Mustafa AYCAN

Mustafa AYCAN

Eğriyi, Doğruyu Karıştırdık

Eğriyi, Doğruyu Karıştırdık

Geçtiğimiz haftalarda, yakın bir dostumu operasyon için hastaneye yatırdık. Dostum 2 hafta kadar hastanede özel odada eşinin refakatiyle birlikte kaldı. Bu süre boyunca ben de hemen her gün yanlarında oldum. Bu hastane ziyaretim sırasında tam da karşı odada bir hasta kalıyordu. Ne zaman sonra öğrendim ki mide kanaması geçirmiş, o sebeple hastanedeymiş.

Asıl konusu edilecek olan, bu hastanın geçen süreçte kapıyı açan hemşire ve temizlikçi dışında hiç kimsenin olmayışı. Hastaneye gidişimin 3. günü, hastane bahçesinde sigara içerken gördüm arkadaşı ve yanına yaklaştım; selam kelam, neredensin kimlerdensin faslı ile muhabbet edip yalnızlığını anlamak istedim, zaten hastalığını da o esnada öğrenmiştim. Arkadaşımız 3. kez mide kanaması geçiriyormuş, 2 kızı, 1 oğlu varmış. Geçimi boyacılık, ancak hastalığından dolayı çalışamıyormuş. Kimi kimsesi yokmuş, ziyaretçi gelmeme sebebi ise ailesinin ilçede olması ve ziyarete gelecek paralarının olmayışıymış.

Kendi koyduğu teşhise göre de sigara kullandığından doktorlar önemsemiyor, ciddi bir tedavi uygulanmıyormuş... Çok fazla konuşkan bir arkadaş olmadığından fazlaca tanıma şansım olmadı. Ancak servise her çıktığımda gözüm onu aradı, sürekli odasına baktım selam verdim. Bir ihtiyacı olup olmadığını sordum. Ve bu arkadaş samimiyetimi net olarak hissettirmeme rağmen bir gün şu ihtiyacım var diyerek bir talepte bulunmadı.

Sadece dostumu taburcu ederken, zorla da olsa bir miktar para bırakabildim. Dostum da ben fark etmeden muhtemelen aynı şeyi yaptı. Bizim hastamızı ziyarete gelenlerin getirmiş oldukları şeyleri de onun odasına bırakarak taburcu olduk, karşı odadaki komşumuzun da hayatımızdaki rolü böylelikle son buldu.

Sevgili dostlar, bu yaşadığım kısa hatıradan sonra, arkadaşın hiç ziyaretçisinin gelmemesi kafama takıldı. Türlü senaryolar üreterek, madalyonu ters çevirdim.

Bu arkadaş, belki ailesine zulmediyordu ondan kapısını çalan olmadı, belki ayyaş ya da müptela, belki azılı bir bela, belki ölümü topluma daha faydalı olacak bir karakter.... belki… belki...

Belki de söylediklerinin tümü ya da bir kısmı doğru bilinmez. Doğru olan tek gerçek, adam o odada yalnız, parasız, kimsesiz, ilgisiz ve çaresiz….

Tüm bunları asıl yazma sebebine gelince; Dünyamız öyle kötü kişi ve kötülüklerle doldu ki her karşımıza gelen ihtiyaç sahibi dolandırıcı, her ekmek parası isteyeni profesyonel dilenci kategorisine koyar olduk. Komşumuz açken tok yatar olmayı dert edinmez olduk. Bizler etrafımıza bu pencereden bakınca, olan da gerçek ihtiyaç sahiplerinin arada kaynamasına oldu.

Oysa ne garip değil mi? İnsanın, insan halinden anlamıyor olması.

Evet hayat kötü, evet kimseye güvenme, evet yalan söylüyor olabilir. Evet amacı dolandırmak, kandırmak olabilir. Ancak bu ihtimaller ve şüpheler yüzünden gerçekten desteğe ihtiyacı olan insanların yanından geçip gidiyoruz her gün...

Bir yerlerde yanlış yapıyoruz sanki, ne dersiniz?

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa AYCAN Arşivi