Peygamberler Şehri
Her tarihi şehir gibi Şanlıurfa hakkında da birçok efsâneler mevcuttur. Yaşayan halka göre, bunlar tarih kadar doğrudur. Ayrıca bölgede yaşadığına inanılan peygamberlerin hayatları birçok efsânelere konu olmuştur. Efsânelere göre, Adem ile Havva’nın yeryüzüne ayak bastıkları ilk toprak Harran ovasıdır. İlk çift burada sürülmüş, İbrahim Peygamber burada doğmuş, putları kırmış ve ateşe atılmıştır. Eyyup Peygamber hastalığına burada sabır göstermiş ve vefat edince bu topraklara gömülmüştür. Hz. İsa’nın kutsal mendili burada muhafaza edilmiştir. Hz. Davud burada yaşamış, Hz. Şuayp Şanlıurfa yakınındaki Şuayp Şehri’ni kurmuştur. Hz. Musa ise, Soğmatar Şehri’nde yaşamıştır. Bunlardan dolayı Şanlıurfa’ya Peygamberler Şehri denmiştir.
Urfa Adı ve Nemrut Efsânesi
Urfa’da yüzyıllar önce Nemrut isminde bir hükümdâr yaşarmış. Nemrut çok zalim ve Allah’a isyan eden biriymiş.
Allah, Nemrut’un zayıf bir kul olduğunu göstermek için en aciz mahluklarından sivrisinekleri kendisine göndereceğini bildirir. Nemrut harp etmek için ordusuyla karşı çıksada sivrisinekler asker ve hayvanların göz, kulak ve burunlarına girerek hepsini püskürtür. Nemrut güç bela kendisini odasına atar ve kapıyı, bacayı ve bütün delikleri kapatarak saklanır. Topal bir sivrisineğin, Allah’a “Yarabbi ben gazaya yetişemedim. Topallığım mani oldu” diyerek yalvarması üzerine, Allah da ona “Seni de Nemrut’un helakine memur ettim, git onu bul ve helak et” diye emir buyurur. Bu topal sinek, Nemrut’u bulur ve odasının anahtar deliğinden girerek saldırır. Nemrut’un burnundan girerek beynini kemirmeye başlar. Nemrut başının ağrısından kurtulmak için türlü çarelere başvursa da kurtulamaz. Bunun üzerine keçeden yaptırdığı tokmaklarla başına vurdurmaya başlar. Bu tokmaklar ızdırabını gideremeyince tahta tokmaklarla vurmalarını emreder. Nemrut’un kafasına tokmakla vuruldukça, Nemrut “Vurha, Vurha” diyerek can verir.
Nemrut’un bu bağırmalarından dolayı memleketin adına “Urfa” dendiği söylenir.
Halil-Ür Rahman ve Aynzeliha Gölü Efsânesi
Nemrut, zulmü ile çevresine korku ve dehşet saçan bir hükümdârdır. Bir gece gördüğü rüyayı yorumlatır. Doğacak çocuklardan birinin kendisini öldüreceğini öğrenir. Hemen o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder. Nemrut’un askerleri emri uygulamaya başlar. İbrahim peygamberin annesi Sara, kaçarak bir mağaraya gizlenir. Çocuğunu bu mağarada doğurur ve çocuğunu burada bırakıp evine döner. Çocuğu bir dişi ceylan emzirir. Aradan zaman geçer, askerler İbrahim’i mağarada bulurlar. Nemrut huzuruna getirirler. Hiç çocuğu olmayan Nemrut ondan hoşlanır ve İbrahim’i yanına alıp büyütür.
Nemrut’un zulmü, haksızlığı ve putlara tapışını, halkın da putlara tapmaya zorlanılışını gören İbrahim, insanların kendi elleriyle yaptıkları bu putların tanrı olamayacağını söyler. Halka bu düşüncesini anlatır. Halk korkudan ağzını açamaz. Bir tören günü herkesin törene gittiği bir zamanda İbrahim sarayın putlar bölümüne girer, bir balta ile bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne bırakır. Törenden dönenler endişeye kapılıp Nemrut’a haber verirler. Görevliler Hz. İbrahim’e kızdıklarından bunu onun yapabileceğini öne sürerler. Hz. İbrahim yargılanır, kendisine sorular sorulur ve cevabı “görüyorsunuz ya işte balta büyük putun ellerinde, her halde bu işi o yapmıştır” der.
Öfkelenen Nemrut, “bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar” diye haykırınca; Hz. İbrahim “işte benim anlatmak istediğim de budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. Bu gerçekten tanrı ise neden böyle bir işi yapamaz” deyince şaşkınlık geçiren Nemrut, İbrahim’in ateşe atılarak cezalandırılmasını emreder.
Her taraftan toplanan odunlar, bugünkü Halil-ür Rahman Gölü’nün bulunduğu yere yığılır, ateş yakılır ve bugünkü kalenin bulunduğu tepenin üzerinden İbrahim Aleyhiselam mancınıklarla ateşe fırlatılır. Nemrut’un kızı, Zeliha, yalvarmasına rağmen babasının yüreği yumuşamaz. İbrahim Aleyhiselam ateşe düştüğünde burası bir göl ve gül bahçesine dönüşür. Yakılan odunlar ise balık olur. Bu göle daha sonra Halil-ür Rahman Gölü adı verilir. Hz. İbrahim’in ardından kendisini ateşe atan Nemrut’un kızı Zeliha’nın ise düştüğü yerde bugünkü Aynzeliha Gölü oluşur.
Halkın inanışına göre, bu göller ve içindeki balıklar kutsal sayılmaktadır. Bu balıklara dokunanların başına bela geleceğine inanılır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.