Yılmaz TAŞÇI

Yılmaz TAŞÇI

Muhabbet Vakti

Muhabbet Vakti

Lynn Wilcox’a ait olduğu söylenen “…çoğu sosyal bilimci şaşırtıcı biçimde 13. yüzyılın harikulade sufî aşk şairi olan ve Batı’da Rumî olarak bilinen Mevlânâ’yı ‘keşfetmiş’ ve ondan alıntılar yapmıştır…” ifadeleri halen canlılığını korumaktadır.

Konya’da 7-17 Aralık'ta Mevlâna’yı anma törenleri gerçekleştiriliyor.

İnsanı evrensel odağından gören bir ruh mimarı olarak nitelendirdiğimiz Celaleddin Rumi ve onun vuslatı, asırlar geçmesine rağmen eserlerindeki öğretileri, tüm dünyaya nefes olmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz yıllarda 'Birlik, Kardeşlik, Selam, Vefa, İhsan , İrfan, Dostluk ve Vuslat vakti ' temalarıyla gerçekleştirilen törenlerin bu yıldaki teması ise “Muhabbet Vakti”

“Ben yaşadıkça, Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) yolunun tozuyum. Biri benden, bundan başkasını naklederse; ondan da şikayetçiyim, o sözden de şikayetçiyim” diyen Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin işaret ettiği kaynakta bu kavram nasıl ele alınmaktadır?

Mevlânâ`nın Allah`ı, kâinatı ve insanı bilmek; Allah ve insan arasındaki münâsebeti anlatmak için kullandığı temel kavramlardan birisidir Muhabbet kavramı.

Hazreti Mevlânâ Mesnevî'de “Muhabbet, bulanık suları berraklaştırır. Gerçek muhabbet, ölü kalpleri diriltir; pâdişâhları bile kul-köle eyler!..” (c.2, 1530-1531) diyor.

Bu açıklamalar onun Kur’an’ın ayetlerinde esinlendiğini de bizlere gösteriyor.

“…Müminlerin Allâh’a olan muhabbetleri ise her şeyden daha ileri ve daha kuvvetlidir…”

(el-Bakara, 165)

Yine diğer bazı ayetlerde, Allah’ı sevmenin başlıca alâmetinin Peygamber’e bağlılık ve onun yolunu izlemek olduğu (Âl-i İmrân 3/31) bildirilmekte ve Allah’ı seven, Allah’ın da kendilerini sevdiği kulların müminler karşısında alçak gönüllülüklerinden, inkârcılar karşısında onurlu duruşlarından övgüyle bahsedilmektedir (el-Mâide 5/54).

"Muhammed'den muhabbet oldu hâsıl.

Muhammed'siz muhabbetten ne hasıl?"

Mesneviden kısa bir hikâye ile devam edelim:

Lokman’ın, onunla ve onun yediğinden yemek isteyen bir efendisi vardı. Bu efendi Lokman olmadan yemeğe oturmak istemezdi. Onsuz olursa iştahsız ve isteksiz olurdu.

Bir gün efendiye hediye olarak kavun getirmişlerdi ve o da Lokman’ı çağırttı. Kavunu kesip de ona verince Lokman onu bal ve şeker gibi yedi. Tekrar tekrar verdikçe iştahla yemeye devam etti.

Lokman’ın iştahla yediğini gören efendisi de kavundan bir dilim aldı ve acılığından boğazı yandı. Ona “Ey cihanın cânı! Bu kadar zehri nasıl yedin, niçin bu kadarı kâfidir demedin?” dedi.

Lokman, “Ben senin nimet veren elinden o kadar yedim ki mahcubiyet belimi bükmüştür. Bir defalık acı bir şey yediğim için feryat etmek, seni haberdar etmek istemedim. Hem şeker veren elinin lezzeti bu kavunda nasıl acılık bırakır. Acılar muhabbetle tatlılaşır.” dedi.

Anlatılan bu hikayede vesveseyi yok sayan, hizmeti lezzetli kılan, musibetlerle karşılaşıldığında teselli kaynağı olan muhabbetten dereceler görmekteyiz.

Hayat serüveninde İnsanın, hüznüne sebep olan israf sayılacak, layığını bulmayacak muhabbetlerden de ırak olması gerekir.

Yine Mesnevi’den beyitlere bakalım:

Ey sevgili; heyben acıyla dolar da nefes alamazsan,

Gel! Huzur bulacağın kıyılarım senindir.

Umutların solar kurur da; su bulamazsan,

Beraber sulayalım, gözyaşlarım senindir.

Yalnızlık hep koynunda, bir türlü atamazsan

Anahtar her zamanki yerde; evim senindir.

Derin bir düşe düşersen; bir el bulamazsan,

Yanındayım ben! Tut elimi; elim senindir.

Aylar hep Eylül olur; nisanı bulamazsan,

Tarlam dolu dolu! Kır çiçeklerim senindir.

Kanadın kırılır da; maviye uçamazsan,

Ne güne duruyor al! Kanatlarım senindir.

Çaresiz çilelere; bir umut bulamazsan,

Kendime ettiğim; dualarım senindir

Muhabbet kelimesi hubb yani sevgi kökünden gelse de “eğilim, meyil” mânasında da kullananlar olmuştur.

“Sevdiğini Allah için sevmek, yerdiğini de Allah için yermek imandandır” uyarısınca kişinin sevgi ve nefretinin de ölçüsü belirlenmiştir.

“Allahü Teâlâ sevdiği kulunu rastgele adama sevdirmez…” İmam Rabbani (k.s)

Muhabbet ettiklerimize de dikkat edelim...

Perişan kalbin hayat, karışmış aklın istikamet bulduysa kendini muhabbet ehlinden say.

Musibetlerin en büyüğü, ayrılığın girmesidir vuslata.

İki cihan mutluluğu için marifet, marifet için de muhabbet şarttır…

Muhabbet ehli olup rıza makamına ulaşanlardan olmak dileğiyle vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yılmaz TAŞÇI Arşivi