Mustafa ÇİMEN

Mustafa ÇİMEN

MS. 115 Büyük Antakya Depremi

MS. 115 Büyük Antakya Depremi

Büyük Antakya Depremi bundan tam olarak 1908 yıl önce 13 Aralık 115’te meydana geldi. Roma İmparatoru Traian Mezopotamya seferi sırasında kışı Antakya’da geçirmek istedi. İmparatorun Antakya’da bulunduğu sırada şiddetli ve yıkıcı bir deprem oldu.
Asi vadisinde meydana gelen deprem, Antiocheia, Daphne ve Apamea dahil olmak üzere dört antik kenti neredeyse tamamen yok etti. Büyük Antakya Depremi öyle ki çok geniş bir coğrafyada hissedilmiştir. Tüm Yakın Doğu ve Doğu Akdeniz’den Rodos’a kadar hissedilen deprem, İsrail’in liman kenti Kayserya’yı vuran bir tsunamiye de yol açtığı tarihi kaynaklardan bilinmektedir. 260 bin kişinin bu depremde hayatını kaybettiği bilinmektedir. Dünya tarihinin en yıkıcı depremi olarak tarihe geçmiştir.

Depremin merkezi o dönemde Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde kalan bugünkü Hatay’ın Defne (Daphne) ilçesiydi. Gece saatlerinde meydana geldiği düşünülen depremin büyüklüğü 7.5 olarak bilinmektedir. Antakya ve çevresinde yaklaşık olarak 260 bin kişinin hayatını kaybetmesine neden olan deprem Türkiye coğrafyası sınırlarında en çok can kaybına neden olan deprem olarak kayıtlara geçmiştir. Büyük Antakya depremi o dönemde bir tsunamiyi tetiklemiş ve tetiklenen tsunami dalgaları Caesarea Maritima limanına ciddi hasarlar vermiştir. Dönemin Roma İmparatoru Traian, halefi Hadrianus ve konsül Marcus Pedo depreme sefer sırasında yakalanmış ve Marcus Pedo depremde hayatını kaybetmiştir. Depremden sağ olarak kurtulan diğer isimler ise yaşanan afetten hemen sonra şehri yeniden inşa etmek için gerekli çalışmalara başlamıştır. Büyük Antakya depremi Ölü Deniz fay zonu üzerinde gerçekleşmiştir. Bu fay hattı son 2 bin yıllık bir sürede çok büyük depremler oluşturmaya devam etmektedir.

Roma İmparatorluğu döneminde yaşamış tarihçi, yazar ve seyyah Cassuis Dio, yaşanan deprem günlerini şu cümleler ile tanımlamıştır; “Antakya, o dönemlerde çok fazla sivilin ve askerin olduğu epey kalabalık bir şehirdi. İmparatorluğu boydan boya gezen bu insanlar, kışı geçirmek için burada bulunuyorlardı. İmparator Traian’ın şehirde kışlaması nedeniyle deprem anında Antakya’nın daha da kalabalık olduğundan bahsetmiştir. Deprem, gece saatlerinde büyük bir uğuldama ile başladı ve takibinde şiddetli bir sarsıntı meydana geldi. Ağaçlar havaya fırladı ve insanların çok büyük bir kısmı öldü. Depremden sonra yaşanan artçı şoklar, ana depremden kurtulanların bazılarını öldürdü. Roma İmparatoru Traian, evinden ayrılmayı başardı. Fakat yöneticilerin yanı sıra birçok asker öldü. En önde gelenlerden biri, konsül ordinarius Marcus Pedo Vergilianus’du. Bu depremden sonra Traian, bir süre emrindekilerle birlikte üstü açık bir hipodromda kaldı. Apameia (bugünkü Suriye sınırlarında bulunan bir antik kent) kenti de büyük bir yıkıma uğradı. İmparator Traian’ın şehirde bulunması sebebiyle çok sayıda asker, bürokrat, çok sayıda sivil buraya akın etmişti dolayısıyla zarar gören sadece Antakya halkı değil; Roma egemenliği altındaki tüm imparatorluktu.”

Felaketten kısa bir süre sonra Traian şehri restore etmeye başladı. Daphne (Defne ilçesi) ile Antakya arasında bulunan 6 km uzunluğundaki su kemeri (aquaduct) ciddi şekilde hasar gördüğünden, Traian yeni bir su kemerinin inşasına başladı, eski su kemerinin bir kısmını ise onardı. Trajan’ın projeyi bitirecek kadar ömrü olmadı ve çalışmalar Roma İmparatoru Hadrian tarafından tamamlanmıştır.

Asi Nehri üzerindeki Antakya, Greko-Romen döneminin en önemli şehirlerinden biriydi. MÖ. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden I.Seleukos tarafından kurulmuş ve Seleukoslar’ın başkenti olmuştu. Antik kent, Asi Nehri’nin doğu yakasında yer alıyordu. Şu anda kısmen modern Antakya şehri içinde kalmaktadır. Konumu sebebiyle Antakya bir ticaret merkezi haline gelmiş aynı zamanda farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir kent haline gelmiştir. Küçük Asya, İran ve Hindistan’dan gelen kervanlar şehre uğramışlardır. Roma, MÖ. 64’te Suriye’yi fethettikten sonra, şehir bir Roma kalesi haline gelmiştir. Forum, amfitiyatro, hamamlar, hipodrom, tiyatro, sütunlu büyük bir cadde ile lüks bir hayat süren şehirde ayrıca çeşmeler, kamu binaları ve villalara su taşıyan bir su kemeri (aquaduct) bulunuyordu. Şehir ticari olarak giderek gelişmiş ve yıllarca “Doğu’nun Kraliçesi” olarak anılmıştır. MS.115 yılında Antakya depremi sırasında ise Antakya’nın nüfusu yaklaşık 500.000 civarında olduğu bilinmektedir. Tüm kültürleri bünyesinde barındıran ve kardeşçe yaşam alanı sunan kadim kent Hatay’ın enkazda kalan tüm kültür varlıklarının yeniden hayat bulacağı güzel günleri inşa etmek temennisiyle…

Açıklama: metin, dış mekan, ev, beyaz içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÇİMEN Arşivi