Kâbus
Kabuslar, uyurken kişiye güçlü bir duygusal rahatsızlık veren, korkulu ve kötü rüyalardır. Kişinin korku ile uyanmasına neden olan rüyalar, beynin rem bölümünde meydana gelir. Kabuslar, yaşadığınız travmaların, korkularınızın ve yaşadığınız kötü olayların yansımasıdır. Uykunuzun ve duygularınızın doğal bir bölümü, gerçek hayatınızın yansımalarından oluşur. Kabus oluşumuna neden olan ve en sık karşılaşılan olaylar korku, kaygı, öfke, tiksinti ve utanç içerir…
Konyaspor takımı; İlhan Palut’un zamansız, şekilsiz gönderilmesi ile yaşadığı kaygı ve oluşturduğu stres ile derin bir kâbusa girdi. Öyle bir kâbus ki bu ne uyanabiliyoruz ne kâbus bitiyor. Yaprak dökümü, sakatlıklar, bölüm sonu canavarı gibi karşımıza çıkıyor. 1 aylık sürede bir kulüp nasıl yönetilemez, dersini veren yönetimimiz, eline gelen bütün fırsatları itmeye devam ediyor. Kupadan elenerek, başlayan teknik patronumuz Stanojević’in serüveni 4 maçta 0 puanla rekorlar kitabına doğru yol alıyor… Christopher Nolan'ın, inception’da sıkışmış, gerçek ile rüyayı ayırt edemeyen, Leonardo DiCaprio’su gibiyiz. Konyaspor, İstanbulspor karşısına elinde olabilecek, belki de en iyi kadro ile sahadaydı. Ben şahsen Pavicic ile başlayıp, Paz’ı ikinci yarı hamle oyuncusu olarak alırdım.
Dilerseniz önce rakip ile başlayalım. İstanbulspor, çıkarken top kaybını en fazla yapan takımların başında geliyor. Ayrıca köşe atışlarında, bu ligin en fazla gol yiyen takımı konumunda bulunuyor. Duran toplarda da paylaşım hatalarını, gözden kaçmayacak kadar fazla yapıyorlar. Şimdi sadece bu analizle bile, İstanbulspor’a karşı psikolojik olarak önde başlamanızı sağlayan sebepler olmalıydı. İstanbulspor çıkarken o kadar çok top kaybetti ki, belki de Konyaspor’un tüm sezonundan fazla hataları vardı. Biz değerlendirebildik mi? Elbette hayır! Konyaspor uzun süredir maç kazanamadığından dolayı, elimizde mevcut bir baskı varken, birde işin içine yaprak dökümü girince, buga girmiş video oyunu gibi başa sarıyoruz. Aynı senaryoyu farklı takımlara karşı yaşamak can sıkıcıyken, İstanbulspor’a altın tepside hediye edilen 3 puan bardağı taşırmış durumda, üstelik bu kaos taraftara yani şehre de yansımış bulunuyor. Tribünler yeni stadyumdan beri hiç bu kadar birbiri ile alakasız olmamıştı. Maç on bire, on bir oynanıyor. Oyunda bariz bir Konyaspor üstünlüğü var, bekliyoruz ki yediği karttan dolayı Paz kenara gelecek, yerine Pavicic girecek! Değişiklik bir oldu Muric! Takımın dengesi bozuldu. Çünkü Michalak, Çekici ve Muric dağılarak, kanat değiştirerek oynuyordu. Bireysel olarak olmasa da takım olarak, oraya oyunu yıkmıştın! Muric çıkınca kanat değiştirme olayı falan bitti. Üzerine birde Oğulcan’ı aldın! Geçen sene geçirdiği sakatlıktan sonra bal yapmaz arı! Garibim Soner yırtına dursun, o yetersizlikten hatalar yapan, İstanbulspor orta sahayı eline aldı. Hoca sanırım dedi ki, birde gol yememiz lazım, sadece Oğulcan ile olmaz! Gitti, Ahmet’i çıkartıp defansif yönü en zayıf olan, Cebrail’i sürdü sahaya! Kendi kalemize attığımız talihsiz golden sonra, bir umutla ayağına top yakışan tek hücumcu adamı çıkartıp, smackdown sırasına gireceğine, futbol okulu sırasına giren İkpeazu’'yu oyuna almıştı. Adamın neredeyse 2 metre boyu var, bir tane hava topu indirmişliği yok! Lütfen birisi bu arkadaşa futbolda omuz dışında temasın olmadığını da söylesin artık! Bu kaos ortamında, içimizi kıpırdatan tek şey Andreas Bouchalakis’in alınması oldu. Teknik direktörümüz Stanojević Fenerbahçe maçına kadar olan sürede transferleri bekleye dursun, bu takımın üzerindeki psikolojiyi atması için mutlaka maç kazanması gerekiyor. İlhan hocayla başlayan atakları sonuçlandıramama hastalığı bu dönemde zirve yaptı. İstanbulspor maçında 28 orta yap, 22 şut çek kendi kalene gol at! Trajikomik bir fıkra gibi, artık silkelenip, kenetlenme zamanı, saygıdeğer yönetimimiz taraftar maça gelmesin diye çaba sarfederken, kümeye oynadığımız sezonlarda bu aralar Eto’o’ya Volkan Şen’e imzalar attırıyorlardı. Üstelik stadyumda oturacak yer yoktu… Öyle istifa falan etmeyin! Takımı bir zahmet aldığınız şekle koyup, sezon bitince de, hizmetimiz bu kadarmış deyip kongre kararı falan alın! Şu an istifa etmek bu şehre, bu takıma ihanetten farksızdır. Hoca takımı tanıyıncaya kadar bu tarz hatalar kabul edilir. Ancak elini güçlendirmek yerine zayıflatırsanız, bizimle birlikte kendi kariyeri de biter. Her şeye rağmen kenetlenmemiz gerekiyor. Başka Konyaspor Yok!
Maçın sözü: En güzel hayallerimizi en büyük kabusa çevirenler! Uyanmayacak mı ? Tatlı rüyalarından!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.