Papa’nın Irak Seferi, Yezidi mi Hüseyni mi?
Dünya’nın en küçük coğrafyasına ve nüfusuna sahip olmasına rağmen; derin ve güçlü bir arşive sahip, iki bin yıldır kesintisiz devam eden, 1 200 000 Katolik Hristiyan’ın ve bir o kadar da Hristiyan’ın değer verdiği lider, Roma İmparatorluğunun varisi, 2013 yılından beri Vatikan Devlet Başkanı Papa II. Francis, Pandemi döneminde bile 15 aydan sonraki ilk yurtdışı seferini, büyük riskler altında, tarihte ilk kez Irak’a yaptı.
Arjantinli Cizvit bir kardinal olan Bergoglio’nun 2013 yılında papa seçildikten sonra, Haçlı Seferleri döneminde, “savaşla değil, birlikte yaşayarak”, Müslümanların Hristiyanlaştırılabileceğini savunan, Francis Assisi’nin adından mülhem “Francis” ismini alan Papa’nın, İsevi ve Musevi kaynaklarda Hz. İbrahim’in doğum yeri olarak görülen Sümerlerin tarihi Ur kentinde, Hacı olmak isteği gösterilmişti. Oysa, daha güvenli ve Hz. İbrahim’in doğum yeri olduğu, daha sahih olan Ur yerine Urfa’ya gelseydi, hem İslam’a hem de Hristiyanlara göre Hacı olur; Hazreti Musa’nın yedi yıl çobanlık yaptığı Şuayb şehrine de gitseydi Musevilere göre, sevap bile kazanırdı. Ama o, 30 yıldır Haçlı seferleri altından can çekişen kanlı toprakları seçti. Bu, bilinçli, stratejik ve tarihi bir tercihtir.
Neden Irak ve Kimlerle Görüştü?
11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de, ikiz kulelerin kolonlardan dinamitlenerek yıkıldığı, en gerçekçi filmlerden birisinin çekildiği ve daha sonra ABD Başkanı George W. Bush’un, Vatikan’a bakarak, “Afganistan ve Irak’a Haçlı seferi (Crusader) başlattığını” ifade etmesinden, yirmi yıl sonra meydana gelen olaylara bakıldığında Afganistan, Suriye, Libya, Yemen ve daha nice İslam ülkeleri, birbirine düşürülmüş, kadim şehirlerin altı üstüne getirilmiş ve milyonlarca insan öldürülmüştür. Suriye ve Irak’ta soykırım uygulanmıştır. Bush aynı zamanda, Siyon tapınağının intikamını, üç bin yıl sonra Babillerin torunlarından alırken; Papa da aynı yere, Ninova-Babil Hıristiyan devletini kurmak istemektedir.
76 Örgütü bünyesinde barındıran Haçlı (Haşti) Şaabi örgütleri ve onun Şii liderleriyle görüşen Papa’nın esas amacı, Babil-Ninova Hıristiyan Devleti, PKK kontrolünde birkaç Kürt Devleti, iki Şii Devleti, çöl bölgesinde DAİŞ liderliğinde harabelerden oluşan Sünni bir Arap Devleti ve 3İ (İsrail, İngiltere ve İran) kontrolünde, Irak ve Suriye’de yeni kent devletleri kurmaktır.
Pragmatist ve Pratik Trump yerine Evangelist, Neo-Con ve Katolik Biden’ı bekleyen Papa, Sünni İslam âleminin payitahtı olan Bağdat’ı hızla geçtikten sonra ikinci gününde, Necef’e geçerek Şiilerin önde gelen dini lideri ve aynı zamanda Irak siyasetinin en etkin şahsiyeti Büyük Ayetullah Ali Sistani’yi kendi evinde; maske, mesafe ve pandemi kurallarını hiçe sayarak kalabalık bir heyetle, göz göze - diz dize, ziyaret ederek, oradan Ali Hamaney’i de aradılar.
Necef sokaklarında Katolik Papa ile Şii Sistani’nin resimlerinin bulunduğu sokaklara “Siz bizden, biz de sizden bir parçayız!” pankratları asıldı. Ancak barış güvercini Papa, Iraklı bir Kürd olan, Türkiye ve Erdoğan hayranı Dünya İslam Alimleri Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Karadaği’yi muhatap bile almıyor. Çünkü Papa, İslam âleminin bayrağı olarak Sünni Selçukiler, Eyyubiler, Osmanlılar veya Abbasiler yerine, Haçlı seferlerine zemin hazırlayan Fatımi denilen, Hz. Peygamberin mektubunu yırtan zalim Kisra’nın Pers zihniyetli varislerini muhatap alıyor. Bu nedenle Bağdat, Musul ve Halep’in yıkılmasından rahatsızlık duymuyor. Musul Ulu Camii, Halep Hz. Zekeriya Camii, Bağdat Ebu Hanife Camiiden yükselen çığlıklar veya Rakka’nın yıkılması, umurunda bile olmuyor.
(1991 ve 2003 yılında Haçlı seferlerinde Bağdat’ın bombalanması. CNN, bombalamayı Noel gecesine benzetmişti.)
Musul-Ninova’da sadece kiliseleri gündeme getirip dua eden Papa; Nureddin Zengi'den günümüze ulaşan son miras olan ve 2017 yılında ABD tarafından bombalanan Musul Ulu Camii’nin de harabelerine, Hz. Yunus Türbesine de uğrayabilirdi.
Hacı olmak için barış elçisi olarak geldiğini iddia eden Papa, 300 000 kişiyi bile bulamayan ve dağınık Hıristiyanları görüp, ev sahibi milyonlarca Sünni Müslümanı saf dışı etmesi bir din adamına, hele Irak’a hacı olmaya gelen bir kişiye asla yakışmaz.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Ortadoğu ve Afrika Direktörü ve PKK’nın Suriye kolunun DSG (PYD) kurucusu Brett McGurk paylaşımında, “Papa Franciscus’un 2014 yazında tüm inançlardan pek çok kişinin IŞİD'den kaçarak sığındığı Erbil’deki güzel sahnesinden etkilendim. Paskalya bayramı yaklaşırken, Erbil ve Musul umut, yenilenme ve ilerisi için sıkı çalışmanın sembolleridir” ifadelere yer verdi.
(İbretlik tablo: IKBY’nin Keldani İletişim Bakanı Anu Cehver, Papa’nın elini öpüyür. Sağdaki: Kraliçe ve Körfez emirliklerinin Arap çocukları)
Papa’nın Haçlı (Haşdi) Şabi çatısı altında (50. Tugay) İran direktiflerini yerine getiren, Babil Hareketi'nin Hıristiyan olan Genel Sekreteri Riyan el-Keldani'ye kendi tespihini, resmi yetkililere ise şifreli madalyonları ve onların arkasındaki haritaları, hediye etmesi manidardır. Çünkü ABD, İsrail ve İran, Musul, Kerkük ve Lazkiye limanı üzerinden Akdeniz'e ulaşacak kara, demir, petrol yolu ve terör koridorunu hedeflemektedir. Bölgenin ABD destekli Iraklı Şii milislerin, PKK/SDG terör örgütünün ve Esed rejiminin kontrolünde olmasını arzu etmektedir. Amaç Türkiye’ye bölgede Berlin duvarının örülmesidir. Oysa Irak ve Suriye, hattından uzak tutulan bir Türkiye rahat uyuyamaz. Sincar operasyonuna karşı Haçlı Şabi’nin hava savunma sistemi istemesinin sebebi budur. Şam ve Bağdat, Türkiye’nin ayağa kalktığı bir dönemde diz kapaklarıdır.
(Sol üstten: ABD’nin yıktığı Musul Ulu Camii, Erbil Kesik Minare, Afganistan Cam Minare ve Bağdat Ebu Hanife Camii… Hepsi Haçlı seferlerinden nasibini aldılar)
Papa’nın Irak Seferinin Değerlendirilmesi
Sora sora Bağdat’ın, Roma’dan bile bulunduğu bir dönemde, İsevi ve Musevilere kol kanat geren Abdulkadir-i Geylani’nin hiç olmasa kabrini ziyaret etmesi gereken Papa, bir din adamından çok I. Ve II. Elizabet, I. Ve II. Bush ve Biden’ın yumuşak gücü olarak program yapmıştır.
Türkiye üzerinde geri dönerken, seni de unutmadım der gibi havada mesajlar verdi Papa hazretleri. Ve Iraklı yöneticilere verdiği hatıra paralarda, Vatikan-İsrail ittifakını, Arz-ı Mev’ud ve Anadolu’yu Vatikan toprağı gösteren harita ekledi. Bütün bunların, yakın zaman önce aralarındaki husumeti sona erdirme kararı alan İsrail-Vatikan ittifakını göstermektedir.
84 yaşındaki Papa, 76 kişilik ekibiyle parçalanmış, acı ve ölümle yıkılan, tarihin en önemli merkezlerinden olan Mezopotamya’ya, çok anlamlı ve derin mesajlarla dolu bir çıkarma yaptı. Irak’ın fay hatlarında gezen Papa, giderayak IKBY’ye basılması önerilen bir pul ile de siyasi hedefini açıkça ifşa etmiştir. Pulu tasarlayan, Papa’nın elini öpen Anu Cehver muhtemelen bu talimatı Papa’dan almıştır.
Binlerce kişinin kimyasal gazla öldürüldüğü Halepçe’ye, Suriye ve Irak’tan milyonlarca kişiye kapısını açan Türkiye’ye uğramayan Papa hazretlerine derim ki; Ortadoğu’nun kadim halkları hakem olarak, Papa’yı değil kadim kültürümüzü esas almalıyız. Çünkü burada her mahallede, siz gelinceye kadar din, dil ve ırk olarak kardeşçe yaşamaktaydık. Bunun için beyazlaştırılmış, Brezilyalı mankurtlara ihtiyacımız yoktur.
Eğer Papa’nın sadece dini yüzü ve barış elçiliği var idiyse; neden elindeki yüzlerce medya kuruluşundan canlı yayınla bölgeye bağlanmadı ve kan gözyaşı içindeki Irak’ta görüşmelerine herkesi davet edip açıktan yapmadı? Çünkü Papalık sadece bir dini kurum değil ve bu, bir hac ziyareti olmayıp yumuşak haçlı seferidir. Çünkü adını aldığı Haçlı Papa’sı Fransuva ve hemşerisi Makyavel ona demişti, “Müslümanları fethetmek zordur ama kale yıkılınca yönetmek kolaydır. Çünkü bizim gibi domuzları değil koyun eti yerler. “ Unutulmasın ki; Papa’nın iki kılıç kuramı vardır: Biri Vatikan diğeri gizli dünya devleti.
Biri Papa diğeri Biden. İkisinin de ilk hedefi İslam’ın temsilciliğini Sünni Türkiye’den alıp Şii İran’a vermektir. Oysa bu da bir kumpastır. Çünkü bir asır önce aynısını Araplara yaptılar. İslam medeniyeti, Osmanlı, Selçuklu ve Bağdat merkezli Abbasilere bakılınca Sünni’dir. Şam, Kahire, Bağdat ve İstanbul iki el iki ayaktır.
Altı İmparatorunu Fırat’ın doğusuna gömen, Roma İmparatorluk senatosunda, “Fırat’ın Doğu’suna sakın gitmeyin” tavsiyesine, yedinci İmparator ayağa kalkarak şöyle cevap verir: “Gideceğiz… Eğer biz gitmezsek onlar gelir” der ve o da aynı yolda ölür. Tarih, maalesef ibret alınmadığı için tekrar edip durmaktadır. Uçağına iki kurşun isabet ettiği iddialarına rağmen yarım saat havada turlayan Papa’yı, cesaretinden dolayı tebrik ederim. O da galiba Mısırlıları Hıristiyan yapmak için Haçlı seferlerinde gelen Francis gibi şehit olmayı Hacı olmaya tercih ediyor. Kısaca, Eylül ayında genel seçimlere hazırlanan Irak’ta, Yezidin ve Hüseyin’in kaderi tekrar etmesin. Bizler Hüseyniyiz bu böyle biline.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.