Kendi kendime konuşuyorum; Bugün ne yazmalıyım diye…

Bu kadar gündem yoğunluğunda ben bugün ne yazmalıyım diye sorabiliyorum.

Çok garip değil mi?

Bence de çok garip,

Çünkü yazacaklarım içimi acıtıyor.

Yazmak istemiyorum.

Ülkemizin en büyük şehrinin belediye başkanı için,

Diploma sahtekarı deniliyor,

Hırsızlıkla, rüşvet almakla suçlanıyor…

Ve, ve bu suçları gölgede bırakan Terör örgütü lideri olmakla suçlanıyor.

Genel başkanı ve yandaşları "acaba" demiyor!

Komplo diyor, darbe diyor…

Erken seçin yaygaralarıyla sokaklara çıkıyor.

Bu suçu işlediği söylenenlere destek vererek güzelim ülkenin huzurunun, birlik ve beraberliğin içine ediyorlar.

Ben de soruyorum, bu şahısta yukarıdaki suçlardan bir tanesi bile varsa, bu insanın belediye başkanlığında kalmasını ya da Cumhurbaşkanı olmasını bu millet içine sindirebilir mi?

Bizim tarihimizdeki tüm liderler dürüstlükle, adaleti ile toplumun öncüsüdür.

Onun içinde bu millet her şeyin en iyisini yapardı.

Ya da her ne yapacaksa en iyisini yapmak için mücadele verirdi.

Bu kadar ağır suçlara muhatap olan bir liderle değil tabii ki.

Ne oldu da bize, bu özelliğimizi kaybettik.

Hani bizim çocuklarımız sıbyan mektebinde başlayarak tüm eğitim hayatında ve ailede, doğru, dürüst, adaletli davranışı hayat felsefesi haline getirirdi.

Nere gitti bu özelliğimiz? Üniversite öğrencileri bile terör örgütü lideri olmakla suçlanan birine sahip çıkabiliyor.

Ne davranışlarımız eskisi gibi, ne de yaptıklarımız.

Ne değişti?

Şartlar mı bizi buna zorladı? Yoksa birileri eğitimin genleriyle oynayarak bizi bu noktaya mı getirdi?

Bizim insanlarımız ve liderliğe soyunan kişilerimiz her şeyin en güzelini yapardı,

Aydın insanlarımız, öğrencilerimiz, sanayicimiz, çiftçimiz de böyleydi.

Özellikle kamuda çalışan tüm mesleklerde her şey yerli yerinde ve en mükemmel şekilde yapılırdı.

Bugün ise resmi dairede işini iyi, dürüst ve adaletli yapan birini gördüğünüzde sanki dünyanın en olmaz bir şeyini görmüş gibi şaşkına dönüyoruz.

Ağır suçlamaların sonucunu bile görmeden başkana sahip çıkacağız diye huzur iklimini bozuyoruz.

Bağıran çağıran, öfke kusan ve bunları destekleyen siyasi liderleri görmeye o kadar alıştık ki, aralarında normal davrananları gördüğümüzde şaşırıp kalıyoruz.

Yazımın bu bölümünde, hırsızlıkla suçlanan kişiler için, insanları sokaklara davet eden CHP liderine ve tüm partililere diyeceklerimiz var.

Ey sokağa çıkanlar ya da bu yazımı yazdığım saatlerde tutuklanan başkana destek verenler.

Bu ülkede kendi adıyla milletin en fazla oyunu alan yıllarca iktidarda olan bir lidere karşı mücadele ediyorsunuz.

Siz lider değilsiniz,

Size güç veren CHP Genel Başkanı olmanızdır.

Yani sizi değerli kılan Atatürk'ün kurduğu CHP’dir.

Siz bu saçmalıklarla sizi değerli kılan yapının da bütün saygınlığını yerle bir ettiniz.

CHP gibi köklü bir partiyi de yok ettiniz.