OSMANLI'DAN AMERİKA'YA GÖÇ
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Amerikan rüyasıyla kıtaya çok sayıda aile göç etti. Harput, Bitlis, Bingöl gibi bölgelerden göç edeler arasında Pulitzer Ödüllü yazar William Saroyan'ın Bitlis'ten Amerika'ya göç eden ailesi de bulunmaktadır. Göçlerin nedenleri genellikle ekonomik sıkıntılar, siyasi baskılar ve daha iyi yaşam koşulları arayışı gibi faktörlere dayanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, özellikle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında, Anadolu'dan Amerika'ya önemli ölçüde göçler olmuştur. Bu göçler, özellikle ekonomik nedenlerle gerçekleşmiş ve göç edenler arasında Harput, Bitlis ve Bingöl gibi Doğu Anadolu bölgelerinden gelenler de bulunmaktadır. Harput'tan Amerika'ya göç edenler arasında Halil Zekeriya Coşkun gibi isimler bulunmaktadır. Coşkun, ABD Sosyal Sigorta Kurumu'nda çalışmış ve emekli olduktan sonra köyüne dönmüştür. Bitlis'ten göç edenler arasında ise Pulitzer Ödüllü yazar William Saroyan'ın ailesi bulunmaktadır. Bingöl'den göç edenler arasında da Mesut Gengeç'in dedeleri gibi isimler yer almaktadır. Örneğin, Pulitzer Ödüllü yazar William Saroyan, Bitlisli bir ailenin mensubudur. Ayrıca, Elia Kazan gibi ünlü yönetmenler de Osmanlı topraklarından Amerika'ya göç eden ailelerin çocuklarıdır. 1890’ların sonunda özellikle Doğu Anadolu’nun köylerinde bir Amerikan rüyası başlamıştı. Bilhassa Amerikan okullarında eğitim gören Ermeni nüfusun yavaş yavaş ABD’ye göç etmeye ve gidenlerin 1-2 yıl sonra ailelerine para göndermeye başlamasıyla hem Hristiyan hem de Müslüman nüfusta ABD’ye nasıl gidebilecekleri her gün konuşulan konular arasına girdi. 1900’lerin başında, bugünkü Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da büyük bir nüfus değişimi yaşanıyordu. Sadece Hristiyanlar değil, önemli sayıda Müslüman da köylerinden göç ediyordu. Bu göçler artık öyle bir seviyeye ulaşmıştı ki, bazı köylerde o dönemlerde erkek nüfus neredeyse kalmamış, sadece kadın ve çocukların yaşadığı köyler ortaya çıkmıştı. Osmanlı’dan ABD’ye ilk kez 1860’lı yıllarda ticaret veya başka sebeplerle gidenler oldu ancak önemli göç hareketi ancak 1890’lı yıllarda başlamıştı. 1860’lardan itibaren Harput’ta faaliyet gösteren Amerikan Misyonu ve Amerikalı Misyonerler, bugünkü Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Harput, Bingöl, Tunceli gibi şehirlerimizden Amerika’ya göçlerin başlamasına neden olmuştu. Bu Türklerden birisi, Hasan Efendi, Erzincan’dan gelişinin öyküsünü gazeteci Hikmet Feridun Es’e aktardığında, köylerinden ilk başta komşularının göç etmeye başladığını, ailelerine para gönderdiklerini görünce “biz ne duruyoruz” deyip, yola çıktıklarını söylemişti. “Amerika’yı gözümüzde bir altın memleketi gibi gördük,” demişti.
ABD BUHRANINDA DÖNENLER OLDU
1910’ların başında göçler doruk noktasına ulaşmıştı, fakat I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru bu sayı oldukça azaldı. Nihayet, Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte gidenlerin bir bölümü geri döndü, daha sonra da ABD’de yaşanan büyük ekonomik buhranın etkisiyle Türkiye’ye dönenlerin sayısı daha da arttı. Anadolu’dan ABD’ye göç eden Müslümanların sayısının yaklaşık 50 bin olduğu tahmin ediliyor ancak tam rakamı, hem o yıllarda göç edenlerin soyadlarının olmaması, hem de Amerika’da isimlerinin yanlış harflerle yazılmasından dolayı tam olarak bilenemiyor. 1850-1914 yıllarını kapsayan dönemde, yoğun olarak gerçekleşmiştir. Bu devrede Amerika’ya göçü hızlandıran sebepler arasında, Osmanlı Devleti’nde yaşanan sosyo-ekonomik sıkıntılar itici faktör olarak, Kuzey Amerika’daki sanayileşme ve Güney Amerika’daki genişleyen tarım alanlarının ortaya çıkardığı işgücü talebinin yarattığı çekici faktörler sayılabilir. Özellikle Güney Amerika’ya 1860’larda başlayan göç, 1878-79’da hızlanmıştır. 1880 ile 1914 yılları arasında Güney Amerika ülkelerine giden Osmanlı göçmenlerinin sayısının yaklaşık 200 bin kişi olduğu belirtilmektedir. Bu göçmenlerin yerleştiği ülkeler arasında Brezilya ve Arjantin de bulunmaktadır.
Ayrıca Meksika, Küba ve diğer ülkelere de önemli miktarda göç olmuştur. Bu dönemde Suriye, Anadolu ve Filistin’den Brezilya’ya göç edenler 45 bin kişi, Arjantin’e gidenler 138 bin kişi ve Küba’ya gidenler de 4 bin beş yüz kişidir.
TURCO
Latin Amerikalıların Turcos (Türkler) diye adlandırdığı bu Osmanlı göçmenlerinin çoğunluğunu Hıristiyan Araplar oluşturmaktadır. Nitekim 1990’larda Arjantin’de Cumhurbaşkanlığı yapan Carlos Menem’in de ailesinin bu göçmenlerden olduğu ve kendisinin de “Turco” lakabıyla anıldığı bilinmektedir. Bu nedenledir ki, kendisine 1992 yılında ülkemizi ziyareti sırasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kırmızı renkli diplomatik pasaportu dahi verilmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.