KIŞI UĞURLARKEN YAZA MERHABA
Kar, kış, soğuk havalar etkisini bahara bırakırken her yeri türüm türüm bahar kokusu sarıyor. Benim de en sevdiğim mevsim ilkbahardır. Bahar ayı bir nevi yeniden doğumdur. Ağaçlar, çiçekler, akarsular hep kendini yenileyerek yeniden doğar.
Hıdırellezin gelmesiyle de baharın geldiği tescillenmiş oluyor.
Peki nedir bu hıdırellez?
Hıdırellez, halk arasında bahar bayramı kutlamalarıdır. Hıdırellez günü ev temizlenmez, dikiş dikilmez, tarla sürülmez, çamaşır yıkanmaz, ağaç kesilmez. Hıdırellez günü sabah erkenden pencereler ve kapılar açılarak, bereket ve sağlık duaları edilir. Ataların mezarları ya da türbeler ziyaret edilir gibi halk arasında bazı inanışlar vardır. Çamurdan araba, ev yapma gül ağacının altına koyma ya da dileğini resme çizip gül ağacına bağlama gibi…
Ayrıca bugün Hızır ve İlyas’ın yeryüzünde buluşması olarak da bilinir. Hızır elini bastı falan derler, duymuşsunuzdur sizler de.
Çocukluğumdan hatırlarım. Babaannem tereyağı, yoğurt ve peynir gibi süt ürünlerini kendisi yapardı. Bastırık sepeti derlerdi. Kocaman bir sepet vardı hasırdan. Onun altına mayalardı. Bir gün yoğurt sürekli çoğalmaya başlamış. Babaannem üzerinden aldıkça yoğurt tekrar çoğalıyormuş. Yüksek sesle herkesin duyabileceği şekilde “Hay mübarek Hızır, yoğurda elini basacağına yağa bassan olmaz mıydı?” diye...
Yağ pahalı tabi yoğurt ona nazaran ucuz. Tekrar bastırık sepetini kaldırdığında yoğurt çekilip tabana kadar inmiş.
İnsanoğluyuz işte dilimizi tutamıyoruz bazen.
Mevsim geçişleriyle birlikte insanlarda da bir geçiş süreci oluyor. İç huzurla birlikte mutluluk hormonları artıyor. Tabi polen alerjisi olanları ayırıyorum. Çünkü bahar mevsimi alerjisi olanların kabusudur.
Toprağın kabarmasıyla bağ bahçe işleri de tam gaz başladı sanırım. Fide satışlarını görmeye başladım birkaç yerde. Bahçesi olanlar mutlaka birkaç kök de olsa bir şeyler dikin. İster tohumdan yetiştirin, isterseniz fide olarak dikin. Ama evinizde sizin dikip, sulayıp, büyütüp, sebzesini aldığınız bir fideniz olsun. Onu yetiştirirken çocuğunuza da her aşamasını gösterin, anlatın ki tıpkı o fide gibi kendisinin de ne emeklerle yetişip, büyüdüğünü anlasın. Bahçeniz yoksa evinizin balkonunda bir saksıda bile yapabilirsiniz.
Ne garip değil mi?
Toprağa neyin tohumunu ekersek ekelim. Kuru tohum canlanıyor. Rengini, kokusunu, tadını farklı farklı nimetlerini veriyor rabbim. Toprak üzerinde olan her şeye can veriyor. Ama aldığı canları, toprak altına giren bedenleri tekrar geri vermiyor. İşte hayatımızın özeti. Topraktan geliyoruz ve toprağa geri dönüyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.