AFFETMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerekir. Çünkü affetmek bir seçimdir. Birazdan anlatacaklarım, kendisine değer verdiğim yaşam koçum Sayın Ahmet Koçel’in anlattıklarından dinlediklerimdir. İlginizi çekeceğini düşünüyorum. Ben onu affedemiyorum! Dünyada onu affedemem! Affederek onu ödüllendireyim mi? Yaptıklarım ve söylediklerimden sonra ben kendimi affedemem! Söylediği bunca şeyden sonra onu affedemem! Rahat etmesini istemiyorum onun için onu affetmeyeceğim! Bu veya buna benzeyen içsel konuşmaları sıkSık tekrarlamışızdır. Bir yakınımıza veya arkadaşımıza bu cümleleri söylemiş de olabiliriz. Her ne kadar affet memenin sağladığı intikam duygusu çekici görünse de, bu yazı boyunca bu anlatılanlar boyunca vurgulanacak tema O nu affedin, rahatlayın ve huzuru bulun olacaktır. Affetme bir süreçtir. Bu süreç sonunda, rahat huzur ödüle kavuşanın kim olduğunu anlamaya çalışmak işimizi kolaylaştıra bilir. Affetmek fazlasıyla kişisel bir süreçtir. Eğer affeden siz iseniz, bunu kendi kişisel mutluluğunuz için yapıyorsunuz demektir
Affetmenin iki tarafı vardır. Affeden, affedilen…
Affedilen; dünyasını değiştirmiş, yaşayan yakınlarımız, yaşayan bir daha hiç göremeyeceğimiz insan veya gruplar (kurum, kuruluş, örgütler, devlet, kader, kısmet, tarih, felek evren vs olabilir)
Bence işi kolay tarafından başlayalım: Farz edelim ki karşı taraf artık yaşamıyor; ama bu kişi veya kişilerin yaptıkları, söyledikleri, yazdıkları hala bizi etkilemeye devam ediyor. Öylesine etkiliyor ki, o isminin anılması bile aklımızı bedenimizi ve ruhumuzu derinden yaralayan pek çok duyguyu harekete geçiriyor. Kendimizi kötü hissetmemize, duygusal bir depreme ve bunun sonucunda da bizi duygusal göçüğe çeviriyor. Bu işlem işte evde, gündüz gece ve uykuda rüyalarımızda devam ediyor. Bu süreci tekrar gözden geçirelim; Bizi rahatsız eden "o" ama "o" artık başka âlemde. Affetmeyerek bu sürecin devam etmesine izin veren kim? Affetmek çok kişisel bir süreçtir. Affettiğimizde rahatlayıp huzura kavuşan tek kişi biz olacağız. Affetmeni sonunda karşı tarafta ne gibi değişikliklerin olacağını bilemeyiz ancak affeden olarak bizim bu durumdan yararlanacağımız kesin… Üstelik karşı tarafın sizi hala etkilemesine izin vererek sizi duygusallık köşke çevirmesine izin verme vermeniz bu sürecin sorumluluğunun sizde olduğunu göstermiyor mu? Karşı taraf, hayatta olsun, yakınımızda veya uzağımızda veya kurum, grup veya örgütler olsun… Süreç aynı şekilde işliyor. Olumsuz etkilenen ve etkilenme devam eden siz oluyor ve çoğunlukla karşı taraf bunun farkında bile olmuyor. Bütün dinlerde ortak olan noktalardan biri de affetmenin faziletlerinin defalarca vurgulanmış olmasıdır. Affetmek, inananlar için merhamet ve şefkatle beraber ulu bir davranış olarak tarif edilmektedir
Affetmenin temelinde onu besleyen geniş bir duygu demeti yatıyor, öfke pişmanlık, acı, dargınlık, güceniklik, hınç, suçluluk, küskünlük. Başkalarından zarar gördüysek öfke ve kızgınlık, başkalarına zarar verdiysek suçluluk duygusu bütün bunlar yakamızı bırakmaz. Affetmenin önündeki en önemli engel öfke ve suçluluk duygusudur. Affedebilmek için öfke bir kızgınlık ile suçluluk duygusunu çözümlememiz şarttır. Böylece affederken, bu hislerimizi besleyen pekçok olumsuz duygudan daha kurtuluyoruz. Danışanlarla yaptığımız birebir uygulamalarda, af olmadığı takdirde bir şeyler eksik kalıyor. Eğer affedemiyorum diyorsak, bu duyguyu destekleyen ve mutluluğumuzu engelleyen hislerden tamamen arınıp temizlenemediğimizi fark ediyoruz. Olumsuz duygu ve düşüncelerden tam arınmak ancak tam bir bağışlama ve kayıtsız şartsız af ile gerçekleşebiliyor. Peki, affetmeyince neler oluyor
1-Olumsuz deneyimi tekrar tekrar yaşayarak, her defasında acıyı yeniden duyuyoruz.
2- Affetmenin öncesi duyduğumuz öfke ve diğer olumsuz hisler bizim mantıklı ve makul düşünmemizi engeller.
3-Diğeri ile oluşabilecek sağlıklı iletişim ve barışma ihtimali ortadan kalkar.
4- Diğerinin bize anımsattığı her şey yeniden aynı acıları yaşatır.
5-Benzeri durum ve insanları kendimize çekeriz.
6-Nasıl davranacağımız konusunda tercihimizi ve kişisel gücümüzü karşı tarafa teslim ederiz.
7-Bu deneyimden öğrenmemiz gerekenler ve çıkaracağımız derslerden bir şeyler öğrenme şansını kaybederiz.
8-Bu olayla ilgisi olmayan kişi ve grupları, herhangi bir şekilde olumsuz deneyimimiz ile ilişkilendirebiliriz ve bunun sonucunda haksız ve gereksiz yere yaklaşımımız olumsuz olur.
9-Yeni sağlıklı tatmin edici İlişkiler kurma konusunda kendimizi engeller ve kısıtlarız.
10-Acılı ve dertli yaşayan biri olarak kurban olarak yaşamaya devam ederiz.
11-Kendimize olan saygı sevgi ve takdir Hislerimiz zarar görür.
12-Yüksek benliğimizle barışamayız.
Herkes bu maddelerin birinden daha fazla etkileniyor. Özellikle altıncı madde beni çok etkiliyor. Tek başına bu konu bile affetmek için yeterli olmalı. Çünkü bir taraftan bize zarar verdiğini düşündüğümüz kişiyi affetmiyor ona karşı öfke ve kızgınlık taşıyoruz. Diğer taraftan da, onun, davranış ve inançlarımızı şekillendirmesine izin veriyoruz. O kişi olumsuz duygu ve düşüncelerimizin Tetik’i oluyor ayni tetikliyor. Bir yakınım yukarıdaki listeye bakıp dokuzuncu madde en önemlisi demişti. Eminim sizi en çok etkileyen madde farklı olabilir. Affetmediğimizde, polis, savcı, jüri, hakim ve infaz memuru olarak her şeyi kendimiz yapıyoruz. Bu kadar yetki ve sorumluluk şimdiye kadar hiçbir ölümlüde olmadı. Onun için affedelim ve huzura kavuşalım. Affetmemek sevgi, neşe, huzur, masumiyet, ahenk, bütünlük ve dengenin önündeki en büyük engeldir. Affetmek, egomuzu denetim altına alarak, öfke acı korku utanç ve suçla suçlamalarımıza son vermektir. Affetmek geçmişimizle huzur içinde yaşamanın ilk adımıdır. Kendinizle, geçmişinizle ve çevrenizle barışık, sevgiyle yaşamanızı diliyorum. Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.