KÜRESEL SAHNENİN PERDE ARKASI - ZİHİNLERİ TESLİM ALAN BÜYÜK SENARYO
Dünya, görünüşte farklı diller, bayraklar ve kültürlerden oluşmuş gibi duruyor. Oysa perdeyi biraz araladığınızda, aynı kalemden çıkmış senaryoları, aynı yapımcıların finanse ettiği filmleri, aynı stüdyolardan yayılan dizileri, aynı moda akımlarını, aynı haber başlıklarını görürsünüz. Bu tesadüf değildir.
Küresel medya, küresel sinema, küresel moda… Bunlar sadece “eğlence” veya “haber” değil; bunlar, milletlerin hafızasına işlenen, algı haritalarını yeniden çizen, zihinsel sınırları ve toplumsal refleksleri değiştiren bir zihin mühendisliği silahıdır.
Bugün Hollywood’da üretilen bir filmle, Avrupa’nın “bağımsız” görünen sinema salonlarında gösterilen yapımların özünde aynı değerleri pompalaması boşuna mı?
Neden dünyanın dört bir yanında aynı moda renkler, aynı kıyafet kesimleri, aynı şarkı ritimleri dolaşır?
Niçin her ülkenin haber bültenlerinde benzer başlıklar, benzer korkular, benzer düşman imajları servis edilir?
Çünkü bu küresel akıl, medyayı bir eğlence sektörü değil, bir algı ve itaat inşa sistemi olarak kullanıyor.
Sen izlediğini sanırsın, oysa izlenmekte olan sensin.
Sen haber aldığını sanırsın, oysa zihnine kod yükleniyordur.
YAPAY GÜNDEMLER - GERÇEK KAYIPLAR
Bir sabah kalkarsın, dünya tek bir olaydan bahseder.
Bir hafta sonra başka bir olay patlatılır, önceki tamamen unutulur.
Bu sürekli değişen “acil” gündemler, toplumların gerçek sorunlara yoğunlaşmasını engelleyen bir sis perdesidir.
Siyasi krizler, magazin fırtınaları, sosyal medya tartışmaları… Hepsi zihinleri meşgul edip asıl oyun planını gizlemek için kurgulanır.
Bu esnada, milli birlik ve beraberlik duygusu yavaş yavaş aşındırılır. Aile yapısı “özgürlük” kılıfıyla çözülür. İnanç değerleri “hoşgörü” maskesiyle itibarsızlaştırılır. Genç kuşaklar, kendi kültüründen koparılıp “küresel kimlik” adı altında köksüz, yönsüz ve yönlendirilebilir bireylere dönüştürülür.
ULUSAL MEDYANIN DA İPLERİ ELLERİNDE
Zannetmeyin ki sadece yabancı medya böyle çalışıyor. Ülkenizdeki televizyonlar, gazeteler, sosyal medya platformları da bu küresel merkezlerin yerli aparatlarıyla besleniyor.
Bazıları bilerek, bazıları bilmeyerek aynı şablonların, aynı söylemlerin taşıyıcısı oluyor.
Bu yüzden, ekranlarımızda aynı haber dili, aynı magazin saplantısı, aynı “kriz” senaryoları dönüp duruyor.
ASIL HEDEF - KİMLİĞİNİ UNUTAN MİLLET
Milletlerin gerçek gücü, sahip oldukları milli hafıza, kültürel bütünlük ve inanç değerleridir.
Küresel akıl, işte tam bu noktaya saldırıyor.
Bir millet “Ben kimim?” sorusuna kendi cevabını veremez hale geldiğinde, o millet artık kendisinin değil, başkasının senaryosunun oyuncusudur.
Bugün milli benlikten kopartılmış gençler, sanal kahramanların peşinde koşuyor; moda akımlarına, yabancı dizilere, sahte gündemlere bağlanıyor. Oysa kendi kültürünün derinlikleri, kendi sanatının estetiği, kendi tarihinin kahramanları çok daha güçlü, çok daha ilham verici ve harekete geçirici.
ÇÖZÜM - MEDYA OKURYAZARLIĞINDAN ZİHİN İSTİKLALİNE
Eğer millet olarak bu oyunu bozmak istiyorsak:
Medya okuryazarlığını her kademede öğretmeli,
Gençlerimizi kültürüne, inancına, tarihine gururla bağlamalı,
Yerli ve milli medya üretimini desteklemeli,
Her aileyi bir “milli bilinç okulu” haline getirmeliyiz.
Küresel aklın manipülasyonunu kırmanın yolu, zihinsel bağımsızlık kazanmaktır.
Bu bağımsızlık, toprağına sahip çıkmak kadar, hatta ondan daha zor ve daha önemlidir.
Bizim asıl savaşımız toprak için değil, zihinlerimiz için.
Zihinlerimizi teslim ettiğimizde, elimizde kalan toprak da, bayrak da, vatan da sadece birer şekilden ibaret kalır.
O yüzden, bu küresel oyunu görmeli, anlamalı ve anlatmalıyız.
Çünkü milletinin kimliğini koruyan, kendi geleceğini de korur.
Ve unutma: Sen kendi senaryonu yazmazsan, başkaları sana başrol yazmaz; kendi senaryosuna seni figüran yapar.