Uğur Özteke

Uğur Özteke

Vekil düğün yaparsa

Vekil düğün yaparsa

“Birinci dalganın devamı mı?”, “Yeni dalga mı ?” diye birileri millet ile dalga geçerken canımızdan can alan, hepimizin korkulu rüyası olan, hayalet virüs serseri mermi gibi sağımızda solumuzda omuzlarımızın üzerinde dolaşırken yine Reis devreye girmek zorunda kaldı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın son kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamalar işin vahametini bir kez daha gösterdi.
İnancımdan beni hiç kimse vazgeçiremez. 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün bazı tartışılan uygulamaları kökünden çözer. Yine de buna rağmen birileri işi sulandırmış gibi olsa da (Belki de sulandırdıklarının farkında dahi değildirler), ilk günlerdeki devlet millet kenetlenmesi ile işi en az hasarla atlatırız inşallah.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkanlığındaki kabine, dünyayı bir sağa bir sola yatırmaya devam eden virüs için yine bir araya geldi. 
Alınan kararları Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı.
Cumhurbaşkanımız konuşurken biz de elimizde kalem kağıt Reis’in dediklerini not alıyorduk. 
Cumhurbaşkanımızın dikkat çektikleri arasında doğru ama çok ilginç detaylar vardı.
Evet salgının yeniden azdığı bu dönemde millet düğün dernek yapmasa ne olur?
Nitekim şehrimizde ben bazı dostların bu yüzden düğün törenlerini iptal ettiğini de biliyorum.
Ama biz böyle bir tehlike ortamında en başta Reis millet düğün yapmasın diyecek, biz de bu isteğe yürekten katılacağız ama AK Partili vekil düğün yapacak.
Hem de ne düğün.
Bu düğünün görüntüleri fotoğrafları bütün ulusal basında yer aldı.
Vekil, Reis’e rağmen “Ben Ağrılıyım” yaparım diyor, o zaman bizim Konyalının günahı ne?
Üstelik Ağrı buraya akmış.
Doğu batıya, batı doğuya düğün için böyle akarsa virüs kontrol altına alınabilir mi?
Bu düğünün özelliğine bakarsanız Sağlık Bakanlığının İçişleri Bakanlığının hiçbir kuralına da uyulmadığını görüyorsunuz.
Şahsen ben bu görüntüleri izlerken ben cumartesi pazar şehirde düğün yapanlara niye sövdüm diye kendimden utandım.
Diyeceksiniz ki hafta sonu Türkiye’de binlerce düğün yapılmıştır. Hepsini unuttunuz da vekilin düğününe mi kafayı taktınız?
Evet vekil örnek insandır. Hele bu vekil AK Partili ise aynı zamanda oturması kalkması ile Sayın Cumhurbaşkanımızı temsil ediyordur. Bu vekilin yapacağı hata direk belli yerlere fatura ediliyor değil mi? Edildiği zaman bunu yapanlar haksız mı? Yorum sizin.
.........
Bizi daha iyi anlamanız için küçük bir detay vereyim mi?
Bizim şehrimizde herkes düğün yapabilir. Elbette gençlerin hayalleri arasında düğün konvoyları da olabilir. Ama bu hayal benim hakkıma tecavüz etmediği sürece.
Yakın denilebilecek süreçte ben de oğlumu kızımı evlendirdim. Ama bir baba olarak bazı kurallarım vardı. Asla ama asla düğün konvoyu olmayacaktı. Ve de olmadı. Biz vatandaş olarak başkasında kızdığımızı kendimiz yapıyorsak o zaman konuşma hakkımız olabilir mi?

*******
BU ŞEHİRDE SAVCILAR VAR HUKUK VAR  
Selçuk Üniversitesi yönetimi bu konuda resmi açıklama yapmasaydı yine yazmayacaktım. Ama rektörlük bu konuda açıklama yapınca bir iki kelime yazacağım. 
Bazı okurlarımız bize hakaretler yağdırarak Selçuk Üniversitesi ve Necmettin Erbakan Üniversitelerinde sosyal medyadaki iddiaları niye yazmadığımızı dahası yazamadığımızı soruyorlar?
Biz şuna inanıyoruz bizi günlük olarak ciddi olarak takip eden çok kaliteli, bilinçli okur kitlemiz var.  Ancak bazı takipçilerimiz her ne hikmetse işi başka noktalara çekiyorlar.
Selçuk Üniversitesi açıkladı iş yargıda hukukta. Üniversite yönetimi iddialarda ismi geçen öğretim üyelerini açığa alınmış. 
Sosyal medyada Erbakan Üniversitesi ile ilgili bir takım iddialar varmış. Bunu da bize öğretim üyeleri gönderiyor öyle haberimiz oluyor.
Rektörlük isterse bu konuda açıklama yapabilir. Ya da hukuka başvurabilir.
Ama baylar bayanlar bakın biz bir hukuk devletiyiz. 
Savcılarımız hakimlerimiz, polislerimiz var.
Biz gazeteciler olarak haddimizi bilmek ve yasal sınırlarımızın içinde kalmak durumundayız.
Biraz empati.
Olmaz mı?
******
İŞTE SAĞLIKTAN YİNE BİR İŞGÜZARLIK ÖRNEĞİ
Bir hekimimiz dahası yakından tanıdığım adam gibi adam diyebileceğim bir doktorumuz içerisinde bulunduğu durumu üzüntü ile şöyle aktarıyordu;
“Uğur abi selamlar. 
Sağlık ve Covid salgını ile ilgili en ciddi durum tespiti ve uyarıları siz yapıyorsunuz. Bir sağlıkçı olarak teşekkür ederim.
Size önemli iki konuda bilgi vereyim.
1. Sağlık Bakanlığı Covid 19 önlemleri kapsamında diyaliz merkezlerine bazı tavsiyeler gönderdi. Bunların bir tanesi de diyaliz seansı sırasında hastaların maskelerini çıkarmasını önlemek için yiyecek içecek servisi yapılmaması idi. 
Böylece maskeler hep takılı kalacak ve hastalardan birbirine bulaş olmayacaktı. Bu öneriye pek kulak asan olmayınca bu kez bakanlıktan bir uyarı yazısı yazdılar ve tekrar dikkat çektiler. 
Bunun üzerine biz de dahil Konya'daki özel ve resmi diyaliz merkezlerinin çoğu yiyecek içecek servisini durdurdu. 
Ancak iki yer (.............. Hastanesi ve ........ diyaliz merkezleri) bu öneriye kulak asmadı. 
Bir kaç gün içinde ise hastalarımız bu iki yerde yemek verildiği ancak biz vermediğimiz için bizden ayrılıp o iki merkeze gitmekle tehdit ettiler. 
Hal böyle olunca tüm diyaliz merkezleri tekrar yemek servisine başladı. 
Bu durum hijyen açısından pandemi şartlarında riskli. 
Ancak tüm merkezler uymadıktan sonra kuralı uygulamak mümkün görünmüyor. ......... hastanesine Sağlık Müdürlüğü söz geçiremediği için bu durum devam edip gidiyor.
2. Durum ise ülke genelini ilgilendiriyor.
Sürekli kronik hastalığı için raporlu ilaç kullanan hastalar pandemi şartlarında durmadan hastaneye gidip ilaç yazdırmakla uğraşmasın diye SGK bir kolaylık tanıdı. Raporlu ilaçlar günü dolunca eczaneden reçetesiz hastaya verilebiliyor.
Hastalara çıkarılan raporlarda birden fazla ilaç bulunabiliyor. 
Mesela raporda üç farklı tansiyon ilacı bulunabiliyor. Ancak zaman içinde hastanın durumunda değişiklik oluyor ve ilaçlardan birini hekim kesiyor. Ancak rapor geçerliliğini koruyor. Hasta diğer ilaçlara devam ederken hekimin önerisi ile birini kullanmıyor.
Şu an uygulanan duruma göre eczane hastanın raporlu ilacını hekim reçete yazmasa da SGK üzerinden sistemde görüp hastaya veriyor. 
Devlet hastanın kullanmadığı ilacı ödemiş oluyor, ilaç çöpe gidiyor, eczacı para kazanıyor. 
İşim gereği bunu defalarca görüp bizzat SGK’ya şikayet etsem de sonuç alamadım. 
Belki siz devleti zarara uğratan bu uygulamayı dile getirir ve düzenlenmesine vesile olursunuz. Zira özellikle pahalı ilaçlarda çok ciddi zarar oluşuyor...”
............
Bu tamamen bir iyi niyet gösterisi.           
Doktorumuzun tek istediği bir şey var devlet göz göre göre zarar etmesin. Üstelik şikayette etmiş. Ve hekimimiz çaresizlik üzerine son çare olarak durumu bizimle paylaşmak istemiş.
Kendisine ve duyarlılığına huzurlarınızda teşekkür ederiz. 
*******
MAALESEF UZAKTAN EĞİTİMİ BECEREMEDİK!
Bizde bir söz vardır “Buyurun buradan yakın” deriz ya. Bir velimizin yazdıklarını birlikte okuyalım; “Uğur abi okulların açılmasını, yüz yüze eğitimin büyük sıkıntı doğuracağını ve virüsün dalga dalga yayılacağını düşünenlerden birisiydim. Sorana, “Okulu açmak intihar olur” diyordum. Hatta okullar açılırsa “çocuğunu okula göndermeyecek” veliler arasına ilk sırada kendimi yazıyordum. Ancak şu geride kalan bir haftada fikrimi değiştirdim.
Abi biz bu uzaktan eğitim işini galiba kıvıramadık. Öğretmen yayına gelse öğrenci gelmiyor, öğrenci gelse öğretmen yok.  Cumartesi günü çocuğumun üç tane canlı dersi vardı. Maalesef ikisinde öğretmenlerimiz yayına teşrif etmedi. Diğerinde de yanılmıyorsam 35-40 kişilik sınıftan sadece 8 kişi vardı. 
Haydi her çocuğun imkanı bir değil ya da dersi asmak öğrenciliğin kitabında yazar. Peki bu öğretmenlerimiz neden derse katılmıyor? Onların da mı ekonomik olarak imkanları kısıtlı? Devlet bu öğretmenlere her eğitim yılı başında ödenek vermiyor mu? Her ayın 15’inde bu öğretmenlerimiz eksiksiz maaş almıyor mu? Demem ona bu öğretmenlerin evinde internet, telefon yok mu? Neden lütfedip yarım saat uzaktan eğitimlere katılmıyorlar? Ya da bunun bir yaptırımı yok mu?
Cumartesi günü iki saatlik zaman diliminde yaşanan bu hadiselerin üzerine fikrim de zikrim de değişti. Artık yüz yüze eğitimin olmasını istiyorum. Yüce yaradana sığınarak, devletimizin alacağı önlemlere güvenerek evladımın ve cümle evlatların sağlığı için dua etmekten başka da yol olmadığına inandım. Allah hakkımızda hayırlısını versin.
Tabii bu arada kendilerini geliştirip yenilemeyen, teknolojiyi kullanamayan veya kullanamamış gibi gözüküp derslere girmeyen öğretmenlerimize de teessüflerimi iletip naçizane bunun büyük bir vebal işi olduğunu belirtmek istiyorum. Kıymetli vaktinizi alıp, kafanızı şişirdik. Siz de hakkınızı helal edin. Saygılar sunarım…”
................
Bugünlük bizden bu kadar,

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Merhamet masum olduğu için her kalbe uğramaz 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Eskiden olduğu gibi yine kendi kapımızın önünü temizleme ruhunu yakalayabildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Uğur Özteke Arşivi