KONYA HABER
Konya
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,6114 %-0.02
49,7915 %-0.09
9.375,42 % -0,05
Ara

İNSANLIK VE MEZOPOTAMYA

YAYINLAMA:

Bundan, yaklaşık olarak 6000 ile 8000 yıl önce, Nil Nehri civarındaki Antik Mısır da dahil olmak üzere İndus Vadisi Uygarlığı, Dicle ve Fırat Nehirleri arasındaki Mezopotamya, Sarı Nehir ve Yangtze Nehri boyunca uzanan Antik Çin gibi birçok toplumda, tarım büyük oranda başlamıştı. Bunun nedeni, düzenli nehir taşkınlarının verimli topraklara olanak sağlaması ve nehirlerin mahsullerin sulanması için tatlı su sağlamasıydı. Tarımın özelleşmiş toplumlar ve gitgide yoğunlaşan nüfusa olanak sağlaması sebebiyle, dünyanın ilk uygarlıklarının bu bölgelerde kurulması tesadüf değildi.

Mezopotamya (günümüzde Irak ve Kuveyt'in büyük bir kısmı) uygarlıkların beşiği olarak adlandırılır çünkü en etkili şehir devletlerinin ve imparatorlukların temelleri, bu bölgede atılmıştır -tabi yalnızca bu bölgede değil! Günümüzde kullanılan şekliyle "Mezopotamya", Yunanca'da orta anlamındaki -mesos-ve nehir anlamındaki -potamos- kelimelerinin birleştirilmesiyle meydana gelmiştir ve tam olarak "iki nehir arasındaki ülke" anlamına gelmektedir. Bahsi geçen iki nehir Dicle ve Fırat'tır. Mezopotamya yalnızca tarımın gelişmeye başladığı ilk toplumlardan biri olma özelliğine sahip değildi, aynı zamanda Mısır ve İndus Vadisi uygarlıklarının kesişim noktasındaydı. Bu da, Mezopotamya'yı farklı kültürlerin ve dillerin bir araya geldiği; dolayısıyla yazı, teknoloji, dil, ticaret, din ve hukuk alanlarında kalıcı etkilerin bırakıldığı bir bölge hâline getirdi.

whatsapp-image-2023-05-02-at-09-03-24.jpeg

Mezopotamya ile ilişkilendirilen antik kültürler arasında Sümerler, Asurlular, Akadlar ve Babiller vardır. Bu tarihi dönem üzerinde çalışmak biraz kafa karıştırıcı olabilir, çünkü bu kültürler binlerce yıl boyunca etkileşimde bulunmuş ve kimi zaman birbirleri üzerinde hakimiyet kurmuştur. Aynı zamanda, incelenen dönem ve bağlama göre farklı şehir devletleri, diller, inançlar veya imparatorluklardan da bahsedebiliriz.

SÜMERLER

Sümerler ile başlayalım. Bölgedeki ilk şehir uygarlığı olan Sümer uygarlığının MÖ 4000 civarında (bundan yaklaşık 6000 yıl önce) güney Mezopotamya'da kurulduğu düşünülüyor. Mezopotamyalılar MÖ 3000'lerde, kil tabletlere uygulanmış çivi şeklinde yazmalarla ilk yazılı metinleri geliştiren toplumlardan. Bu çivi yazısı, yöredeki diğer toplulukların da kendi dillerini yazıya aktarmak için yaklaşık 2000 yıl boyunca kullandıkları bir yazı şekliydi. Ancak günümüzde kullanılan yazının da temeli olan Fenike alfabesi milattan önceki ilk bin yılda en çok kullanılan yazı biçimi olduktan sonra durum değişti. Çivi yazısı ayrıca dünyanın ilk büyük edebi eserlerinden biri olan Gılgamış Destanı'nın yazılmasında da kullanılan yazı biçimidir. Mezopotamyalılar yazıyı alım-satım kayıtlarını metne dökmek, mektup yazmak ve hikayeler anlatmak için de kullanmıştır. İnsanlığın büyük buluşlarından olan ve keşfi Mezopotamya'da MÖ 3500'lere dayandırılan tekerleği de Sümerlilerin icat ettiği düşünülür.

Sümerliler, Basra Körfezi'ne yolculuk ve Kuzey Hindistan'daki Harappalılar ile ticaret yapmalarına olanak sağlayan gemiler inşa etmiştir. Kumaş, deri, yarı değerli Harappa taşlarından mücevherler, bakır, inci ve fildişi eşya ticareti yapmışlardır.

Sümerler'in dini çok tanrılıydı ve tanrıların çoğu insana benzeyen biçimlerdeydi. Bu tanrılar için çoğu kentin merkezinde yer alan zigguratların üzerine tapınaklar inşa edilmiştir. Bu yapıların tamamlanması ise binlerce insanın çalışmasıyla uzun yıllar sürmüştür.

whatsapp-image-2023-05-02-at-09-03-24-1.jpeg

BABİLLER

Babil, MÖ 1894 civarında kurulduğunda, Mezopotamya merkezindeki 100 yıllık küçük bir şehir devletiydi. MÖ 1792 ile 1750 arasındaki Hammurabi saltanatında işler değişti. Hammurabi, etkin bir merkezi yönetim kuran yetenekli bir hükümdardı. Aynı zamanda Babil'i yabancıların egemenliğinden kurtardı ve tüm Güney Mezopotamya'yı fethederek bölgeye istikrar getirdi ve bölgenin Babil İmparatorluğu olarak adlandırılmasını sağladı.

whatsapp-image-2023-05-02-at-09-03-24-2.jpeg

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *