Engelli aracına haciz mi olurmuş
Türkiye, Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmeye ilişkin bireysel başvuruları düzenleyen Protokolü imzalayıp onaylayarak uluslararası alanda önemli bir taahhütte bulunmuştur.
Bu adım, Türkiye'ye engelli bireylerin toplumsal hayata eşit, eksiksiz ve etkin katılımını sağlama yükümlülüğü getirmektedir. Sözleşme, özellikle engelli kadınlar ve kız çocuklarının maruz kaldığı çok boyutlu ayrımcılığı tamamlayarak, insan hakları ve temel özgürlüklerinden tam anlamıyla yararlanmalarını sağlama gerekliliğini bir zorunluluk haline getirmektedir.
Ne var ki, uluslararası sözleşmelerde ve 5378 sayılı Engelli Hakları Kanunu'nda tanımlanan hakların somut hayata geçirilmediği ve engellilere yönelik ihlallerin, ayrımcılığın suistimallerin ve şiddetin devam ettiği bir gerçekliktir.
Erişilebilirlik, istihdam ve eğitim gibi kritik alanlarda yaşanan sorunlar, temel ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalan ekonomik koşullar altında daha da derinleşmiş, engelli bireylerin haklan üzerindeki olumsuz etkiler daha belirgin hale gelmiştir.
Engelliler, sağlık hizmetlerine erişim, sosyal hayata katılım ve temel ihtiyaçlarını giderebilmek için kişisel araç kullanımına zorunlu olarak ihtiyaç duymaktadır. Ancak borçları nedeniyle sahip oldukları tek araca el konulması, engellileri yalnızca hareket kabiliyetinden mahrum etmemekte, sosyal hayattan tamamen izole kalmalarına neden olmaktadır.
Devlet, engellilerin sosyal ve ekonomik yaşamlarını tehdit eden işlemleri, yaşam kalitelerini korumak ve anayasal haklarını güvence altına almak adına tedbirler almakla yükümlüdür. Toplumun en dezavantajlı kesimlerinden biri olan engelli, bağımsız hareket edebilme haklarını desteklemek yerine, mevcut kısıtlı kazanımların da kısıtlanmak anlayışı hoş görülmesi mümkün olmasa gerek.
Engellilere yönelik ücretsiz özel araç tahsisi gibi sosyal hak temelli politikalar uygulanması gerekirken, engellilerin kendi imkânlarıyla sağladıkları araçları kaybetmeleri kabul edilemez.
Özellikle istihdam olanaklarının sınırlılığı, sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerinden yeterince faydalanamama gibi nedenler, engelli bireylerin ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarını güçleştirmektedir. Yanlış ve hatalı politikaların sonucu olarak yoksullaşan engelli, ciddi bir borç yükü altına girmekte ve temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale getirilmektedir.
Engellilerin topluma ve ekonomik hayata eşit şartlarda katılımı için daha kapsamlı bir kamusal destek sistemine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu doğrultuda, engelli bireylerin sahip oldukları araçların borçları dolayısıyla icra takibine alınmasının engellenmesi gerekmektedir.
Engelli bireylerin ekonomik yüklerini hafifletmek ve günlük yaşamlarını kolaylaştırmak adına, sahip oldukları araçların icra kapsamı dışında bırakılması önemlidir. Buna ek olarak, engelli bireylerin ekonomik hayata daha etkin bir şekilde katılabilmesi için araçların ücretsiz temini ve ek kamusal desteklerin sağlanması hedeflenmelidir.
Engelli bireylerin mobiliteye erişimi, iş olanaklarına ulaşımı ve günlük yaşama aktif katılımı açısından büyük önem taşıyan bu araçların korunması, devletin engelli yurttaşlara yönelik anayasal sorumluluğu kapsamında değerlendirilmelidir.
İhtiyaç sahibi engellilere ücretsiz araç temininin sağlanması, bağımsız yaşam haklarının korunması ve topluma tam katılımlarının sağlanması yönünde bir adım atılması hedeflenmelidir.
Engellilere yönelik bu tür desteklerin hayata geçirilmesi, sosyal devlet anlayışının en temel gerekliliklerinden biridir ve engellilerin insan onuruna yaraşır yaşam koşullarının sağlanması adına bir zorunluluktur.
Nasıl ki, sağlıklı kişinin gözüne, kulağına, ayağına haciz uygulanamıyorsa, bırakın engellilerin aracına da konmasın çok mu fazla oluyoruz?
Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.