UYANIŞ BÜYÜK SELÇUKLU
TRT-1’de başlayan ‘Uyanış: Büyük Selçuklu’ dizisi ekranların yeni gözdesi…
Aşkla, sırla ve mücadele ile yoğrulmuş destansı bir yolculuk…
Diziye eleştirisel yaklaşmadan Dizinin konusunu merak eden okurlarım için öncelikle konusundan bahsetmek istiyorum.
KONUSU?
Melikşah, Anadolu’nun Türk yurdu olması için planların yapılmaya başladığı Sultan Alparslan’ın ölümünün ardından tahta geçer.
(burada bir konuya açıklık getirmek istiyorum, birçok yazılanlarda ve yapılan konuşmalarda Türklere ilk defa Malazgirt savaşıyla Anadolu’nun kapılarının açıldığı gibi bir düşünce hâkimdir. Bu düşünce tamamen yanlıştır. Anadolu’ya Türkler yıllar önce girmişler Anadolu’nun birçok bölgesinde göçebe olarak yaşantılarını sürdürmekteler)
Aynı gün çok sevdiği Kıpçak hatunu nu doğum yaparken kaybettiği haberini de almıştır.
Selçuklu Hükümdarı Kıpçak-Selçuklu düşmanlığı sebebiyle yeni doğan bebek, devletin devamlılığı için tehlike arz ediyordur.
Melikşah için bu durum çok zor olsa da onu bir daha görmemek ve sormamak üzere bebeği Nizamülmülk’e teslim eder.
Sultan Melikşah, Sultan Alparslan’dan aldığı Selçuklu Devleti’nin gücünü artırır. Selçuklu büyüdükçe düşmanları da hem devletin içinde hem de dışında çoğalmaktadır.
Doğumundan itibaren kaderinin devletle bir yazıldığı, ölene kadar da tek gayesinin devlete hizmet olacağı düsturuyla yetişen Sencer, yıllarca aldığı eğitimle idealist bir kahramana dönüşür ve bu kahramanlıklar onu Sultan Melikşah’ın fedaisi yapar. Nizamülmülk’ün en güvendiği adamlarından olan Sencer, devleti için tüm zorlu görevleri üstlenmeye hazırdır.
Melikşah ve Sencer türlü tehlikeler ile mücadele ederken en büyük destekçileri Nizamülmülk gibi liyakatli devlet adamları, Gazalî gibi alimler, Ömer Hayyam gibi bilim adamları, Yusuf Hamedani gibi irfan sahibi kişiler olacaktır.
Diğer tarafta Karahanlı hanedanından gelen asil soylu Terken, Melikşah’ın hatunu olmanın verdiği güçle devlete hâkim olmak istiyordur.
Fakat onun bu ihtiraslarının karşısında devletin Baş Hatunu olan Melikşah’ın annesi Seferiye, Melikşah’ın oğlu Tapar’ın hatunu olan Gevher ve saraya gelişiyle dengeleri değiştirecek olan asil Türkmen kızı Elçin olacaktır.
Selçuklu’yu yıkmaya yeminli Hasan Sabbah, devlete hâkim olmak isteyen Terken’in kurduğu tehlikeli entrikalar ve hepsinin ortasında amansız bir mücadeleye giren Sencer’in Turna ile yaşayacağı gönül ilişkileri ana konuları oluşturuyor…
Dizi Malazgirt Meydan Muharebesi (1071) öncesi ve sonrasıyla geniş bir coğrafyayı etkileyen olaylarla dolu bir dönemi kapsıyor.
Selçukluların geniş topraklara yayılması, Fatimilere karşı verilen mücadele, coğrafyada etkin bir rol oynayan Batıni mezhebi ve Hasan Sabbah, Nizamiye Medreselerinin kurucusu ve Siyasetname’nin yazarı, Selçuklu’nun Veziri Nizamülmülk gibi bir şahsiyetin aynı döneme denk gelmesi diziyi daha da önemli kılıyor.
İlk bölüm, televizyon tarihinin belki de en uzun savaş sahnesiyle başladı.
Öncelikle yakın dövüş planlarında son derece başarılı bir dizi olduğunu söyleyebiliriz
Olayın bir parçasını veren film bölümü içerisinde önemli bir kusuru,
Sultan Alparslan, oğlu Melikşah ve veziri Nizamülmülk’ün ön cephede yer aldığı bir savaşta karşı tarafın komutanının ya da önde gelen şahsiyetlerinin kim ya da kimler olduğu belli değildi ya da bilerek öyle olması istenmiş.
Bu detay üzerinde günlerce çalışılmış olduğu belli olan bu giriş sahnesinde atlanmaması gerekirdi diye düşünüyorum. Nizamülmülk’ü ve Hasan Sabbah’ı “canlandıran, kişiler çok yakışmış. Ancak Melikşah’ı canlandıran kişi, olmamış. Melikşah oğlu Sencer’le aynı yaşta gibi.
Bir de dizi yedi yaş ve üzeri uyarısıyla saat sekizde yayına girmesi başka bir dikkat çeken durum. Oldukça şiddet ve kan içeren görüntülerin ekrana o saatte yansımış olması da ayrı bir mevzu. En fazla dikkatimi çeken bir konuda Hasan Sabbah’ın ilk bölümde silik bir karakter olarak görülmesidir.
Böyle büyük bir projede dönemin mimari atmosferini yansıtabilmek için devasa stüdyolar kurulmuş, sanat tarihçileriyle çalışılmış. Sanki Selçuklu mimarisini reddeden birçok tarihçiye nazire yapılmış. Ancak küçük detaylar gözden kaçmış. Böyle bir diziden bu detaylara da dikkat etmesi beklenirdi.
İlerleyen bölümlerde mutlaka bunlar halledilmesi kolay konular. Diriliş Ertuğrul dizisinde bu tür detayları düzeltmek uzun bir zaman almıştı umarım bu dizide daha erken düzeltilir.
Önemli olan şu: TRT bu diziler sayesinde geniş kitleler nezdinde tarihimize sevgiyi muhabbeti artırıyor. Bu diziler piyasada çokça çakma tarihçilerin çoğaltması da bunun göstergesi.
Bu tür diziler tarihimizi sevdiren önemli unsurdur. Bu doğrudur. Ancak tarihin bu tür filmlerden, dizilerden ve çakma tarihçilerden öğrenilmeyeceğini de bilmemiz gerekir. Çünkü bu diziler ve tarihi filmler belgesel değil, kurmacadır…
Buradan bir teklifim olacak; bu diziler için kurulan devasa setler, kalıcı olduğu sürece, gelecek dönem filmlerinin yapımını daha da kolaylaştıracak. Ayrıca bu setler genç nesillerin ziyaret yerleri arasında yerini alacaktır.
Bu diziden beklenen, acele etmeden, her bir karakterin ve olayın hakkını vererek ekranlara taşıması.
Bununla birlikte, TRT son dönemde pek çok sinema filmine ortak yapımcı olarak destek sağlıyor. TRT. Bir yandan dev prodüksiyonlu dönem dizileri bir yandan sinemaya verdiği desteklerle TRT alkışı hak ediyor.
Tarihimizde hikâye bitmez... Tarihimiz içerisinde anlatılanlardan çok anlatılmamış hikâyelerimiz var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.