Uğur Özteke

Uğur Özteke

Esnaf gülmese de, tebessüm etti (!)

Esnaf gülmese de, tebessüm etti (!)

Konya’mızı büyük uğraşlarımıza(!) rağmen mavi yapamasak da Türkiye’yi kırmızı görünce acı acı insanımızın haline baktık. Sayın Cumhurbaşkanımızın ramazan ayı öncesi özellikle esnaflarımız için lokanta ve kafeler gibi gıda sektörü ile ilgili olarak yaptığı yüzde 50’lik açıklamayı farklı farklı okumamız gerekir.

Her şeyden önce cesur, konuşabilen, yutkunmak yerine sıkıntısını söyleyebilen yürekli esnaflarımız sayesinde Konya esnafının da, İstanbul’daki meslektaşları ile aynı değerde sorunlarının görülmesi çilesinin duyulması açısından çok önemliydi.

Evet belki Konya esnafının feryadına Konya’yı yönetenlerle birlikte Konya basını bile gerekli hassasiyeti göstermeye korkarken, bu haykırışa kulaklarını tıkarken (Biz de dahil esnafın haberlerini yapan meslektaşlarımızı ayırıyorum), bazı basın organlarının kendi insanımızın durumunu, Konya esnafının sesini duyurması ile Sayın Cumhurbaşkanımız kırmızıya küçük bir dokunuş yaptı.

Bu dokunuşun ardından esnaflarımızla görüştük.

Evet bir yerde kapılarını masalarını artık yasal olarak açmanın bir rahatlığı vardı kendilerinde ammaaa....

Şunun şurasında mübarek ramazan ayına kaç gün kalmıştı ki?

Yedi-sekiz günde yüzde elli masaların açılması ile esnafın kursağına lokma girebilir miydi?

İşte aylardır, bir yılı aşkın süredir kaderine terk edilmiş olan bu insanlar son açıklamaları müjde olarak göremiyorlardı.       

Sonuçta esnaf kardeşlerimizin büyüklerimizin çilesinin yasaklar kalksa da daha uzun bir süre giderilemeyeceğini şimdi daha iyi anlıyorduk.

Virüs zıkkımı bitse bile o eski güzel gönlere dönsek dahi, bu esnafın belli bir kesimi en iyi ihtimalle ekmeğini aşını başka yerlerde aramaya niyetli görünüyordu.

O yüzden bu insanların acısını ve sıkıntılarını ancak yaşayanların tahmin edeceğini düşünerek bu bölümü “damdan düşenin halini damdan düşen anlar” diyerek noktalıyoruz.

******

BAŞI BOŞ KÖPEK DEHŞETİ

Bir hayvansever olarak sokak köpeklerinin özellikle aç kaldıkları zaman gözlerinin dönerek hareket eden her şeye nasıl saldırdıklarını çok iyi bilirim.

Ve artık sokakta caddede mahalle aralarında köpeklerin saldırısına uğrayan çoluk çocuk insanların çok kötü durumdaki hallerini de hep birlikte biliyoruz.

İşte en son örneği bu


Esnaf gülmese de, tebessüm etti (!)

 

 

Köpeklerin saldırısına uğrayan Ömer amcanın son hali bu.

Tabii yine Konya merkezinde hafta sonunda Bera İş Merkezinin bulunduğu karşı sokakta ve yine Hocacihan Mezarlığında köpeklerin saldırısına uğrayan okurlarımızın durumlarını şikayetlerini de biliyoruz.

Bu konuda yapılabilecek tek çözüm olarak belediyelerimizin sürekli olarak aç kalan sokak hayvanlarının beslenmelerine biraz daha ağırlık vermeleri gerekir diye düşünüyorum.

Çünkü bu hayvanların yürüyen insana saldırmalarının tek sebebi açlıktır.

******

ÖĞRETMENLERİMİZ KANDIRILMAYA GELMEZ

Evet dün yazdıkları ile bizi Ankara’dan takip ettiğini öğrendiğimiz Eğitimci rumuzlu okurumuzun yazdıkları ile benim de atladığım bir konuyu hatırladım.

İzninizle önce bu okurumuzun yazdıklarını birlikte okuyalım.

“Uğur Bey ben Konyalı değilim ve Konya’da ikâmet etmiyorum. Ankara’da yaşıyorum ve sizin uzun süredir takipçinizim. Neden mi? Çünkü güya ulusal olan basının yazamadıklarını dile getiriyorsunuz. Tebrik ediyorum sizi. Uğur Bey bu ülkede öğretmenleri neden kandırırlar. Siz de bir eğitimciniz. Devlet tüm öğretmenleri kısa sürede aşılayacağız deyip daha sonra neden sözünü tutmaz. Yoksa 3-5 öğretmeni aşılayıp bakanı da aşı vururken gösterip “Bakın hiçbir Avrupa öğretmene aşı vurmazken ben vuruyorum” deyip öğretmeni mi kullandı? Gerçekten üzüntü verici. Şu an okullar perişan öğretmenler sessiz sedasız bir bir vefat ediyor. Bu konuyu da dile getirirseniz sevinirim. Saygılar, sunarım”

............

Evet hocam bu konuyu atladığım için önce ben kendi adıma sizlerden fedakar eğitimcilerimizden özür diliyorum.

Ve ilk günden bu yana Sayın Bakan Selçuk’un bu zor süreci hiç de iyi yönetemediğini bir kez daha yazmak istiyorum.

Eğitim camiasından, velilerden, öğrencilerden bu dönemde o kadar çok ve samimi şikayetler aldık ki.

Ama artık bildiğini, gördüğünü, duyduğunu ve inandıklarını yazabilen basın değiliz. Belli bir yere kadar toz kaldırıyoruz sonra hemen kocaman bir U dönüşü yapıp kıvırıyoruz.

Öğretmenlerimiz aşılanacak ve yüz yüze eğitim başlayacak diyen büyüklerimiz maalesef bir kez daha sınıfta kalmışlardır.

Bakın 45 yıllık gazetecilik hayıtımda üç meslek sahiplerinin ülkenin olmazsa olmazı olduğunu gördüm ve buna inandım. Eğitim, sağlık ve hukukçularımızın asla ayarları ile oynanmaya gelmez. Aşı konusunda da sürekli olarak hastalanan ve virüs kapan eğitimcilerin bir kez daha ahını almayın derim.

******

BEYHEKİM HASTANESİNİN DUYARLI YÖNETİCİLERİ

Geçtiğimiz hafta sonu bir okurumuzun bu hastanemizin engelli rampasının yıprandığını söyleyerek durumun fotoğraflarını sizlerle paylaşmıştık.

İşte hastane yönetiminden bu konuda cevap geldi. Ve duyarlı yöneticilerimiz dediler ki, “Hastanemizin engelli rampasındaki bozukluk dahil, kaldırım ve tretuvar gibi ihtiyaç duyulan yerlere çalışmalarını havaların düzelmesiyle yapılacaktır”...

Bizde bir kez daha bu değerli yöneticilerimize hasta ve hasta yakınları adına gösterdikleri duyarlılık için teşekkür ederiz.

******

TRAFİK ÇİLESİ 

Konyalı Hasan Rumuzlu okurumuz yazmış;

“Akşam Zafer Sanayi İstanbul Yolu’na çıkışta yaşadığımız sıkıntıyı hergün çekmek zorunda mıyız? En soldan gelip sağ sinyal yakıp milletin önüne geçerek acaba iyi bir şey yaptıklarını mı zannediyorlar? Nerde kaldı saygı, kul hakkı. Aynı şeyleri dolmuş şoförleri yapıyor, neredeyse tepeme çıkacaklar. Sağ sinyali yakıp arabanın önüne kırıyor direksiyonu, kornaya uzun uzun bastım, ne yapıyorsun şerit benim, adam gibi zamanında şeridine girseydin diyerek uyardı. Adam içerden el kol hareketi yapıyor, ben istediğim yerden girerim der gibi.

Ben olsam bütün şeritlere beton dökerim, kimse kimsenin hakkına tecavüz edemez, gideceği yerin şeridine önceden girecek ve bir daha çıkamayacak o şeritten.”

............

Ah Hasan abim ahhhh.

Zaman zaman bizleri yönetenlere, cezalar yazan polislere kızıyoruz ama inanın en büyük kusur bizde.

******

TRAFİK DEMİŞKEN

Uzun bir süredir yazmak istediğim konuyu bir türlü fotoğraflayamadığım için bekliyordum. Son olarak dün kırmızı ışıkta ilk sırada beklerken bu kareyi yakalayabildim.

Bizim belediyelerin belki de en çilekeş insanları temizlik ve toprakla uğraşan benim “Turuncu insanlar” dediklerim zamanla giysilerinin turuncudan yeşile döndüğü bu insanlardır.

Bu işçi kardeşlerimiz yağmur kar güneş hiç fark etmeden işlerini karınca disiplini içerisinde yaparlar.

Bizlerin bu insanlarla sürekli olarak helalleşmeleri gerektiğine inanırım.

Ama bu kardeşlerimiz değil de daha üst makamlarındaki görevliler yine bize kızmazlar ise bir şeye dikkat çekmek istiyorum.

Bu arkadaşlar zaman zaman çalışma esnalarında dikkatsiz sürücülerin istenmeyen kazalara sebebiyet vermemeleri için iş güvenliği nedeni ile bizleri dubalarla uyarırlar. Çok doğru ve yerinde bir çalışmadır.

 

 

Esnaf gülmese de, tebessüm etti (!)

Ne var ki bu zaman zaman tahminen farkında olmadan boş yolun iki şeridinden nerede ise birini tamamen kapatacak şekilde dubalar konuyor. Bu da bir süre sonra akan trafiğin çift şeritten tek şeride düşmesine ve istenmeyen durumların yaşanmasına neden oluyor.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Zulüm Azrail olsa hep Hakk’ı tutacağım. Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?  

Sürücüler sinyal vermeyi öğrenebildiği zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Uğur Özteke Arşivi