Adnan Menderes Farkındalığı
Ölüm ve arda kalanlar için ölüm yıldönümleri, diğer hadiseler kadar doğaldır. Bazıları genellemelerden uzaklaşırlar. Kamuoyu önünde sürüp giden hayatların sona ermesi bir müddet hatırlansalar da giderek silikleşirler. Zira yeni şöhretler ile meraklıları beklemeksizin sahne alırlar. Bazıları ise şartlardan uzaklaştıkça, başka gelişmelerle mukayese edilmeye başlandıkça renklenir, daha fazla hatırlanmaya başlanır, kim bilir hak ettiği değeri sonradan kazanır, araştırmalara konu olur, kalıcı hale gelirler.
XX. yüzyılın ikinci yarısının ilk on yılına damgasına vuran, ülkenin sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel akışını yönlendiren Başvekilin hukuki haklarından uzak şekilde yargılanıp apar topar idam edilmesi, peşinden sürüklediği milyonlar tarafından hiçbir vakit tasvip görmemesine mukabil örülen setler sebebiyle onu, kendi içerisinde yaşatmak durumunda kaldı. Bu muhabbetin tek taraflı olmadığını aradan geçen altmış bir sene gayet net ortaya koymaktadır.
Çocukluğunu II. Abdülhamit, öğrenciliğini II. Meşrutiyet, vatan aşkını Millî Mücadele yıllarında idrak etmiş olmasına mukabil Kırım’dan göç etmek zorunda kalan şuur sahibi bir ailenin mensubu olarak uzak ya da yakın Türk Dünyasından Türklüğün İkinci anavatanına gelen bütün talepleri imkanların sonuna kadar karşılama politikası geliştirmişti. Eğitimde, ulaşımda gelişmiş, refah seviyesi yükselmiş, dünyada saygın, demokratik gelişimini yakalamış bir Türkiye için çekinmeden kendini feda etmesini bilmiş, arazilerini ise zaten köylülere bağışlamıştı.
Köylünün üretimi daha kolay gerçekleştirebilmesi adına tarımda makinalaşmayı hızlandırma yoluna girdi. Böylelikle daha az emekle daha fazla mahsul etmek, gelir sağlamak mümkün olabilmişti. Toplum da nasıl bir güç olduğunu anlamakta hiç zorlanmadı. Her adımı kendilerine uyarlamaya çalışan, iktidarın hamlesini kendi hanesi artı, üreticiye ise eksi yazdırmak isteyenler de dikkatten kaçmamaktadır. Hayatın her anlamda mücadele ile şekillendiği unutulmamalıdır. Bu cihette toplumsal farkındalığını ortaya koymuştur.
Halkın geleceğinin istikametini gençler belirleyeceğinden, bilhassa yükseköğrenim kuşaklarına öylesine hamleler gerçekleştirildi ki bu gün dahi ülkenin armadaları arasında ön sıralardaki yerini muhafaza etmektedir: Ege Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi. Akademi ve Yüksek Enstitüler de hiç küçümsenmemelidir. Ancak teknik üniversiteler sadece ülkenin değil bölgenin ihtiyaçlarına cevap verme hedefliydi. Bu cihette global farkındalığını yansıtmıştı.
An itibariyle doğumundan yüz yirmi üç yıl, iktidara gelişinden yetmiş iki, idamından da altmış bir sene geçmiştir. Türkiye, Türk Dünyası ve İslam Alemi için bir marka değeri olduğu anlaşılmaktadır.
Gençlerin sorumluluk almasında Millî Mücadele faaliyetleri, Serbest Cumhuriyet Fırkasına dahil olması, tek-parti yönetiminde takrir cesaretini yansıtması, hiç bakanlık tecrübesi olmaksızın kabineyi kurmakla görevlendirilmesi birbiri ardında tesis ettiği kurumlarla hatırı sayılır bir farkındalık kaynağı haline gelmiştir. Ulusal egemenliğe dayalı yeni Türk devletinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından siyaset sahasında daha da ileriye sürülmesi de dikkat çekmiştir.
Haksız ve hukuksuz bir şekilde idam edilmesine rağmen demokrasiye hala güç vermeye devam etmektedir. Kültürümüz her ne kadar bireysel kahramanlıkları öne çıkarsa da aslında her birinin birleşerek engin aleme uzanır, sürekli kendini güncelleyerek ihtiyaç olduğunda içinden nice evlatlarıyla kendi menzilinde yürüyüşünü sürdürmekte, yalnızca dahili değil global problemlere alternatifler sunabilecek farkındalık sahiplerini yetiştirmeye devam etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.