Kim samimi, kim istismarcı!..
Bugünkü yazıma yıllar önce yaşadığım bir olayı yazarak başlamak istiyorum.
Yıllar önce görev yaptığım okuldan, sosyal demokrat parti iktidarının atadığı milli eğitim müdürünün verdiği bir iftar yemeğine davet edilmiştim.
Mutlu oldum, ancak o yıllar çok garibime gitmişti.
Aynı müdür önceki yıllar iftar yemeği düzenlenmezdi. Düzenlediği diğer programlara da ben hiç davet edilmezdim.
Ne değişti de iftar yemeği düzenlenmişti? Neden ben davet edilmiştim.
Yemekte bu soruları yanımdaki büyüğüme sorunca, net ve kısa bir cevap aldım.
'Hiç bir şey değişmedi sadece Başbakan değişti'
Önce anlamadım ne alaka diye düşündüm.
Sonra anladım ki, benim oy verdiğimi düşündüğü parti lideri başbakan olunca bana verilen itibar artmış da benim haberim yokmuş.
Şimdi de, başörtüsüyle ilgili durum.
Başörtüsü yasağını ortadan kaldıran hukuki herhangi bir metin olmadığı halde, 20 yıldır neden bir problem yaşanmıyor?
Tabii ki yönetimde bulunanlarla alakalı olduğu, tartışma götürmez bir gerçek.
Önceki yıllarda başörtü yasağı olmamasına rağmen hukuki metinleri de görmezden gelerek başörtüsü yasağı uygulayan zihniyetin temsilcileri, şimdi olmayan başörtüsü meselesinin halli için, kanun çıkararak durumu kökten çözmek istediğini söylediler.
İktidar partisi bu pası alıp anayasa değişikliği yapalım deyince, bu defa yan çizdiler, ipe un serdiler.
Açıkça bir samimiyetsizlik görülüyor.
Bu zihniyet, başörtüsü ile beraber konuşulduğunda, akla gelen tek şey tarihimizde görülen yasakçılığının insanımızda oluşturduğu kaostur.
Değiştikleri iddia edilip, 'helalleşme' çağrıları yapan sayın başkanın başörtüsü konusunda bir arpa boyu yol alamadığı da çok açık.
Buradan, bu anlayışa sahip olanlara söyleyeceğim tabii ki var.
Sizin başörtüsüne en sıcak yaklaşımınız 'kullananların vazgeçeceklerini' ümit etmektir. O da hayaldir.
Çünkü tarih ders alınmazsa tekerrür eder.
Başörtülüler tarihten ders almaz meydanı boş bırakır ya da onlara teslim ederse, bunlar başörtüsünü yasaklamakta bir an bile tereddüt etmeyecekleri de, herkesin malumudur.
İnsanımıza adeta kan kusturan çocuklarımızın geleceğini karartan başörtüsü yasağı, son dönemde halledildi çok şükür derken, sayın genel başkanın Ekim 2022'de kadınların giyim kuşamını yasal güvenceye almak için kanun teklifi verecekleri' sözüyle tekrar gündeme geliverdi.
Sonra da endişeleri giderecek samimi bir adım sloganıyla alelacele verdiği kanun teklifi, sadece 'kamu kurum ve kuruluşları ve bu nitelikteki meslek kuruluşlarında bir mesleği icra eden kadınları' kapsıyordu.
Teklifteki, 'giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi … herhangi bir zorlamaya tabi tutulamayacakları' detayı da kafa karıştırıcıydı.
Cumhurbaşkanının 'samimi iseniz konuyu anayasa değişikliği ile kökten halledelim' çağrısı ile hazırlanan teklifi önce sulandırmaya çalışıp sonra görüşmeleri terk etmeleri, bunların başörtüsüne bakışının hiç değişmediğinin en açık göstergesi.
Şimdi de değişikliğe destek vermeyeceklerini açıklayanlar genel başkanın pasının gole çevrilip çevrilmeyeceğini yakında görecekler, inşallah…
Bu millet yasakçıların yaptıklarını da yapacaklarını da çok iyi bilmektedir. Başörtüsü konusunda kimin samimi kimin istismarcı olduğunu da yakında göreceğiz.
Yıllar önce bu anlayışın bana gösterdiği yaklaşım ile şu an seçim öncesi başörtü ile helalleşme isteği arasında ben bir fark göremiyorum.
Siz ne dersiniz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.