Mustafa ÇİMEN

Mustafa ÇİMEN

Konya’nın Tarihi Surları

Konya’nın Tarihi Surları

1221 yılında Konya’nın silüetini tamamen değiştirecek surlar inşa edilmeye başlanmıştır. Surlar mimari olarak her otuz metrelik mesafede dörtgen bir kule (burç) olarak yapılmıştır. Charles Texier’e göre, 108 kule olup, kuleler on metre cepheli ve sekiz metre derinlikte idi. Anonim Selçukname’ye göre ise 140 bey, 140 burç yaptırmıştır. Şehri çepeçevre kuşatan surlar, 10000 adım uzunluğunda idi. Surların hemen dışında, yirmi zira (15 metre kadar) enine bir hendek bulunuyordu. İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi adlı eserinde surun geçtiği yerleri şu şekilde tarif etmiştir. Eski Guraba Hastanesi’nin bulunduğu yerden, umumi evlerin arkasından Zindankale’ye, oradan Sadreddin-i Konevi’nin doğusundaki Kapı Çeşmesi’ne gelir. Lisenin bulunduğu yerden doğuya kıvrılarak Söylemez Konağı’nın önünden, Larende Kapısı’ndaki Sahib Ata Külliyesi’nin kuzeyinden geçer ve ağaç pazarına uzanırdı. Buradan kuzeye kıvrılarak ve Kapı Camii’ni dışarıda bıraktıktan sonra Akif Paşa Mektebi ve Esat Efendi Hanı arkalarından Debbağhane’ye ulaşırdı. Sınırları bu şekilde olan Konya dış surlarının içinde kalan bölge Konya sur içi olarak adlandırılmaktadır. Bu bölgede Konya’nın 3 merkez ilçesi olan Meram, Karatay ve Selçuklu ilçe belediyelerinin görev alanına giren bölgeler bulunmaktadır. Konya dış surlarının içinde kalan bölgenin tamamı 3. Derece arkeolojik sit alanıdır. Alaaddin Tepesi ise 1. Derece arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanıdır. Bu bölgede ayrıca Mevlana Caddesi koridoru da kentsel sit alanı statüsündedir.

Temelleri Türkiye Selçuklu Sultanı 1. İzzeddin Mesud tarafından atılan ve Alâeddin Keykubad döneminde tamamlanan Konya Kalesi 13. yy.’a tarihlenmektedir. Fakat günümüzde geriye pek bir şey kalmamıştır. İç Kalenin İnce Minareli Medrese’ye kadar olan bazı kısımları ise, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı Suriçi projesiyle yapılan arkeolojik kazı çalışmaları ile gün yüzüne çıkartılmaya çalışılmaktadır.

Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 15.10.2001 tarih ve 4292 sayılı kurul kararıyla bu alan tescil edilerek, sit alanı yapılmıştır.

Roma, Bizans ve Selçuklular döneminde önemli görevler ifa eden Konya Kalesi’nden günümüze küçük sur parçaları kalmıştır. Selçuklular şehri fethettiği zaman sadece iç kale bulunuyordu. Bu kalenin Roma ve Bizans dönemlerinde yapıldığı bilinmektedir. Fetihten sonra Selçuklular önce bu iç kaleyi onarıp tahkim etmişlerdir.

Selçuklular şehri fethettikleri zaman yerleşme surlarla çevriliydi. İç kale surları tamir ederek kullanılmıştır. Tarihi kaynaklarda şehrin farklı noktalarda kalenin kapılarının olduğu belirtilmiştir. Sultan kapısının kalıntıları bugünkü Hüma Oteli’nin altından çıkmıştır. İç kalenin dışındaki mahalle ve sur hakkında fazla bilgimiz yoktur. Bu devirde çarşı Karatay Medresesi’nden başlayarak surların doğu kesimine doğru uzanıyordu. Daha sonra çarşı İplikçi Camii’nin çevresine kadar genişlemiştir.

Yine merkezde Meram Kız Meslek Lisesi’nin doğusundaki temel kazılarında Bizans Dönemine ait Mozaik kalıntıları tespit edilmiştir. Mozaiğin kuzey bitişiğindeki temelden çıkan Selçuklu duvar çinileri, burada bir Bizans sarayının varlığını ve sarayın Selçuklular tarafından kullanıldığını göstermektedir.

İç Kale: Alâeddin Tepesi’ni çevreleyen İç kale, cami, saray, medrese, hamam gibi kamu binaları ve yöneticilerin, konutlarını içine alıyor. İç Kale’nin çift sıra surla çevrildiği ve saraydan kalan köşkün bu surun üzerine kurulduğu biliniyor.

Dış Kale: Tarihi kaynaklara göre şehrin genişlemesi sonucu bu surlar Alaeddin Keykubat zamanında yapılmıştır. Bazı araştırmacılar dış surların daha önce var olan surlar üzerine yaptırıldığını söylemişlerdir. Dış surlardan dışarıya açılan kapı isimleri ve yerleri kesin değildir.

Larende Kapısı: Kalenin güneyinde Sahip Ata Camii’nin kuzeyindeydi. Son yıllarda bir ev yapımı sırasında kapının kulelerinden birisinin temeli ortaya çıkmıştır. Bu kapının Alaeddin Keykubat tarafından yapıldığı kabul edilir. Es-sultan yazılı 618/1221 tarihli bir kitabe ile balık figürü bu kapıdan gelmiştir.

Atpazarı Kapısı: Lârende Kapısı doğusunda, kalenin güneyinde yer aldığı kabul edilir.

Telli Kapı: Kapı Camii önünde bulunduğu kabul edilir.

Aksaray Kapısı: Kalenin doğusunda bugünkü Babür Aksaray Mahallesi’nde yer alıyordu. Kapı üzerindeki Aslan heykellerinin Aslanlı kışlaya kaldırıldığı bilinmektedir. Aslanlı kışla yıkılmış, yerine bugünkü Mevlâna Kültür Merkezi yapılmıştır.

Debbağlar Kapısı: Kalenin doğusunda, Aksaray Kapısının yakınında yer alıyordu.

Ertaş Kapısı: Kalenin kuzey doğusunda yer alır. Alâeddin Keykubat tarafından yapıldığı kabul edilir. Kapı üzerinde sağda bir kadın heykeli vardı. Kapı dışında aynı adlı bir hamam bulunuyordu.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÇİMEN Arşivi