WHATSAPP DURUM KAVGALARI
Eyyyyy teknoloji sen bizi ne hale getirdin! Seni kullandığımıza sevinelim mi, üzülelim mi? Bilemedik.
İletişim taaa ilk insandan bu yana vazgeçilmez temel bir ihtiyaç. Sözlü, sözsüz, dumanla, mağara duvarlarına resim çizerek, güvercinle, ulakla, mektup... ile iletişim derken teknoloji ile tanıştı insanoğlu. Telgraf, telefon, radyo, televizyon, cep telefonu, internet…
1971 yılında atılan ilk e-mailden bu yana hayatımızda olan ve 2000’li yıllarda popüler olan sosyal ağlarla insanoğlunu ele geçiren sosyal medya bakalım bizi daha nerelere sürükleyecek!
Ne var ki bunca iletişim aracı ile yetinemeyen ve arayıştan bıkmayan insanlık, şimdi de whatsApp’tan haberleşmeyi tercih ediyor.
Hangi yaşta olursak olalım hepimizin elinde birer akıllı telefon ve illaki whatsApp uygulamamız oluyor. Aile içi, akrabalar, iş arkadaşları, kurumsal gruplar paylaşımlar, etkileşimler derken çoğalıyor. Fotoğraflar, videolar, günün anlam ve önemine binaen kutlamalar, mesajlar, taziyeler her şeyi buradan paylaşır olduk. Sanal ortamda yaşıyoruz bir nevi.
Hayatımızın bir parçası oldu whatsApp...
Bir de günübirlik durum paylaşımları var tabii. Paylaşmaktan ve başkasının paylaştığına bakmaktan vazgeçemediğimiz. Bakılmadığı zaman da gönül koyanlar var. Sen benim durumlarıma neden bakmıyorsun diye. Eminim bu soruyla karşılaşanlar oluyordur.
Eskiden her yaptığın, gittiğin yerler, yediklerin kendinde kalır en fazla aile fotoğraf albümlerine girerdi.
İnsanın olduğu fotoğraflar çekilirdi. Hangimizin evinde bulunan fotoğraf albümlerinde 1 fincan kahve fotoğrafı ya da insansız yemek masası sunum fotoğrafı var ki. Şimdi dünya âlem bırak yaptığını kafanın içindeki düşünceye kadar her şeyi biliyor. Hele ki kavga ve öfke mesajları. İğneli iğneli laf paylaşımları. Birine mi kızdınız, yüzüne diyemeyeceğiniz şeyleri pat diye bir durum atıyorsunuz. Arkasına da şöyle imalı bir müzik ekledin mi tamam. Tabi pat diye dedim ama bunun öncesi var. Belki o konuya uygun sözü bulabilmek için saatlerinizi harcıyorsunuz. Bulunca “hah tam da bu” diyip hemen atıyorsunuz duruma. Bir de gönderme yaptığınız kişi paylaşımınızı görünce gol sevinci yaşıyorsunuz resmen. Değmeyin keyfine bundan sonra. Ama o gören kişi bunun farkında mı o da ayrı bir konu.
Durum paylaşımı kavgalarına rastlıyorum bazen; elti, görümce, kayınvalide, teyze, hala, iş arkadaşları gibi... Kimin, kiminle derdi var paylaşımlardan çözülüyor. Merak uyandırıyor insanlarda. Farklı yerlere çekilip aksettiriliyor. Gıyabında dedikodu yapılıyor. Yüz yüze kavgalar azaldı artık bu durumlar, storyler çıkalı.
Eşine, söyleyemediğin mi var, yap bir durum paylaşımı… Hısımını, hasmını karşına alıp konuşamıyor musun? Meraklanma whatsApp, Facebook, Instagram var. Bunlar yetişiyor imdadına. Engellemiş, görmez diye de korkma nasılsa “x kişi senin için şunu paylaşmış” diyip ulaştıracak posta güvercinleri de mevcut. Cümle âleme ilan ediveriyorsun küçücük bir mevzuyu. Mevzu bu küçücük kalabilir mi? Dilden dile büyümesine sebep oluyorsun. Mevzu büyürken senin içindeki hırs ve öfke de büyüyor.
Sosyal medya paylaşımları olmadan önce kamyon arkası yazıları vardı. O şoförün ruh halini yansıtan… Bunların hiçbiri kırgınlık ya da küskünlük sözleri değildi. Özlem, hasret, gurbet içerikli. Belki gıyabında herhangi bir yolcunun duasını alıyordu. “Allah sağ salim sevdiklerine kavuştursun” diye.
Bir de genelde “şahinciler” diye tabir edilen, sevdalı, kırılmış, hayatın sillesini erken yaşta yemiş delikanlılarımız var. Onların biraz daha atarlı giderli olur araba arkası yazıları ama asla beddua içermez, benim gördüğüm kadarıyla. Başka model arabalarda çok rastlanmaz bu tür yazılara. Kimi yazılar güldürür, kimi yazıları da düşündürür. Şahinci kesime özeldir.
Keşke bu yazılar sadece kamyon ve araba arkasında kalsaydı da insanların kavgasını uzaktan seyretmek zorunda kalmasaydık. İnsan korkar bu tür beddualı paylaşımlar yapan kişilerle dostluk, arkadaşlık etmeye. Bilir ki en hafif bir anlaşmazlıkta cümle âleme ilan olacağını. Bu yüzden nacizane fikrim eğer o tür kişiler varsa çevrenizde kendileriyle olan kavgalarını bitirip etrafa sıçratmayı bırakmıyorlarsa mesafenizi koruyun derim. İnsan önce kendiyle barışık olmalı. Başına gelenlerin sebebini başkalarına yormamalı. Ya kendi yanlışından ve tercihlerinden dolayı ya da Allah’tan geldiğine inanıp tevekkül etmeli. Öyle bir zamandayız ki kimsenin gerilimini görmek, duymak istemiyoruz. Herkesin kendi derdi sıkıntısı kendini aşıyor. Allah kimseye çekemeyeceği yük vermesin.
Saygınlığımızı yitirmeyelim. Değerliyken değersiz durumuna düşmeyelim sevdiklerimizin gözünde. İllaki içinizde söndüremediğiniz alevler, volkanlar var. Paylaşınca azalmıyor. Etrafa malzeme çıkıyor. Elalem dediğimiz kesim sadece seyrinize bakıyor haberiniz olsun. Benden söylemesi. Elçiye zeval olmaz derler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.