Yeni Bir Döneme Başlarken
Bunaltıcı sıcakların ardından yaz mevsimini geride bırakıyoruz. Sonbaharla beraber her sene tekrarlanan kimilerinin sevindiği kimilerin üzüldüğü bir döneme başladık. Bazı veliler bu durumdan oldukça memnun. Bazı çocuklar heyecanlı, bazıları arkadaşlarına kavuşacağı için mutlu, bazıları da yaz tatili bittiği için üzgün. Peki okula başlarken bilmemiz gerekenler nelerdir ?
Okul, çocuğun yaşamındaki ilk toplumsal kurumdur; bireye yaşamında gerekli olacak değerleri ve bilgileri kazandırırken, topluma uyum sağlaması için gerekli sosyalleşme becerilerini de kazandırmaktadır. Okul dönemi çocuk için yepyeni bir yaşama başlamak demektir artık daha farklı tavırlar geliştirmeye geresinim duymaya başlayacaktır.
Çocuklar çok dinamik varlıklar, onlar biz yetişkinlerden çok daha kolay yeni durumlara uyum sağlayabiliyorlar. Biz yetişkinler daha evhamlıyız, daha çok panik yaşıyoruz. Korku ve kaygılarımızı da çocuklarımıza zaman zaman bulaştırabiliyoruz. Yani okula başlamak sadece çocuklarımız için değil, aileleri için de önemli; hatta bizim kültürümüzde büyük anneler büyük babalar bile bu telaşa katılıyorlar. Oysa biliyoruz ki aileler huzurlu olur, okula güven duyar ve okulla işbirliği içinde olurlarsa çocuklar da bu uyum sürecini sağlıklı ve keyifli bir şekilde geçirirler. Yeni durumlara yeni ortamlara uyum sağlamak hangi yaşta ne kadar deneyimli olursak olalım pek çoğumuz için zor olabilir. Bu nedenle küçük yaşlarda geliştirdiğimiz sağlıklı uyum becerileri yaşamımız boyunca bize çok yardımcı olabilir.
Çocuklar okula başladıkları andan itibaren ufukları gelişmeye başlar. Artık sonsuza kadar sürecek çok çeşitli etkilerle karşılaşmaya başlarlar. Arkadaşları, öğretmenleri, dersleri okuduğu kitaplar ve çevrelerindeki her şey onları etkiler. Anne-baba ile özdeşimin yanı sıra, öğretmenleri ve arkadaşları ile kurdukları özdeşimler de önem kazanır. Bütün bu çevresel uyaranlar onların kişiliğinin şekillenmesinde çok önemli bir rol oynar.
Aileleri ve okulu en çok zorlayan sorunlardan biri okula gelmek istemeyen ya da okula geldikten sonra anne babasından ayrılmayan çocuklardır. Okul fobisi, çocukların okuldan korktuğu bir tür ayrılma anksiyetesidir. Okul fobisi olan çocuklar; okula gitmeyi reddeder ya da ana-baba figürlerinden ayrılınca ortaya çıkan yoğun kaygı nedeniyle okulda büyük güçlükler çekerler. Bazı durumlarda çocuk birdenbire, bir gün okula gitmek istemeyebilir; Zorlamalar karşısında kaygısı artar; panik yaşar, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir. Kimi zaman zorlamalara dayanamayıp evden çıkar ama servise binmekten vazgeçer ya da ailesi tarafından okula götürülüyorsa onlardan ayrılmak istemez.
Okulla ilgili duyguları nedeniyle çocuğu suçlamaktan kaçınılmalıdır. Ona bu durumun bir çok çocukta görüldüğü ve aşılabileceği anlatılmalıdır. Bu durumda okulun rehberlik servisi ile iletişim kurmak tutarlı ve kararlı bir tutum sergilemek yararlı olabilir ancak dirençli vakalarda bir sağlık kurumundan yardım alınmalıdır.
Çocuğumuzun bireyselleşmesi için bu tür ayrılıklar yaşanması çok önemlidir. Annesinden ayrılıp okulda akranlarıyla birlikte belirli bir süre geçirmek, o süre içinde bir başka yetişkinin söylediklerini yapmak, grup halinde yemek yemek, teneffüslerde arkadaşlarıyla oynamak çocuğun pek çok sosyal beceri kazanması için bir fırsattır. Bu dönem sağlıklı bir şekilde geçirilirse, bundan sonraki gelişim görevlerini yerine getirmek yani büyümek daha kolay olacaktır.
Çocuklarımız hepimiz için çok değerliler, onların sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetişmeleri ise ana hedefimiz. Yetişkinler olarak tutarlı ve kararlı bir şekilde elele vererek onlar için en doğrusunu yapabiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.