Yunanistan’ı bugüne getiren, şımartan bizim korkak tavrımızdır
Yunanistan tarih boyunca politikasını hep Türk karşıtlığı üzerine inşa etti bugünde devam ediyor.
Peki Türkiye olarak biz ne yaptık ve yapıyoruz?
Yunanlıların yaptığı bütün katliamlara ve Anadolu’yu işgal etmesine rağmen Yunanlara karşı dostluk gülücükler dağıttık olumsuz bir bakışımız olmadı. Yunan bizim dostumuz dedik.
Yunanlıların “Türk düşmanlığı” ve “Megali İdea” (Yunanların tarihte yerleştiği bütün alanlarda bir Yunan devleti kurmayı amaçlayan fikir) etkisiyle şekillenen hayalleri Yunan dış politikasını oluşturmuştur.
Bu düşünce 1789 Fransız İhtilali’nin yaydığı milliyetçilik ve bağımsızlık fikirleri ile başladı.
1920’li yıllarda Yunanlar isyan etti Avrupa’nın her yerinden Yunan isyanına destek veren gönüllüler geldi. Ardından da Fransa, İngiltere ve Rusya, Osmanlı’ya savaş açıp Osmanlıyı çaresiz hale getirdi.
Osmanlı İmparatorluğu, Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa kuvvetleriyle Mora isyanını bastırdı ancak 1827’de Navarin baskınıyla buradaki hâkimiyetini hukuken olmasa da fiilen kaybetti.
Daha sonra Fransa, Rusya ve İngiltere, Londra’da Yunan devletinin statüsünü ve sınırlarını belirlediler. Yani Yunan devletini bunlar kurdu. Yunanı dünde bugünde bunlar kışkırttı ve üzerimize saldı.
Rus Savaşı’nı kaybeden Osmanlı İmparatorluğu, Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
Böylece Osmanlı toprakları üzerinde 1832’de Mora Yarımadası’nda Atina’yı da içine alan ilk bağımsız Hıristiyan bir Yunan devleti kuruldu.
Rumların büyük bir çoğunluğu hâlâ Osmanlı hâkimiyeti altındaydı.
Yunanistan’ın bundan sonraki “Megali İdea” (büyük ülkü) siyaseti Rumların azınlık olarak yaşadığı diğer Osmanlı topraklarını ve İstanbul’u ele geçirmek için oldu.
Yunanistan daha sonraki yıllarda Batı’nın da desteğiyle hep büyüdü. 1855’te Teselya’da bir isyan çıkarttı sonrada 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı’ndan sonra da Teselya’da Yunanistan topraklarına katıldı.
1897’de Osmanlı Devle Girit savaşında Yunanistan’ı ağır bir mağlubiyete uğrattı ordu Atina’ya girmek üzere iken malum güçlerin aracılığıyla geri çekilmek zorunda kaldı
1912’de Balkan Savaşı sonrası Sırbistan, Bulgaristan ve Karadağ’la birleşen Yunanistan, Türkiye’ye saldırdı. Osmanlı Devleti Rumeli’yi kaybetti.
Yanya, Selanik, Serez ve Kavala dahil hem Güney Epir hem de Makedonya’nın önemli bir kısmı ile Girit ve Ege adaları (İtalyan işgalindekiler ve Türkiye’ye bırakılan Gökçeada, Bozcaada ve Meis dışındaki diğer adalar) Yunanistan’ın eline geçti.
14 Kasım 1913’te Atina’da imzalanan antlaşmaya göre Yunanistan’da kalan Müslümanlara, Rumlarla eşit haklar tanındı. “Yunanistan’daki Müslümanlar müftülerini kendileri seçecek, vakıflar ve eğitim kurumları İslam cemaat meclisleri tarafından yönetilecekti.”
Ancak bu antlaşmaya hiç uyulmadı.
Yunanistan, I. Dünya Savaşı sonrası büyük hayaller kurup yine malum güçlerin desteğiyle Anadolu’yu işgal etmeye kalkıştı.
İşgal döneminde Yunanlılar tüm rezilliklerini ortaya koydular.
8 Temmuz 1920’de Yunan askerleri, Bursa’ya girdiler Venizelos’un oğlu Sofokles, Osman Gazi’nin türbesine giderek türbede askerlerle birlikte içkili alem yaptı.
Sofokles, çizmeleriyle sandukaya tekme atıp, kılıcını sallayarak “Kalk, koca Osman! Kalk da torunlarının hâlini gör! Kurduğun devleti yıktık!” naraları attı.
Bu olaylardan sonra Türk kuvvetleri 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz ile 14 gün gibi kısa bir sürede Yunan ordusunu denize döktü.
“Yunanistan kendini mirasçısı” saydığı Bizans’ın sonunu Türklerden bilir.
Son yılların en önemli çabası da doğal olarak, Bizans’ın başkenti İstanbul içindir,
İki ülke arasındaki problemlerin temeli bu Türk karşıtlığı ve Megali İdea etkisinde şekillenen hayalci Yunan dış politikasıdır.
Bu hayali sonucu Yunan isyanında Mora’da büyük bir Türk soykırımı yapıldı ve 30 binden fazla Türk kadın ve çocuk ayırt edilmeden katledildi.
Yunanistan kurulunca, 1830’da sağ kalanlar Osmanlı topraklarına göç ettiler. İkinci büyük göç dalgası Balkan savaşlarından sonra gerçekleşti.
Yunanistan’da son Türkler nüfus mübadelesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne geldiler. Türklerden, bugün sadece Batı Trakya’da yaklaşık 200 bin kişi kalmıştır.
Yunan sadece insanlarımızı katletmekle kalmadı buradaki tüm Osmanlı eserlerinde katletti.
Atina’da, dört cami, yedi mescit, bir medrese, üç mektep, iki tekke, üç hamam, iki de han bugün maalesef yok. Selanik’te 150 cami ve mescit bugün yok.
Bugünde Amerika ve diğer malum güçlerin desteğiyle adaları silahlandırıp İstanbul başta olmak üzere ülkemizi işgale hazırlanıyor.
Biz ne yapıyoruz. Yunan aleyhinde konuşan politikacıları, yazarları, çizerleri, TV programlarını eleştiriyor onların yanlış yaptıklarını savunup Yunana ve siyonizme destek veriyoruz…
Kısaca; Yunanistan’ı bugüne getiren, şımartan bizim korkak tavrımızdır.
Yazımı bu konuda yazılmış Neyzen Teyfik’in sözleriyle tamamlamak istiyorum.
“Geldikleri gibi gitmediler,
Kimi itini bıraktı kimi bitini,
Kimi de p.......! Bıraktı!.
Yoksa bu kadar şe..........,
Bizden olması mümkün değil!”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.