Fahrettin Damga

Fahrettin Damga

Dosta güven düşmana korku

Dosta güven düşmana korku

Dünkü yazımda Türkiye artık eski Türkiye değil demiştim. Savunma sanayindeki müthiş gelişmeyi konu edinmiş ve Türkiye’nin bağımsız hareket edebilmesi için öneminden bahsetmiştim.

Dünya medyasında giderek güçlenen Türkiye’yle ve yerli ve milli silahlarıyla ilgili her geçen gün yeni bir değerlendirme yer alıyor. Hem de giderek yükselen sıklıkta.

Bunlara ilk örnek Yunanistan.

Hele Yunanistan’da bir televizyon programcısı var. İşi gücü Türkiye’nin yeni teknoloji silahlarını anlatarak yorumlamak. Görseniz nasıl da hararetli hararetli anlatıyor. Kendince Türkiye’nin geldiği gelişmişlik seviyesinin Yunanistan için ne anlama geldiğini anlatıp bir anlamda ülkesine alarm veriyor.

Ne yapsın adam? Elinden ancak o geliyor.

Perşembe’nin gelişini Çarşamba’dan görüyor, feryat ediyor ama nafile. Zira onlar da biliyor ki “Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.” Artık onlar için hayıflanmak ve Türkiye’nin suyuna gitmekten başka yapabilecekleri bir şey yok.

Tek bir alternatifleri var. O da Türkiye’nin dostluk için uzattığı eli tutmak. Yaşadıkları ekonomik krizin en sıkışık dönemlerinde Avrupalı ortakları özellikle Almanlar küçücük borç için havalimanlarına ve limanlarına el koyarken Türkiye destek oldu onlara. Hem de karşılık beklemeden. Yine anlamadılar. Düşmanlık güttüler. Tarihte olduğu gibi.

Oysa Türkiye’ye karşı güttükleri düşmanlık onlara hiçbir şey kazandırmadı. Üstelik kaybettirdi. Hem de bağımsızlıklarına halel getirecek şekilde. Kimi zaman Avrupa’nın, kimi zaman ABD’nin, kimi zaman İsrail’in kimi zaman da Rusya’nın Türkiye’ye karşı kullandığı oyuncağı oldular. Bir türlü akıllanmadılar.

Politikacıları kimi zaman boş boş konuşup sözde Türkiye’yi tehdit ederken de biliyorlar aslında gerçeği. Büyük Türkiye’yi onlar bizden daha iyi görüyorlar. Ne yapabileceğinin de farkındalar. O yüzden sadece konuşup algı üzerinden Türkiye’yi geri adım attırmaya çalışıyorlar.

Sırf kendilerine uzatılan dostluk elini tutmadıkları için dün ABD’nin silah pazarı olmuşken bugün Türkiye korkusuyla destek istedikleri ama onun da faydasını göremedikleri Fransa’ya ekonomik krizle pençeleşen halkının parasını uçak ya da gemi karşılığı olarak ödüyor.

Neymiş, Türkiye karşısında denge sağlayacaklarmış. Ortada denge kalmış gibi.

Yeni gündemleri Türkiye’nin KKTC’de Geçitkale’ye kurmak istediği İHA ve SİHA üssü. Yunanistan’da paniğe sebep olan üs Geçitkale Askeri Havaalanı’nda 20 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağı Kıbrıs Barış Harekâtı yıl dönümü törenleri sırasında tam faaliyete geçecek.

Bırakın faaliyete geçmesini, adı bile yetti. Yunan basını işgal çığlıkları atarken. Türkiye’nin bu üsle adanın ve bölgenin hakimi olabileceğini yazıyor. Sanki Türkiye’den habersiz o bölgede birileri bir şey yapabiliyormuş gibi.

“Zor oyunu bozar” diye bir söz var. Türkiye oyun bozmayı öğrendi, hem de zor kullanarak. Baskıyla yolundan vazgeçirdikleri Türkiye’ye özlem duymaları normal. Bölgede at koşturdukları,oldu bittilerle kural koydukları dönem geride kaldı. Hayıflanmaları normal.

Hayıflanan sadece Yunan medyası değil. Terörist PKK’nın başlarından Murat Karayılan da ağlıyor. Katlettikleri mazlumların hesabını ödüyorlar. Sonlarının geldiğinin hepsi farkında. Açıklamalarında Türkiye’nin terörle mücadelede değişen konseptinin sonuçlarını görmek mümkün. Türkiye’nin düşmanından Türkiye’nin gücünü duymak ne büyük gurur. Bu açıklamalarla şehitlerimizin ruhu şad oluyor, huzur buluyor eminim.

Türkiye’nin yaptığı operasyonlardan dolayı iyice köşeye sıkışan PKK’nın elebaşı “Nereye gidersem orayı alırım diyen bir devlet var karşımızda" diye ağlıyor.

“Adım adım ilerliyorlar. Savaş ve keşif uçakları, helikopterler, obüsler, tanklar ve toplarla her türlü yeni nesil teknolojiyi ileri seviyede kullanıyorlar.” diyen Karayılan, “Askeri taktik ve planlarını bazen yanıltıcı yöntemlerle kullanıyorlar. Çağın bütün tekniğini en üst düzeyde kullanıyorlar. Çok kapalı ve taktiksel bir harekat yürütüyorlar.” diye devam ediyor.

“Artık toplu gruplarla mücadele yerine 2’şer ve 3’er kişilik tim savaşı yürütmek zorunda kalıyoruz. Yeraltı tünelleriyle mücadele etmek istedik, ancak bu tünellere de havadan karadan harekâtlar yapıldı. Yani sonuç alana kadar bölgeyi terk etmiyorlar.” sözleriyle de Türkiye’nin gücü ve kararlılığı karşısında çaresizliklerini itiraf ediyor.

Merkezi Irak Devleti’nin Türkiye’nin yaptığına ses çıkarmadığından şikayet eden Karayılan konuşmasını “Türk ordusu nereye operasyon yapıyorsa, hiç çıkmayacak şekilde oraya yerleşiyor. Yollar yapıyor, askeri üsler kuruyor. Şu anda da Şemdinli’den başlayarak Irak sınırları içindeki Avaşin-Basyan içinde yer alan Mamreşo Kamp bölgesine karayolu inşa ediyorlar.

Mamreşo bizim en önemli barınma merkezlerimizden biriydi. Bu yolu aktif hale getirdiklerinde artık Şemdinli’den yarım saat içinde buraya anlık kara harekâtı yapabilecekler.” cümleleriyle tamamlıyor.

Terör örgütü de eski eli kolu bağlı Türkiye’yi özleyenlerden. Fakat o çoluk çocuk, sivil, asker, polis, korucu, öğretmen, imam demeden insanımızı katlettikleri günlerin hesabını ödüyorlar. Son ferdine kadar da ödeyecekler. Türkiye güçlü oldukça da onları kimse koruyamayacak. Şanlı Mehmetçiğin elinden o katilleri kimse alamayacak.

Gelişmeler ve değerlendirmeler bununla da sınırlı değil.

İstanbul Sedef Tersanesi’nde inşası devam eden ve Türkiye’nin ilk uçak gemisi diyebileceğimiz TCG Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi’nin yapımı süratli biçimde devam ediyor. Yapılandırması bakımından bir amfibi hücum gemisi olarak bu sınıfa giren Türkiye’nin ilk uçak gemisi olması planlanıyor. Böylece Türkiye bu tür bir gemiye sahip olan sayılı ülkelerden bir tanesi olacak. Türkiye bu gemiyle, kriz bölgelerine tabur düzeyinde asker gönderme kapasitesine sahip olacak. Ayrıca gemide hava platformlarında aynı zamanda İHA’lar ve SİHA’lar için de bir platform yer alacak.

TCG Anadolu’nun göreve başlamasıyla birlikte Türkiye’nin stratejik üstünlüğü katlanarak artacak. Böylece Ege’de, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Hint Okyanusu’nda ve Pasifik’te Türkiye açısından stratejik üstünlük sağlayıcı bir zemine daha kavuşulmuş olacak.

Türkiye’nin düşmanları feryat etmesin de kim etsin?

“Romanya’da yapılan NATO tatbikatına katılan hem askerimiz hem de kullandığı yerli teçhizat ve silahlar göz kamaştırdı.” haberlerini de görmek mümkündü. Haberlerin içeriğinde tatbikata katılan diğer ülke komutanlarının Türk silahlarına karşı duyduğu hayranlık duydukları ve yakından inceledikleri ön plana çıkarılmış.

Son dönemde değişik coğrafyalarda dünyanın en operasyonel ve hareketli ordusu Türk ordusu. Mehmetçik dosta güven düşmana korku salıyor. Hem karada, hem havada hem de denizde. 

İHA ve SİHA’larımızla ilgili bir değerlendirme olmadan olmazdı. Haber “Türk SİHA’ları artık daha güçlü. İşte yeni mühimmatlar” başlığını taşıyor. İçeriğine baktığımızda yine birilerinin kabusu olacak gelişmeler var. Gökyüzünün hakimlerine daha etkili olabilmeleri için yeni ve daha gelişmiş özelliklere sahip mühimmatlar geliştirilmiş. Gün geçtikçe daha etkili ve daha küçük ve taşıması kolay silahlarla donatılıyorlar.

Göğsümüzü kabartan gelişmeler o kadar hızlı ilerliyor ki bizim için huzur Türkiye’ye düşmanlık besleyenler için kabus dolu günler.

Biz bu günleri çok beklemiştik. Kavuşturana şükür.

Burada kalmayacak elbet. Sözünü yerine getirme kudretine sahip bir Türkiye geliyor. Ayak sesleri  dünyanın her tarafından duyuluyor.

Türkiye olarak güzel günlerin eşiğindeyiz. Her şey çok güzel olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fahrettin Damga Arşivi