Başarmak için mücadele etmek gerek
Ünlü yazar Stephen King’i okumayanımız, tanımayanımız yoktur. Stephen King kısa hikayeler yazan bir İngilizce öğretmeniydi. İlk romanı tamı tamına 30 kere reddedildi. 30 kere reddedildikten sonra kitap yazmaktan vazgeçti. Fakat eşinin desteğiyle kitabını bitirdi ve sonuçta dünyaca tanınan bir isim haline geldi!
Stephen King’in hikayesini okuyunca emin olun başarının kolay olmadığını, zorluk basamaklarından, çetin yollardan geçilmesi gerektiğini anlayacaksınız. Ne yazık ki hayat herkese aynı fırsatı vermiyor. Kimisi doğuştun şanslı dediğimiz grupta yer alıyor ve hayata 1-0 galip başlıyor, kimisi de başarmak için daha fazla mücadele etmek durumunda kalıyor. Olaya kaderci yaklaşıp “vermeyince Mabut neylesin Mahmut” demek pek tabi mümkün ancak bazen de kişi mücadele etmeli. Hem de hiç yılmadan… İste Stephen King de tam olarak öyle yaptı.
Aynı zamanda yazar olan eşi Tabitha ile bir aile kuran ikili, geçimlerini zar zor sağlıyordu King, öğretmen olarak çalışmadığı zamanlarda bir çamaşırhanede, bir benzin istasyonu görevlisi ve kapıcılık gibi ek işler yaptı.
Telekinetik güçlere sahip sorunlu bir gencin öyküsünü anlatan ilk romanı Carrie, 30 kez reddedildikten sonra nihayet yayımlandı ve sonunda tüm zamanların en çok satan romanlarından biri oldu.
Stephen King’i diğer yazarlardan ayıran en önemli özellik onun kitaplarını tasarlamadan yazmaya başlamasıdır. Başladığı kitabın sonunu kendisi de bilmez. Her şey yazım sürecinde ortaya çıkar. Neden olarak, önceden tasarlanan hikayelerin “kırıldığını” söylemektedir. Kimi zaman hikayeden bağımsız bir konuya değinerek bütün kitabı bir anda bambaşka bir boyuta çekebilir. Kitap yazarken asıl olanın hikaye olduğunu, bu nedenle en çok hikayenin üzerinde durulması gerektiğini savunmuştur. Döneminin çok ilerisinde bir hayal gücüne sahip olduğu için günümüzde daha yeni ele alınan konuları, o çok önceden yazıya aktarmıştır. Özenle seçtiği bu hikayelerindeki akıcılıkla ön plana çıkarken aynı zamanda insanların zihnine fırçayla resmeder gibi yaptığı betimlemeleriyle de ustalığını gösterir. Milyonlarca okura sahip olmasının en büyük nedenleri arasında kendine has yazım stili ve hayat verdiği hikayelerindeki üstün hayal gücü gösterilebilir. Okurları onu, şu çok yerinde kullanılmış cümleyle özetliyorlar: “Yeni bir şey yazdığınızı sanırsınız fakat muhtemelen Stephen King bunu daha önceden yazmıştır.”
Görüldüğü gibi dünyanın en iyi ve en çok okunan yazarlarından birisi olmak hiç de kolay değil. Her şeyden önce yılmıyor, pes etmiyor. Hiç vazgeçmemenin karşılığını almış.
Biz mücadelemizi ortaya koyamazsak başarmak, bir yerlere ulaşmak hayalden öte gitmez. Günlük başarılar ise gelip geçicidir ve sönmeye, yok olmaya mahkumdur.
Ünlü yazar Stephen King’i okumayanımız, tanımayanımız yoktur. Stephen King kısa hikayeler yazan bir İngilizce öğretmeniydi. İlk romanı tamı tamına 30 kere reddedildi. 30 kere reddedildikten sonra kitap yazmaktan vazgeçti. Fakat eşinin desteğiyle kitabını bitirdi ve sonuçta dünyaca tanınan bir isim haline geldi!
Stephen King’in hikayesini okuyunca emin olun başarının kolay olmadığını, zorluk basamaklarından, çetin yollardan geçilmesi gerektiğini anlayacaksınız. Ne yazık ki hayat herkese aynı fırsatı vermiyor. Kimisi doğuştun şanslı dediğimiz grupta yer alıyor ve hayata 1-0 galip başlıyor, kimisi de başarmak için daha fazla mücadele etmek durumunda kalıyor. Olaya kaderci yaklaşıp “vermeyince Mabut neylesin Mahmut” demek pek tabi mümkün ancak bazen de kişi mücadele etmeli. Hem de hiç yılmadan… İste Stephen King de tam olarak öyle yaptı.
Aynı zamanda yazar olan eşi Tabitha ile bir aile kuran ikili, geçimlerini zar zor sağlıyordu King, öğretmen olarak çalışmadığı zamanlarda bir çamaşırhanede, bir benzin istasyonu görevlisi ve kapıcılık gibi ek işler yaptı.
Telekinetik güçlere sahip sorunlu bir gencin öyküsünü anlatan ilk romanı Carrie, 30 kez reddedildikten sonra nihayet yayımlandı ve sonunda tüm zamanların en çok satan romanlarından biri oldu.
Stephen King’i diğer yazarlardan ayıran en önemli özellik onun kitaplarını tasarlamadan yazmaya başlamasıdır. Başladığı kitabın sonunu kendisi de bilmez. Her şey yazım sürecinde ortaya çıkar. Neden olarak, önceden tasarlanan hikayelerin “kırıldığını” söylemektedir. Kimi zaman hikayeden bağımsız bir konuya değinerek bütün kitabı bir anda bambaşka bir boyuta çekebilir. Kitap yazarken asıl olanın hikaye olduğunu, bu nedenle en çok hikayenin üzerinde durulması gerektiğini savunmuştur. Döneminin çok ilerisinde bir hayal gücüne sahip olduğu için günümüzde daha yeni ele alınan konuları, o çok önceden yazıya aktarmıştır. Özenle seçtiği bu hikayelerindeki akıcılıkla ön plana çıkarken aynı zamanda insanların zihnine fırçayla resmeder gibi yaptığı betimlemeleriyle de ustalığını gösterir. Milyonlarca okura sahip olmasının en büyük nedenleri arasında kendine has yazım stili ve hayat verdiği hikayelerindeki üstün hayal gücü gösterilebilir. Okurları onu, şu çok yerinde kullanılmış cümleyle özetliyorlar: “Yeni bir şey yazdığınızı sanırsınız fakat muhtemelen Stephen King bunu daha önceden yazmıştır.”
Görüldüğü gibi dünyanın en iyi ve en çok okunan yazarlarından birisi olmak hiç de kolay değil. Her şeyden önce yılmıyor, pes etmiyor. Hiç vazgeçmemenin karşılığını almış.
Biz mücadelemizi ortaya koyamazsak başarmak, bir yerlere ulaşmak hayalden öte gitmez. Günlük başarılar ise gelip geçicidir ve sönmeye, yok olmaya mahkumdur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.