Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Tunus’ta 15 Temmuz Ruhu Ortaya Çıkar mı?

Tunus’ta 15 Temmuz Ruhu Ortaya Çıkar mı?

Tunus’ta 15 Temmuz Ruhu Ortaya Çıkar mı?

1574’ten 1881 yılına kadar bir Dayı’lıkla yönetilen ve istincatla Osmanlıya katılan Garp Ocaklarının bir Osmanlı Eyaleti olan Tunus, 1881’de Fransa tarafından işgal edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan bağımsızlık mücadelesi, 1956’da Fransa’nın Tunus’u bağımsız bir ülke olarak tanımasıyla başarıya ulaşmışsa da ülke, kurucu devlet başkanı Habib Burgiba’nın dikta kontrolü altında, (1956-1987) yaşadı. Burgiba’nın Başbakanı Zeynel Abidin Ali ise onun bunadığını belirterek, devirmesiyle başlayan ikinci dikta rejimi (1987) 2011’e kadar sürmüştür. Son on yılda ise ülke, adeta ameliyat sonrası, masadan bağırsaklarını tutarak kaçan bir hasta gibi, Tunus’un Erbakan’ı olan Gannuşi’nin tüm babalığına rağmen, sallanmaktadır. 10 gün önce yaşanan olay ise tam bir 28 Şubat post-modern darbesidir.

Bizdeki darbelerin saati, Batı tarafından her on yılda en az bir defaya ayarlanırken, bu oran Arap ülkelerinde önce kralcıkların hayatlarına ardından da uşaklık oranlarına göre ayarlandı. Ancak arada bir Suudi Kral Faysal ve İran Mussadık’ı gibi istisnalar olmuşsa da; bunlar bizzat iki II ve bir C (İngiltere, İsrail ve ABD-CII)  tarafından hal’ edilmiştir.

Menderes’ten (1960)  15 Temmuz’a kadar altı darbe yaşayan Türkiye’ye karşın diğer İslam ülkelerinde bu oran dalgalı olarak seyretmiştir. Ancak Tunus’un, âdeta işgal altındaki bir ülke olduğu,  Tunus’un İnönü’sü KaysBin Said, liberal Ali Fuat Okyar’ın SCF’si gibi olan Başbakan Hişam El Meşişi’yi dövdürerek kovmuş ve demokrasinin üzerine şal atmıştır.

Böylece 10 yıl önce başlayan kontrollü Arap Baharı’nın ilk ve son kandili de bir Anayasa Profesörü eliyle ve dahi bizzat Batı’nın desteğiyle söndürülmüş oluyor. Bizdeki 60 darbesinin Anayasacılarına benzeyen Kays’ın,  Madanoğlu’su henüz ortaya çıkmadı. Bu da Tunus’a uygun bir darbe modeli oluyor. Çünkü Demokrasi, yani Demır Krat sadece Batı’nın arabasını taşıyan bir mal iken darağaçları da bizim kaderimiz oluyormuş. Beyaz Adam, onun Marx gibi ideoloji azizleri ve bizdeki aydın denilen ajan mankurtları de öyle diyor. Hapiste öldürülen Muhammed Mursi ve sürgünde ölen Cezayir’in Erbakan’ı Abbasi Medeni’nin oyları ve sandık,demokrasinin namusunu kurtarmaya yetmedi öyle mi? (https://www.aa.com.tr/tr/dunya/cezayir-islami-selamet-cephesi-lideri-medeninin-cenazesi-defnedildi/1464271 )

Bu demokrasi 1000 yıllık dini ve dili, 50 yıllık Fransızcaya terk edebiliyor ama aslına dönünce gerici oluyor. Ebu Cehil’in putu da böyleydi. Nerde lazım olsun ihtiyacına göre kullanabilirsin.

 Bakalım, sosyolojinin kurucusu İbn-i Haldun’un ve Roma’yı yakan Kartaca’nın merkezi Hannibal’ın memleketi olan Tunus’ta ne zaman bir 15 Temmuz ruhu çıkacak? Bu zulmün çok sürmeyeceğine ve gerçek bir Arap Baharı geleceğine hiç şüphem yoktur. Çünkü demokrasinin Batı işgali için bir araç olarak kullanıldığının son örneği maalesef Tunus olmuştur. Bizden söylemesi. Batı(l) yenilmeye mahkûmdur ve 15 Temmuz Ruhu, Arap Baharı’ndan çok One Minute’un halk versiyonudur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Arşivi