KONYA HABER
Konya
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
41,2939 %0,26
48,9250 %0,47
4.864,33 % -0,58
Ara

Hayatın nazımlarından beklenenler

YAYINLAMA:

“İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır…"

(Hacı Bektaş Veli)

Türkiye Yüzyılı maarif modelinde öğretmen olmak, yeniliğe, gelişime ve değişime açık olmayı, öğretirken aynı zamanda öğrenmeyi de gerekli kılan bir zorunluluğu da beraberinde getirmektedir.

Okullarda birinci grup öğretim kadrosunda yer alan öğretmenler öğrencilere bilgi, tutum ve anlayış oluşturmakla yükümlüdürler. Öğrencilerine sadece bilgi değil; aynı zamanda hayat becerileri, değerler ve toplumsal sorumluluk aşılayan, onları hayatın her alanında başarılı ve duyarlı bireyler olmaya hazırlayan bir eğitim anlayışını benimseyen öğretmenler bu modelin hayat bulmasında en etkin kişilerdir.

Tüm paydaşlar tarafından eğitimde artık bireysel farklılıklara saygının çok önemli olduğu fikrinin aşılmış, artık sadece saygı değil, bireysel farklılıkların geliştirilmesi ve dikkate alınması gerektiğine dair farklılaştırılmış, kapsayıcı, bütüncül anlayışlarında özümsenmesi gerekiyor.

Konu merkezli öğretim anlayışı yeni modelde yerini öğrenci merkezli anlayışa bıraktığı için öğrencilerin öğretmenler tarafından ele alınamayan ve genellikle ikinci sıraya atılan ihtiyaçları öğretmenler tarafından anlaşılmadan ve giderilmeden nitelikli bir ders vermeleri de mümkün olmayacaktır.

Yeni modelde konunun öğretilmesinden önce sosyal duygusal gelişiminin ya da kariyer gelişiminin öncelenmesi gerekmektedir.

Eğitimden beklentilerin her geçen gün arttığı dünyada öncelikler sırası ve roller değişiyor. Öğrencilerin sosyo-duygusal, akademik ve kariyer anlamında gelişmelerinin önemi artmakta onların iyi oluş düzeyleri yüksek bireyler olmaları hedeflenmektedir. Yani sadece konuları bilen değil daha kapsamlı bir insan profili arzu edilmektedir.

Öğrencilerin işlerini kolaylaştırmakla yükümlü olan, okullardaki öğretim ve öğrenci kişilik hizmetlerini yapan okul yöneticileri, memurlar ve aynı zamanda denetçilerinde rollerinde değişimler elbette olacaktır. Sağlık hizmetleri, sosyal yardım hizmetleri, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, özel eğitim ve özel yetiştirme hizmetleri, sosyal-kültürel hizmetler başta olmak üzere sunulan tüm hizmetlerde yeni beklentiler ve anlayışlar ortaya çıkacaktır.

Önceki programlarda öğretmenler tarafından öğrencilerin gelişimlerini sağlamaya yönelik olduğu düşünülen bilgi ve beceri kazandırma sorumluluklarına ilave olarak yenilenen programlarla birlikte öğretim ve öğrenci kişilik hizmetlerinin yanında yeni rehberlik anlayışları ve uygulamaları da eklenecektir.

1900 – 1920 yılları arasında meslek seçimi ve işe yerleştirme,

1930 – 1960 yılları arasında, okula uyum

1960’dan günümüze kadarda kişisel gelişim ağırlıklı olarak (öğrencilerin sosyo duygusal gelişimi, kariyer gelişimi vb. alanlarına vurgu yaparak) yürütülmekte olan Rehberlik çalışmalarının da bütüncül anlayışla ele alınması kaçınılmaz olacaktır.

Öğrenmenin, tüm paydaşların içerisinde aktif rol aldığı önemli bir süreç olduğunu, bu süreç içerisinde öğrencilerin sadece zihinsel yönden gelişmelerini ele almadan, sosyal, bedensel ve ruhsal yönlerini de ihmal etmeyecek şekilde programlar geliştirmemiz gerektiği ve bu konularda etkin uygulamalar geliştirmek te büyük önem arz etmektedir.

Teknolojide ve beraberinde toplumda yaşanan hızlı değişim, kadim değerlerimizle öğrencilerimizin buluşmasını sağlamanın, onları; “duygu, düşünce, değer ve davranış” yönünden de eğitmemiz gerektiğini biliyoruz.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında, aşağıda sayılanlar yeterli olmamakla birlikte öğretmenlerde geliştirilmesi gereken bazı anlayışlar, maddeler halinde sunulmuştur:

1-Sevgi – Samimiyet-Yakınlık-Birlik Temelli Eğitim.

2-Disiplin ve Ciddiyete ölçülü vurgu

3-Akademik Disiplin ve Özdenetim Aşılama

4-Kriz Yönetimi ve Sorun Çözme Becerileri

5-Bilimsel ve Akılcı Yaklaşım

6-Kişisel Gelişimi Ön Plana Alma

7-Bireysel Yetkinlikleri Geliştirme

8-Özgüven ve Liderlik Becerisi Kazandırma

9-Yenilikçi ve Girişimci Yaklaşım

10-21. Yüzyıl Becerilerini Kazandırma

11-Bilgiye ve Öğrenmeye Değer Verme

12-İnsanî Değerleri Aşılama

13-Sanat ve edebiyata önem, Sözlü Kültürün de Kullanımı

14-Anadolu İrfanını Aktarma

15-Milli ve Kültürel Bilinci Güçlendirme

16-Ahlaki ve manevi eğitim -Ahlaki Değerlere ve Sosyal Sorumluluğa Vurgu

17-Düşünmeye ve Sorgulamaya Teşvik /Özgür düşünceye teşvik

18-Eşitlik ve Adalet Vurgusu, Kişisel ve Toplumsal adaletin önemi

19-Topluma Hizmet anlayışı-Sosyal Bilinç

20-Kültürel Değerlerle Evrensel Bilgiyi Harmanlama

21-Stratejik Düşünce ve Planlama Yeteneği Kazandırma

İlim sevgisinin ve hakikat aşkının öğrencilere aşılanması, sadece bilgileri öğrencilere aktaran öğretmenlik anlayışıyla gerçekleşmeyecektir.

Her devirde olduğu gibi öğretmenliğin mesuliyetler çok ve oldukça büyük.

Yalnız kaldığımız yerde yalnızlığımızın mesulü kimdir denilince…

Eğitimin ve öğretmenin öncelikli amacının ahlaklı ve kişilikli bireyler yetiştirmek olduğunu söyleyen, XX. yüzyılın en önemli fikir, ruh ve gönül mimarlarından Merhum Nurettin Topçu’nun görüşlerinden kısa bir alıntıyla bitirelim:

-Muallim ruhlar sanatkârıdır…

Muallim bilen öğreten, irşat eden, yol gösteren, terbiye eden, hülasa veli, mürebbi ve emin vasıflarına sahip insan olacaktır.

Ruhların mürşidi, hayatın nazımı ve istikbalin en emin kefili olacaktır.

Bu yalnız okuma yazma öğreten insanın işi değildir…

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *