Perseus ve Medusa
İstanbul’daki Yerebatan Sarnıcı’nı çoğu kişi bilir. Sarnıç içerisinde bir sütunda Medusa’nın ünlü bir baş heykeli vardır. Bu hafta sizlerle Medusa’nın ilginç hikayesine paylaşmak istiyorum.
Hikaye Güney Yunanistan’da Argos’ta başlar.
Bölge kralı Acrisius’un tek çocuğu Danaë isimli kızıdır. Acrisius’a eğer kızının bir çocuğu olursa, bu çocuğun büyüdüğünde kendisini öldüreceği söylenir. Kızını korkudan bir kuleye hapseder ancak kızının orada bir erkek çocuğu olur. Fakat bebeğin babası ölümlü bir adam değildir. Yunan tanrılarının kralı, mitolojinin en hızlı çapkını Zeus’tur. Parmaklıklardan geçebilecek tek şekil olan “altın yağmuru” şekline girerek onun yanına gelip hamile bırakır.
Zeus’un altın yağmuru, ismini Perseus’tan alan gerçek bir doğa olayından esinlenilmiş olabilir. Muhtemelen gökyüzündeki en etkileyici ve gözle görülebilen meteor yağmurudur. Ağustos ayında yakalayabilirseniz, sanki gerçekten gökten altın yağıyor gibi görünmektedir. Perseus hem bir tanrı hem de bir ölümlü olarak, yani yarı-tanrı diye bilinen bir şekilde doğmuştur. Kral dedesinin, ilk aklına gelen şey hem anneyi hem de çocuğu öldürmek olsa da Zeus’un intikam almasından çekinir. Bu yüzden, öldürme işini doğaya bırakacak bir plan yapar.
Acrisius, anne ve çocuğunu sala benzer bir şeyle erzaksız-rotasız denize gönderir. Bu esnada, dalgaların ötesinde ıssız bir adada, Medusa ölüm bahçesine yeni heykeller dikmekte, başını almaya çalışan savaşçıları taşa çevirmektedir. Bu çok garip bir durumdur tabii. Her yerde insan dikitleri var, o orada, tek başına ve hiç kimseyle hiçbir şekilde yakın ilişki kurmanın tadını yaşayamamış bir haldedir. Fakat bir kahraman onun büyüsünü bozmaya kararlıdır.
Anne ve çocuğun ölmesi beklenirken Perseus’un tanrı babası Zeus, onları koruması altına almıştır. Serifos adasına çıkmışlar ve oraya yerleşmişlerdir. Büyüyüp yakışıklı ve güçlü bir delikanlı olan Perseus çok güçlenmiş ve iradesiyle annesini de korumuştur. Annesiyle evlenmek isteyen Serifos kralı onu ekarte etmek için herkesten değerli armağanlar ister. Veremeyeni adadan kovacaktır. “Fakir olduğum için size değerli bir hediye veremiyorum fakat daha önce hiç kimsenin başaramadığı bir şey yapacağım, size Medusa’nın başını getireceğim.” der Perceus. Başarırsa kahraman olarak eve dönecek, annesini evlenmekten koruyacaktır. Ama başarısız olursa, taşa dönüşecektir.
Tüm bilgisi, ona bir bakınışınız da sizi dondurup bir taşa çevirebilen korkunç bir canavar olduğu ile sınırlıdır. Babası Zeus, Perseus’un ihtiyacı olan kanatlı sandaletleri getirecek kişiyi, yani kutsal elçi Hermes’i gönderir. Yolu uçarak kat eder. Hermes, Medusa’ yı öldürmek için sihirli silahlara sahip stygian perilerini bulmasını tavsiye eder. Su kaynaklarında, dağlarda, ağaçlardadırlar. Onlar genel anlamda derin ve güçlü cinsel arzu nesneleridir ve böylece “nemfomanyak”olgusu ortaya çıkmıştır. Bu perilerin yerini 3 çirkin kadın bilmektedir, Perseus onları konuşturmak zorundadır.
Birisi bir şeye bakmak istediğinde elden ele dolaştırdıkları bir göz hariç, hiçbirinin gözü yoktur, bu yüzden o tek gözü paylaşmak zorundadırlar. O göz onlar için çok değerlidir. Gözü çalıp perilerin yerini öğrenen Perseus. Silahları da Hades’in kapısı olan nehirde bulur. “Zeus’un kılıcı, Athene’nin kalkanı ve ölülerin tanrısı Hades’in miğferi.” Artık Medusa ile karşılaşma zamanıdır. Perseus kaderine doğru adım adım ilerlerken çok korkmuş bir haldedir fakat bu adımlar ileriye doğru atılmamaktadır. Genç kahramanımız yavaşça geri geri gitmektedir. Perseus çok zekidir, ona karşıdan saldırmanın kendisini taşa dönüştürecek bir felaket olduğunun farkındadır. Kalkanı döndürüp görüntüyü yansıtarak ona arkadan yaklaşır. Nihayet, Perseus hedefine kilitlenir, gözlerini kapatır ve kılıcını indirir. Sağlam bir darbe alan Medusa’nın başı koparak yerde yuvarlanır.
Annesini kurtarmak için zamana karşı savaşmaktadır. Yunanistan’a doğru uçarken, baştan toprağa akan kan damlalarından binlerce zehirli yılan peyda olur. Efsanemiz de, kraliyet düğün günü gelmiştir. Gelinin babası, Acrisius da Argos’tan gelmiştir. Perseus Medusa’nın başını havaya kaldırır ve “Kral, hediyeni getirdim!” der. Kral bir bakışta taşa döner. Dedesi Acrisius da taşa dönmüştür. Annesini de kurtaran Perseus eski çağ kahramanları arasında en çok bağ kurulabilendir.
Perseus annesini kurtardıktan sonra, Medusa’nın başını hediye olarak onu yaratan tanrıça Athene’ya sunar. En sonunda, Medusa’yı cezalandıran, onun gücüne de sahip olmuştur…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.