Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

GAP’a Dönüş ve Büyük Türkiye

GAP’a Dönüş ve Büyük Türkiye

Doç. Dr. Hüseyin ŞEYHANLIOĞLU

Gaziantep Üniversitesi Öğretim üyesi

[email protected]

 

GAP’a Dönüş ve Büyük Türkiye

Son yarım asırdaki milli ruhumuzu canlandıran ve bugün dahi en büyük bölge kalkınma projesi olan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP); ülkemizin az gelişmiş yerlerin başında gelen Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini kapsayan bölgede, toprak, enerji ve su kaynağı potansiyellerinden yararlanmak amacıyla entegre bir bölge kalkınma projesi haline getirilmiştir. Bu bakımdan Güneydoğu Anadolu Projesi, ülkemizde bugüne kadar uygulanmış ve halen de uygulanmakta olan en büyük bölge planlaması ve projesidir.

Güneydoğu Anadolu Projesinden önce yapılan pek çok bölge planı, bu planları bölgede uygulayacak kurumsal bir yapının olmaması nedeniyle uygulanamamıştır. Bu nedenle büyük beklentilerle hazırlanan Güneydoğu Anadolu Projesinin başarılı olabilmesi ve bölgede uygulanabilirliğinin sağlanabilmesi ve tamamlanması bakımından, -önceki bölge planı tecrübelerinden yararlanılarak- bu projenin merkezi idareden bağımsız bir idare tarafından yürütülmesi esası benimsenmiş ve Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı kurulmuştur.

Böylece bölgesel kalkınma alanında ülkemizde ilk kez bir kurumsal yapılanmaya gidilmiştir. Bu bölgesel kalkınma projesi temelli yapılanma, daha sonra Doğu Anadolu Bölge Kalkınma Projesi (DAP), Doğu Karadeniz Bölge Kalkınma Projesi (DOKAP) ve Konya Ovası Bölge Kalkınma Projesi (KOP) bölge kalkınma idarelerinin kurulmasına da örnek teşkil etmiştir.

GAP İdaresi Başkanlığı

1989 yılında 388 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı, GAP projesinin önemi ve beklentilerin büyüklüğü nedeniyle başlangıçta birtakım kamusal güçlü yetkilerle donatılmıştır. Öyle ki GAP İdaresi, nazım ve imar planı yapma yetkisinden araştırma ve uygulama projeleri yapma yetkisine, bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarının çalışmalarını koordine etmek ve yönlendirmekten, mahalli idarelerin görev ve yetkilerinin birçoğunu yapmaya kadar pek çok kamu gücü ile donatılmıştır.

Ne var ki, İdarede nitelikli personel istihdamına önem verilmemesi, olanların başka kurumlara geçmesi, İdarenin bölge yerine Ankara merkezli bir yapılanma olarak kalması ve günlük ulusal ve yerel siyasi konjonktür ve yönlendirmelere çok açık hale gelmesi gibi nedenlerle, 2000’li yıllardan itibaren istenilen başarı elde edilememiştir. Her alanda gelişen Türkiye’de GAP’ın da bu anlamda ilerlemesi gerekirken maalesef ciddi gerilemeler olduğu görülmekte ve Proje’nin gerekli revizyonlar yapılarak acilen tamamlanması önerilmektedir.

Bunun başlıca sebepleri olarak aşağıdaki maddeler görülmektedir:

  1. GAP projesinin doğal uygulama sınırlarına ulaşması,
  2. Projenin güncellenememesi, Projenin detaylı eylem planlarının yapılmamış olması, Projenin uygulanması ve etkisi konusunda merkezi ve yerel düzeyde ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyonun sağlanamamış olması,
  3. Projenin hayata geçirilebilmesi için merkezi bütçeden yeterli kaynak ayrılamaması,
  4. Konuyla ve bölgeyle alakası olmayan yöneticilerin atanması,
  5. Görev ve yetkilerin kısıtlanması (GAP Projesinin istenilen seviyede ve beklenilen sürede hayata geçirilememesi ve yukarıda kısaca belirtilen kurumsal sıkıntılar ve yönetimsel sorunlar nedeniyle, İdarenin sahip olduğu kamusal yetkiler zamanla azaltılmış (kamulaştırma yetkisinin kaldırılması gibi) veya kâğıt üstünde kalmış (uygulamaya geçirilememiş) ve böylece İdare kendisini bir kimlik arayışı içerisinde bulmuştur,
  6. İdare, kuruluş (varoluş) sebebi olan GAP Projesinin hayata geçirilmesine yönelik faaliyetleri (ekonomik kalkınmaya yönelik uygulayıcı/yatırımcı kuruluş niteliği) yerine, uygulamada daha sosyal nitelikli konularda (sosyal altyapının güçlendirilmesi, başta kadınlar olmak üzere toplumda dezavantajlı gruplara yönelik çalışmalar gibi) faaliyet gösteren destekleyici bir yapıya evrilmiştir. Bu noktada özellikle Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM) öne çıkmıştır.
  7. 2000’li yılların ortasında kalkınma ajanslarının kuruluşu sırasında önce GAP İdaresinin kaldırılması planlanmış, ancak daha sonra bundan vazgeçilerek İdarenin merkezi ve personelinin çoğu Ankara’dan Şanlıurfa’ya taşınmıştır. Zamanla Ankara’da bırakılan müdürlük de Şanlıurfa’ya taşınmak suretiyle GAP İdaresinin tüm teşkilatı Şanlıurfa’da konumlandırılmıştır.
  8. Hâlihazırda İdarenin yaklaşık 350 civarı personeli bulunmakla birlikte bunların çoğu niteliksiz personeldir. Ayrıca GAP’ın ÇATOM gibi kadınlara yönelik faaliyetleri Aile Bakanlığına, gençlere yönelik faaliyetleri (Gençlik ve Kültür Evleri ile Çocuk Gelişim Merkezleri) ise Gençlik ve Spor Bakanlığına devredilmiştir. Hâlihazırda bu faaliyetler halen GAP İdaresine bağlı olarak çalışmakta olan personel tarafından ancak GAP İdaresince değil, ilgili Bakanlıklarca (ilgili Bakanlıkların sorumluluğunda) yürütülmektedir. Bu personelin ilgili bakanlıklara devredilmesine çalışılmaktadır.
  9. Bölgenin potansiyelleri ve ihtiyaçları doğrultusunda GAP Projesinin güncellenmesi ve ilgili kurum ve kuruluşları da içine alacak şekilde eylem planları ile yol haritasının somutlaştırılması gerekir.
  10. GAP İdaresi, doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı bir Başkanlık olarak yeniden konumlandırılarak, bölgede kalkınma odaklı çalışan kurum ve kuruluşları koordine edici ve icracı bir yapıya kavuşturulmalıdır. GAP İdaresinin merkezi ile daha önce Ankara’da bulunan müdürlüğü hâlihazırda aynı ilde (Şanlıurfa) bulunmaktadır. Bu garabetin kaldırılması adına en azından ilk planda bu müdürlüğün kapatılması gerekir.
  11. İdare halen KHK ile kurulan geçici süreli bir kuruluştur. Bu geçicilik kurumun kurumsallaşmasında ve uzun süreli planlama ve eylem faaliyeti yapılmasında en büyük engeldir. İdarenin yeniden yapılanması çalışmaları sonuçlandırılarak, teknik kapasitesi yüksek, nitelikli personel istihdam eden, hızlı karar alıp uygulayabilen sürekli bir model hayata geçirilmelidir.
  12. İdare nitelik ve nicelik olarak yeterli personelle donatılmalıdır. Bilhassa nitelikli personelin İdare’de çalışmaya devam etmesini sağlayacak ve aynı zamanda yetişmiş, deneyimli personeli İdare’ye çekebilecek özendirici tedbirlerin (personelin özlük haklarının geliştirilmesi, kurumsal yapısının yeniden düzenlenmesi)  alınması gerekir. Ayrıca hâlihazırda çok çeşitli statüde çalışan personel rejimi sadeleştirilmeli, niteliksiz personel kurumdan uzaklaştırılmalıdır.
  13. İdarenin izleme-değerlendirme ve koordinasyon yetkileri artırılmalıdır. İdare bölgedeki yatırımları izleme-değerlendirme ve yönlendirme konusunda etkin olarak görev yapmasını sağlayacak yetkilerle donatılmalıdır. Bu çerçevede İdareye kamulaştırma yetkisi de dâhil önemli yetkiler yeniden kazandırılmalıdır.
  14. Kurumlar arası koordinasyon sağlanmalıdır. Bu çerçevede GAP İdaresi, diğer Kalkınma İdareleri ve Kalkınma Ajansları arasında koordinasyonu sağlayacak mevzuatın geliştirilmesi gerekir. Ayrıca GAP İdaresi ile merkezi ve yerel düzeydeki tüm kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon ve işbirliği imkânlarının artırılması, bilhassa bölgedeki kurum ve kuruluşların yatırım ve eylem programlarını hazırlama aşamasında GAP İdaresi ile koordinasyon içerisinde olması gerekir.
  15. Ödenek yetersizliği giderilmelidir. Hem GAP Eylem Planı kapsamındaki projelere hem de İdarenin yürüttüğü projelere yeterli ödeneğin sağlanması gerekir.
  16. Özel sektörün talep edebileceği işgücü niteliği belirlenerek ara eleman ihtiyacının karşılanması, yetiştirilmesi, eğitilmesi konusunda İdare çalışmalar yürütmelidir.
  17. İdare tarafından sulama ve enerji yatırımlarına yeniden önem verilerek, bu tarz yatırımlar hızlandırılmalı, bilhassa “havza bölgesi” anlayışı içerisinde Suriye ve Irak’ı da içine alacak şekilde bölge ülkeleriyle ortak projeler hayata geçirilmelidir. Böylece İdareye sadece bölge kalkınması noktasında faaliyet yürüten bir kurumdan çok daha ötede ülke menfaatleri doğrultusunda komşu ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi konusunda da kritik bir misyon verilmelidir.
  18. İdare tarımsal işletmelerin finansman kaynaklarına erişimini kolaylaştırma, toprak ve kaynak verimliliği, yüksek teknolojili üretim modelleri konusunda da çalışmalar yürütmelidir.
  19. Konya-Şeker’e bağlı olarak oluşturulan “Torku” markasının geliştirilmesi ve bu çerçevede izlenilen üretim ve iş/yatırım modelleri titizlikle incelenmelidir. Böylece toprağın çiftçilere tahsisi, yüksek verim konusunda bilinçlendirme, eğitim ve destek çalışmaları, üretim modelinin birlikte seçilmesi, uzun süreli üretim/iş bağlantılarının yapılması, basit çıktıların yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesi gibi hususlarda Konya-Şeker’den gerekli tecrübeler alınmalı, gerekirse birlikte ortak çalışmalar ve projeler hayata geçirilmelidir. Bilhassa milyonları bulan çok ortaklı bir yapının nasıl üretim ve yatırım kararları aldığı, nasıl karı paylaştığı, endüstriyel simbiyoz yaklaşımının nasıl hayata geçirildiği hususları dikkatle not edilip bölgeye aktarılmalı ve uygulanmalıdır.   
  20. Kentleşme ve başta Suriyeli göçmenler olmak üzere göçle gelen sorunlar konusunda da İdare çözümler üretmelidir. Bu çerçevede altyapı, eğitim ve sağlık yatırımları ihtiyacının tespiti ve giderilmesi konusunda çalışmalar yürütülmeli, bu alanda bazı sosyal yardım ve destekler yönlendirilmeli, ulusal ve uluslararası STK’lar arasında iletişim ve koordinasyon sağlanmalı, AB Fonlarının bölgede kullanımı konusunda misyon üstlenilmeli veya bu konuda bölgedeki kurumlar hazırlanmalıdır.

Mevcut GAP’a Bakış ve Kısa Değerlendirme

Bugün yaklaşık 2 milyon hektar alanın ancak yarısı sulanabilmiştir. Harran’da vahşi sulama nedeniyle on binlerce yılda oluşan bakir topraklar drenajlarla kurtarılmaya çalışıyorsa da çoraklaşma ve tuzlanmayla adeta can çekişmektedir. Uzmanlar, Çukurova’dan daha kötü bir sonun, yaklaşık 10-20 yıllık bir süre sonunda bizleri beklediğini söylemektedir. Saniyede gelen 120 metreküp suyun üçte biri Suriye tarafına boşuna akmaktadır. Gübreli ve topraklı en verimli değerlerle Suriye’ye geçen suyla Suruç Ovası sulanabilir.

GAP’ın önemli bölgeleri hala suya hasret beklemektedir. Bazı yerlerde gölet var kanal yokken, bazı yerlerde kanal ve su varken gölet yoktur. Örneğin, Hacı Hıdır Barajı’nın olduğu yerde su ovaya, cazibe olmadığı için pompayla elektrik yüzünden verilememektedir. Oysa debi farkından oluşan suyu, kendi basıncıyla verebilen ülkeler vardır.  2 300 000 dönüm araziye sahip Siverek Karacadağ Ovasında yaklaşık 40 000 su kuyusu olup buralardan yılda üç ürün alınabilirken, salma sulama ile ağırlıklı olarak buğday ve pamuk üretilmektedir. Bunun da astarı yüzünden pahalı olmaktadır.

Bir başka çarpıcı örnek ise Kızıltepe Ovası’dır. 1 400 000 dönüm araziye sahip olan Kızıltepe Ovası’nda 1 milyar değerinde olan gölet yapılmadığı için sulama yapılamamaktadır. Örneğin, TEDAŞ’ın devletten aldığı ve her çiftçi başına, kaynağında ödenen %45’lik destek oranının sadece bir yıllık maliyeti 2 milyardan fazladır. Bu parayla 2 gölet yapılabilir.

Sondaj ile 500 metreden suyun çok büyük masraflarla çıktığı bölgede 15 000 kuyu bulunmakta olup, sadece 10 dönümlük örtü altı sera yapılması halinde en az 500 000 kişi iş sahibi olacaktır. Böylece bölgeden dışarıya göçün azalması ve İstanbul başta olmak üzere batı illerinin yükünün hafiflemesi mümkün olacaktır. Kaçak oranının en yüksek olduğu bölgede yaklaşık 100 000 kuyunun da kapatılmasıyla Türkiye’nin yaklaşık %5 elektrik açığı kapatılmış olacaktır.

Özetle

Rusya-Ukrayna krizi,  tüm dünyada enerji ve gıda sorununu gün yüzüne çıkartmış ve böylece bizlere yeniden GAP’ın önemini hatırlatmıştır. Bu yaz sıcak geçecek ve gelecekte tarım ve suyun kullanımı konuları daha da önemli olacaktır. Ortadoğu’da savaşların başlıca sebebi petrol kadar, su ve toprakla alakalıdır. Bu anlamda ülkemiz GAP’ı yeniden gündemine almalı ve stratejik bir konu olarak meseleye yaklaşmalıdır.

Et, buğday, yem ve yağ sıkıntısı yaşayan ülkemizin yarım kalan, Cumhuriyet’ten sonraki en büyük eseri olan GAP, kuruluş felsefesiyle alakası olmayan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından ayrılıp, bünyesine bölgedeki Kalkınma Ajanslarını da alıp yeniden yapılandırılmalıdır. GAP kapsamındaki enerji projelerinde %91,2, GAP Eylem Planı sulama projelerinde ise %55 gerçekleşme sağlanmıştır. Bu dünyada benzeri projeler için gecikmiş, etkinlik ve verimlilik örnekleriyle çok düşük bir orandır.

Silvan, Siverek ve Kızıltepe Ovaları acilen suya kavuşturulmalı, tarım ve hayvancılık araştırma merkezleri ve tarıma dayalı sanayi bölgeleri kurulmalıdır. Mümkünse Suriye ve Irak’la bu konuda yeni bir bölgesel çalışma yapılmalıdır. Ne de olsa petrol içilmez ama su hayattır ve GAP su demektir.

Ukrayna savaşı da göstermektedir ki, tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı olan ülkelerin yaşama şansı azdır. GAP, Türkiye’nin sofrasındaki ekmeği ve ana yemeğidir.

2023 ve 2071 Türkiye’sinde GAP, bölgenin ve Türkiye’nin her yönüyle kalkınmasını dert edinen, bu derdini bölge insanı ve kurumlarına taşıyan, birlikte aynı çizgide ortak çalışmalar yapma konusunda bölgede sinerji oluşturan, bir taraftan ülkedeki iyi uygulama örneklerini bölgeye taşırken diğer taraftan bölgedeki iyi uygulama örneklerini ülkenin istifadesine sunan, nitelikli personeli ile bölgenin en teknik kapasitesi yüksek kurumu olan, bölgeye dair tüm karar ve politikalar konusunda tüm paydaşlara katkılar sunan bir yapıya kavuşturulmalıdır. Buradan sağlanacak enerji ile Irak ve Suriye’de bile Türkiye daha fazla söz hakkı sahibi olacaktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Arşivi