çekinmeyen kadınlara.
Kırılganlıklarını söyleyebilenlere,
Zayıf yanlarının da olduğunu kabul edebilenlere.
Değişmesi gerektiğini söyleyebilen her kadına,
Birini kazanması için olduğundan farklı olması gerekmeyenlere,
Maskesiz kadınlara.
Umutlarını yitirip hayal kırıklığına uğrayan her kadına,
Başka kadınları hiç incitmeyen her kadına,
Kalbinin kırık parçalarını toplamak için yeterince güçlü olmak zorunda olanlara.
Kırılan ama yine de seven her kadına.
Çabalayan her kadına.
Kalpten, derinden seven kadınlara.
Kalp kırıklığına rağmen hâlâ aşka inananlara.
Değer veren,
Yetinmeyi bilen ama farkedilmeyen her kadına.
Eksikleri görüp de toparlayan her kadına
Koşulsuz sevebilen her kadına.
Merhaba sevgili okur
Merhaba sevgili kadın
Dünya Kadınlar Günü’nü her yıl olduğu gibi bu yıl da kimileri yine klavye başına geçerek kutladı, kimleri her zaman duyduğumuz ve bildiğimiz cümleleri yineledi. Kimileri ise “şiddet” bitmeden “Kadınlar Gününü kutlamam” dedi. Herkes kendince haklı, hepimizin makul sebepleri var. Kadınların çözülmesi gereken pek çok sorunu olduğu düşünüldüğünde tek bir güne hem kutlamayı hem de sorunların çözümünü sığdırmamız kolay değil. Bu nedenle de sizlerle buluşacağım bu ilk yazımda bir gün değil, her gün konuşulacak bir konudan bahsetmek, uzmanlığına güvendiğim kıymetli bir isme hepimiz adına konuyla ilgili sorular sormak istedim. Kadına şiddet nedir? Nasıl dur diyeceğiz?
Her gün psikolojik ve ya fiziksel şiddete uğrayan onca kadın varken konuşulabilecek her durumda ve her alanda bu konuya değinmek ve pes etmemek gerekiyor. Televizyon ve radyo programlarımda sıkça konuk aldığım değerli hocam Uzm. Klinik Psikolog- Sosyolog Betül Uysal’ a konumuzla ilgili sorular sordum, o da sağ olsun yanıtladı.
*****
H- Betül hocam sosyal medya hesabınıza baktığımda ilk dikkatimi çeken paylaşımlarınız ‘Kadına Yönelik Şiddet’ oldu. Evet, kadın olarak hepimiz paylaşıyoruz ve çoğumuz hem fikiriz. Ama özellikle sormak istiyorum: Bir kadın olduğunuz için mi konuya bu kadar önem veriyorsunuz yoksa mesleğinizden ötürü mü?
B- Öncelikle sağlıklı insan olmanın temelinde insanın insana şiddetini sorgulayan mesleki analizle başlayan duyarlılığım, şiddetin kadına ve çocuğa indirgendiği kategoride hem bir kadın olmam hem de bir genç kız annesi olmam etkisiyle duygusal olarak da iki katına çıkıyor.
H- Peki bu yazılarınızla ilgi ne kadar destek görüyorsunuz?
B- Ne yazık ki şiddet temalı yazılarımın hak ettiği desteği aldığını söyleyemem. Bu durumda bir yerlerde illaki bir farkındalık oluşturuyorum şeklinde geri bildirimler geliyor ancak ürkütücü ve tehlikeli bulduğum ise, esas destek noktasında olması gerekenlerin tribünlere oynayarak, zaten erozyona uğramış alanları daha da ereze ederek bir önemli olma, bir ünlü olma gayreti içinde ticari popülasyonda başka başka işlere yönelmiş olmaları.
H- Hocam hepimizin maalesef dilimize doladığı bu şiddet nedir? Türleri nelerdir? Ve şiddetin derecesi var mıdır? Bu önemli midir?
B- Şiddetin evreleri incelendiğinde görülüyor ki şiddet aslında öncelikle kendini psikolojik ve sosyolojik olarak ifade ediyor. Muhatabını değersizleştirme çabası içeren her türlü söz, davranış, duruş,eylem. Şiddet olarak şiddetin derecesi ve haklılığı olmaz. Şiddet sağlıksız bir davranma biçimi olup şiddeti uygulayanın gelişimsel ve sağlıklı olma yönünde ciddi bozuklukları vardır.
H- Kimler şiddete meyillidir? Bir erkek, bir kadına neden şiddet uygular?
B- Şiddeti kadın üzerinden okumak tabiki çok acı ve fiziksel şiddetin ölçülebilir olması, psikolojik şiddetin ise ölçülemez olması, şiddeti uygulayanı ve şiddetin sebeplerinin doğru tanımlanması konusunda sorunlu bir alan hazırlıyor. Evet, insanın insana şiddeti ile başlarsak şiddet uygulayıcısının sadece erkek olmadığını görürüz. Ancak ana haber bültenlerinde ve tüm dijital haber kaynaklarında ölçülebilir şiddet türü dediğimiz fiziksel şiddete maruz kalan kadınlar üzerinden okumaya çalışırsak, tanımlar ve şemaların oldukça etkili olduğunu görebiliriz. Avcı toplayıcı toplumlarda hayatı idame ettirebilmek için erkek ve kadın eşit derecede yaşama katkıda bulunup sadece hayatta ve ayakta kalabilmek için birlikte var olma çabası içindeyken, Orta Asya Türk'lerinde kadına sonsuz saygı-değer ve kutsallık atfedilirken şimdilerde ise sadece kadına atfedilen "namus" kavramı ile erkeğe verilen "kadın bekçiliği ve yönetimi" misyonu ne yazık ki erkeğin zihninde oluşturulan "kadın temalı şemaya", uyumsuzluğu halinde erkekten kadına şiddet yönelimini de beraberinde getiriyor.
Bir diğer nedeni ise psiko-sosyal bozukluklardır. Kendini yeterince değerli ve anlamlı görmeyen erkeğin iktidar savaşı sadece kendisini seven ve kendine her türlü fedakârlığı yapan kadın üzerinde oluşuyor. Şöyle ki: Bu durumdaki erkek,muhatabının ne kadar donanımlı, yetenekli ve sevgi ile kendisine bağlı olduğuna bakmaksızın onu değersizleştirmeye çalışıp kendisini gördüğü seviyeye indirgeme gayreti içine girebiliyor. Hakaret, aşağılama, yaptığı yemekleri beğenmeme, başkalarıyla birlikteyken küçük düşürücü eleştiri, şaka ve her türlü rencide de erkeğin duygu durum bozukluklarının ifadesi olabiliyor. Bu ve benzeri kendini kötü hissettiren davranışları görmezden gelen kadın anormali normalleştirme eğilimi içinde bir sonraki şiddette davetiye çıkarıyor. Ne yaparsa yapsın terk edilmeyeceğini gören erkek, kendine saygısı olmayan kadını daha da değersizleştirerek tüm olumsuz duygularını ve hatta öfke kontrolsüzlüklerini, işinde ifade edemediği ve maruz kaldığı haksızlıkları da kendine sıkı sıkı bağlı olan kadından çıkarıp sekonder bir kazanım elde ediyor.
Bir de narsist şiddeti vardır ki psikolojik şiddetin esaslısıdır. Narsist kişi kendine hayran ve herkesin de kendisine hayran olması gerektiğine inanan kişidir. Ve narsist kendinden başka kimseyi beğenmez, o hep "... en-dir" insanları hayatına sadece hayran kitlesi oluştursun diye çeker. Narsist birey karşısındakine daima çok da önemli olmadığı hissini verir. Hayranını kazanana kadar çabası baş döndürücü olsa da kazandığına inancından bir süre sonra davranışları değişir.
H- Peki bu durumda kalan bir kadın ne hisseder, ne yapar?
B- Kadın sık sık şunu sayıklar: " Ama hiç böyle biri değildi, ne oldu da böyle oldu? Acaba ben mi...? Acaba başka bir kadın mı var?” Öncelikle sevginin olağandışı davranışlarla ilişkilendirilmesi yanılgısından çıkmalıyız. Ben koşulsuz sevginin anne ve evlat ilişkisinde olabileceğini, kadın-erkek ilişkisinde koşulsuz sevgiden bahsedilemeyeceğinin savunucusuyum. Her şeyden önce o adama aşık kalabilmek için bir kadının kendisini kadın gibi hissedebileceği, kendine değer verildiğini hissetmek koşulu vardır. Bir ilişkinin sevgi tabanlı yürüyebilmesi ve travmatik bir sonla sonlanmaması için saygı koşulu olmazsa olmazıdır bu işin.
H- Şiddete eğilim nasıl anlaşılır?
B- Sürekli takip edilmek, mesajların okunması, telefonun karıştırılması partnerinizin/eşinizin sizi önemsediği anlamına gelmez! Partnerinizin sizi sosyal yaşamdan uzaklaştırması, giyiminize karışması, sizi değiştirmeye çalışması, arkadaşlık ilişkilerinize karışması sizi sevdiği ve sizi sevdiği için kıskandığı anlamına hiç gelmez. Tam tersi, böyle bir ilişkide sevgi dışında her şeyden bahsedebiliriz. Mesela kompleks, obsesyon, kendisinde olan özgüven yetersizliğini sizin üzerinizden sağaltmaya çalışmasıdır.
H- Şunu çok sık duyuyoruz : ‘Sevdiğim için katlandım, sevdiğim için göz yumdum.’ yani sevgi her şeyi tolere eder mi? Katlanmak sevginin sonucu mudur?
B- Sevgi, sevileni incitmeye,onu koparmaya ve başkalaştırmaya çalışmakla asla yan yana gelebilecek bir duygu değildir. Sevgi olanı olduğu gibi sevmektir. Olmadı mı? Uymadı mı? Kendini iyi hissetmedin mi? Güvenmiyor musun? Ki güvenlik ihtiyacının karşılanması tüm ilişkilerde ön koşuldur. O halde ceketini alır efendice,sessizce karşındaki insanda kaliteli bir imaj bırakarak gidersin. Bu durumda ben seviyorum bırakamamı anlamamız mümkün değil, çünkü o hem şiddet uygulayıp hem bırakamamana neden olan duygunun adı sevgi değil,kendini ve karşındakinin hayatını bitiren takıntıların, duygu durum bozuklukların ya da sana verilen sosyal zehirin bir sonucudur. Partnerinizin sizi başkalarıyla kıyaslaması sizin yetersizliğinizi göstermez. Sevgi kıyas gerektiren bir duygu değildir. Okula gitmenizi istememesi,gelecek planlarınızı bozmaya çalışması, çalışmanızı istememesi, sizi düşünüp, sizin yaşam konforunuzu sağlamaya çalışacak kadar sizi sevdiğini göstermez. Tam tersi, kendine tam zamanlı bir köle arayışı içinde bir narsistle birlikte olabilirsiniz. Sizin onu çok kızdırmış olmanız psikolojik ya da fiziksel şiddeti hakettiğiniz anlamına gelmez. Günlerce küsüp eve gelmemesinin gerekçesi de olamaz. Şiddetin hiç bir gerekçesi olamaz. Şiddetin toleresi de olamaz. Esprili tehditler de şiddet uyaranı olarak algılanmalıdır Şiddeti uygulayana izin vererek kişi şiddeti öncelikle kendi kendisi üzerinde başlatır.
H- Katlanmak kelimesi bana çok itici geliyor hocam. Sınırlar desek? Hani seviyoruz ama nerede sınır koyacağımızı bilmiyoruz desek, bize ne önerirsiniz? İnsan sınırlarını nasıl belirlemeli? Neye göre belirlemeli?
B- Unutulmamalıdır ki, siz kendinizi nereye koyarsanız, karşınızdaki insan da sizi oraya layık görecektir. İlişki içinde kendimi ne kadar iyi ve güvende hissediyorum? Sorusu sık sık sorulmalı, sorunun yanıtı negatif yönlü ise bir uzman desteği önerilmelidir. Olmuyorsa "Ben bunu hak etmediğimi bilecek kadar kendime ve geleceğime sahip çıkıyorum, daha fazla birilerinin dirençle iyileştirmek istemediği hastalıklı duygularını beslememeye karar veriyorum" kararıyla kendi öz sevgisini kazanarak yola devam etmenin kıymeti paha biçilemez.
H- Son olarak şiddet gören kadınlara, onların yeni bir başlangıç yapabilmeleri adına ne söylemek istersiniz?
B-İnsan her şeyini kaybetse de hayata tutunabilecek yazılımlara sahipken, sadece kendini kaybettiği duygusuyla depresyona giren ve hayata tutunamayan bir canlı. O halde kendine gel, kendinle ilişkini güçlendir ve yoluna devam et!
H- Değerli bilgileriniz için çok teşekkür ediyorum.
B- Ben teşekkür ederim, sağlıklı ve sevgi dolu nice yaşam karelerinde buluşmak üzere.
Sevgili kadın,
İnanmaya devam edebilmeniz için,
Sevmeye devam edebilmeniz için yakınınızda olacağımızı bilmenizi istedim.
Her şey size geri dönecek inanın.
Bir gün - başkalarını sevdiğin gibi -sevileceksin.
Bir gün kalbinin karşılığını göreceksin.
Sevgilerimle...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.