“EN BÜYÜK TEHLİKE EROZYON”
Kısa adı TEMA olan “Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı” tarafından her yıl Kasım ayının üçüncü haftasında (13-19 Kasım 2023) tarihlerinde yurt çapında Erozyon, çölleşme ve verimli tarım topraklarımızın yok edilmesinin neden olduğu sosyo-ekonomik sorunların (açlık, işsizlik, yoksulluk göç vb.) ülke geleceğinde giderek artacağına dikkat çekmek amacıyla “Erozyonla Mücadele Haftası” adı altında çeşitli farkındalık etkinlikleri düzenlenmektedir.
Erozyon, yavaş, sessiz ancak tam olarak algılanamamış gerçek bir krizdir. Türkiye toprakları son yetmiş yıldır bu krizin etkisi altındadır. Ülke topraklarının korunması anlamına gelen erozyonla savaş kutsaldır.
Kelime anlamı olarak toprağın rüzgâr ve su marifetiyle aşınması, taşınması ve verimliliğini kaybetmesi olayı olarak tarif edilen toprak erozyonu ile ülkemiz sosyo-ekonomik kısır bir döngü ile karşı karşıyadır. Toprağın sele ve yele kurban edilmesine son yıllarda ele de eklendi.
Toprağın erozyon nedeniyle verimliliğini kaybetmesi, kırsalda fakirlik ve açlık, beraberinde kentlere göç olayını getirmektedir. Bu olay kırsalda tarımsal üretimin azalması ve kentlerde de işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak erozyon nedeniyle kişisel ve toplumsal boyutta ekonomik, sosyal ve siyasal çöküntü oluşmaktadır.
TEMA Vakfı, mekânları cennet olsun rahmetli Hayrettin Karaca ve rahmetli A.Nihat Gökyiğit önderliğinde 1992 yılında "Türkiye Çöl Olmasın" sloganı ile ortaya çıktığında hedefi “Ülkeyi yönetmeye talip olanların yani siyasilerin ülkenin bu sorununa sahip çıkmadan ve çözüm üretmeden iktidar olamayacaklarına inandıracak kadar güçlü ve bilgili bir kamuoyu oluşturmaktı”. Ki, bunu başardı.
Başta toprak dede Hayrettin Karaca ve yaprak dede Nihat Gökyiğit olmak üzere emeği geçen tüm TEMA Vakfı yöneticileri, çalışanları ve gönüllüleri ile destek veren herkesten Allah razı olsun, ahirete göçenlere rahmet hayatta olanlara sağlıklı uzun ömürler dilerim. On yedi yıl (1994-2011) gönüllü Konya İl temsilcisi olarak benimde katıldığım bu hareketle, erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve doğal varlıkların korunması konularında son otuz yılda gerçekten top yekûn bir seferberlik başlatılmış ve TEMA Vakfı var oluş nedeninin gereği yapılmıştır.
Rahmetli kurucu başkanlar artık rahat uyuyabilirler. Onlar bu mücadeleyi toprak, yaprak ve bayrak dostu gönüllülere emanet ettiler. Ülke çapında eski yeni tüm gönüllüler bayrağı taşımaya devam ediyorlar. Ama TEMA, ama başka isimlerle çeşitli sivil toplum örgütlerinde yılmadan yorulmadan vasiyetlerini vazife bilip çalışıyorlar, çalışıyorum.
Aslında Toprak erozyonu yeni değildir. Bu dünyanın kendisi kadar eskidir. Aşırı nüfus artışı, plansız kentleşme ve bilinçsiz tarım uygulamalarıyla birlikte kötü kullanılan topraklarımızda erozyonla kaybedilen toprak miktarı oluşması yüzlerce yıl alan toprak miktarını aşması sonucu göze batmaya başlamıştır. Türkiye’de bu konuya ilk dikkat çeken Türkiye Tabiatını Koruma Cemiyetidir. Cemiyetin 1956 yılında çıkardığı 1 numaralı yayınının başlığı "EN BÜYÜK TEHLİKE EROZYON" adlı rapordur.
Cemiyet o zaman Nafia Vekâleti (Bayındırlık Bakanlığı ) Su İşleri Genel Müdürlüğünde çalışan Alman Y. Mühendislerinden Heinrich Schimidt ile Dr. Y. Mühendis Hamdi Topkaya'nın 1955 yılında Anadolu'da yaptıkları mesleki etütlerde erozyon felaketini yakından görmüşler ve eğer önlem alınmaz ise gelecek 50-100 sene içinde tarıma elverişli toprakların yarı yarıya azalacağını rapor etmişlerdir. Bunun üzerine Türkiye Tabiatını Koruma Cemiyeti kurulmuş ve bu mücadelede aktif görev almıştır. Yayınladıkları raporlarla konuyla ilgili resmi ve özel kurum ve kuruluşları harekete geçirmiştir.
Cemiye Başkanı Y. Mühendis Nihat Sargınalp söz konusu raporun sonunu "Davanın uzun vadeli, mücadelenin güç olduğunu takdir ediyoruz. Hayati bir öneme haiz olan mücadelenin Hükümet ve Milletçe müşterek çalışmalar neticesinde başarılacağına kaniyiz. Bugün bir cemiyet eliyle yapılmak istenen mücadelenin, yarın bir Devlet dairesi veya Vekaleti vasıtasıyla yapıldığını görmek zaferin ilk müjdecisi olacaktır"(1956)sözleriyle bitiriyordu. Bunun ardından devletin ilgili kurumları mücadeleyi sahiplenmiştir.
Öte yandan 1980 ihtilalinden sonra pek çoğumuzun bildiği gibi silahlı kuvvetlerin öncülüğünde ülke çapında bir ağaçlandırma seferberliği başlatıldı. Orman Genel Müdürlüğü'nün 1983 de yayınladığı "EROZYON" konulu rapor yayınında dönemin Devlet Başkanı Kenan Evren'in ön sözünde : "Ormanlarımız bugün bizlere lazım olduğu gibi yarın bizden sonraki nesiller içinde lazımdır, hatta onlar için daha da gerekli olacaktır. Ormanlarımızın mutlak suretle muhafaza edilmesi, orman sahalarının artırılması ve genişletilmesi, bozuk olanların ıslah edilmesi gerekmektedir." diyerek konuya verdiği önemi göstermektedir. Aynı raporun sonunda ise "Türkiye'de erozyon problemi, milletçe var olmak ya da yok olmak davasıdır. Bu cennet vatanın hayat fışkıran topraklarının sellerle, rüzgârla taşınmasına, göllere, denizlere gitmesine seyirci kalmayalım. UNUTMAYALIM; EROZYON, EN BÜYÜK TEHLİKEDİR" denilmektedir.
Aslında, Bakanlığın Orman Genel Müdürlüğü yanı sıra zaman zaman değişik adlarla yer alan, Çölleşmeyle Mücadele, Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Genel Müdürlüğü ya da daire başkanlığı, yıllardır ülkemizin ağaçlandırılması ve mevcut ormanların korunması konusunda büyük çabalar harcamaktadır. Konusun isimsiz kahramanları onlardır. Bugün ülkemiz son yıllarda Avrupa’da orman varlığını artıran ülkelerin başında geliyorsa orman alanlarımız artmışsa biz bunu söz konusu isimsiz yeşil kahramanlara borçluyuz.
Son olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla, 6 Kasım 2019 tarihinde 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü olarak ilan edildi. O tarihten bu yana her yıl 11 Kasımlarda seferberlik halinde ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Bu senede Geleceğe Nefes Cumhuriyete Nefes temasıyla 100.Yıl Cumhuriyet ormanlarına fidan dikimi gerçekleşmiştir. Ülke yeşil dokusu artmaya devam etmektedir.
Yağmurun yağması için bulut, bulutun olması için nem ve nem içinde yeşil örtü gereklidir. İşte Konya ovasında son yıllarda yaşanan kuraklığın ve yağış azlığının çaresi de yeşil dokunun çoğaltılmasından geçmektedir. Ağaçlandırma erozyonla mücadelede toprağa çakılan mıh gibidir, toprağı korur. En büyük tehlike olarak gösterilen erozyonla mücadelede de yerimizi alalım inşallah. Kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.