İklim Değişikliği ve Covid-19
Küresel ısınma artık hepimizin yavaş yavaş neticelerini hissetmeye başladığımız bir hakikat.
İklimlerin seyri şirazesini şaşırmış, her gün karşımıza çıkan afetler artık sıradanlaşmaya yüz tutmuş gibi sanki…
Kuraklık ve akabinde gelen daha birçok yeni zorluk artan etkisi ile mücadele etmemiz gereken unsurlar olarak gündemimizde!
Bundan sonra her daim yerini koruyacak gibi…
*****
Peki, ne yapmamız gerekiyor bu iklim değişikliği ile mücadele için?
Karbon salınımını azaltmak kâfi mi?
Aslında CO2 salınımına bağlı olarak yapılan ortalama küresel sıcaklık artış veya azalış projeksiyonları şu an teoriden ibaret.
Yani bugün bütün dünya (imkânsız olan) hidrokarbon kaynaklarının tüketiminden vazgeçse de, küresel ısınmanın ve bu bağlamda gelişen negatif etkilerin tersine dönüp, dönmeyeceği bir soru işareti.
Öte yandan, CO2 salınımına sebep olan kaynaklardan vazgeçmek de uzun vadede bile öyle kolay değil!
Ayrıca ADİL de değil!
Neden mi?
Çünkü “CO2 salınımını azalt” diye dünyaya baskı uygulamaya çalışan ülkeler, gelişmiş sanayileri – teknolojileri – ekonomilerini elde edebilmek ve bugünlere gelebilmek için zaten baskı yaptıkları ülkelerin hidrokarbon kaynaklarını tüm güçleriyle sömürmüş ve bu süreçte sera gazı salınımının bu seviyelere gelmesine sebep olmuştur! Mevcut durumda ise halen kişi başına oranla en fazla enerji tüketen, en fazla su harcayan ve en fazla hidrokarbon kaynakları sarf eden ülkeler yine bunlardır!
Peki, o zaman sorun nedir?
Sorun: sömürdükleri (gelişmekte olan veya gelişmemiş) ülkelerin, yavaş yavaş kalkınmaları ve nüfus artışları neticesinde, kendileri gibi su ve enerji tüketmeye meyil edecek olmalarıdır!
Diğer bir ifade ile sorun:
“Artan genç nüfusları ve teknolojik kabiliyetleri ile güçlenen bugünün fakir toplumları, çalınan geçmişlerindekine benzer bir statüde kalsın ve kontrol altında tutulmaya devam etsin!”
“Fakir toplumlar, gelişme süreçlerinde ucuz ve kolay olarak erişebildikleri hidrokarbon kaynaklara elini sürmesin, bu sebeple büyüme oranları düşük seviyelerde seyretsin, pahalı yenilenebilir teknolojileri de yine büyük bedeller ödeyerek, bu alanda önden giden o sömürgeci yapılardan tedarik etsin!”
“Yani geleceklerini ellerine almasın ki, geçmişlerini çalan sömürgeci grupların geleceklerini tehdit eder duruma gelmesin!”dir.
*****
Tamam, küresel ısınma ve neticeleri ile mücadele edelim de, bu mu adalet?
Adil olmayan sistem ve beklentiler ne kadar başarılı olabilir ki?
Dünyanın bizlerin ortaya koyacağı, gerçekten makul ve adil olan modellere öyle çok ihtiyacı var ki…
*****
Ayrıca:
Covid geldi, ulaşım geriledi, CO2 hedefleri tutar gibi oldu!
Tabii Avustralya’da (ne hikmetse altlarında ciddi anlamda hidrokarbon kaynak potansiyeli olan alanlarda) ormanlar yandı, bu denkleme katılmadı! Üstüne üstlük, su yok bahanesi ile (kendilerince bilimsel gerekçelerle!) binlerce cana (katledilen deve sürüleri) kıyıldı!
Covid geldi, Trump’ı devirdi, Biden’ı getirdi!
Biden geldiği gibi Paris anlaşmasına geri döndü ve bazı kamusal alanlardaki yeni hidrokarbon üretim ruhsatlarını dondurdu.
İklim değişikliğine bağlı olarak CO2 salınımını azaltma gayeli yeni uluslararası toplantılar olacağını ve bu bağlamda sera gazı salınım politikaları anlamında dünyaya daha fazla baskı uygulayan bir mekanizma oluşturulacağından bahsedildi!
İşte Covid ile Biden’ı getiren cenahın dünya için biçtiği rol bu!
Tutarsa!
İşimiz gerçekten zor…
*****
Covid türevleri de bir şekilde bittikten sonra, bu sefer de bu kirli cenahın gelecekleri için tehdit olarak gördükleri fakir toplumları kırıp geçirecek yeni salgınlar tertiplenir ve vuku bulur mu diye insan düşünmeden edemiyor açıkçası!
Çünkü az önce ifade ettiğimiz, CO2 planlarının tutma şansı yok gibi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.