Saygıdeğer okurlarım,

Günlük hayatımızda çay, sadece bir içecek olmanın çok ötesinde bir anlam taşıyor. Kahvaltı sofralarında, öğle yemeklerinden sonra, misafir ikramlarında ya da günün herhangi bir saatinde çay, kültürümüzde bambaşka bir yere sahiptir.

Sohbet meclislerinde, eş dost ziyaretlerinde sıkça karşılaştığımız o tanıdık soru, "Çay mı, kahve mi?" elbette bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Ancak koyu bir sohbetin, eskileri yâd eden samimi muhabbetlerin en müstesna eşlikçisi hiç şüphesiz çaydır.

Çalışanların molalarında günün yorgunluğunu unutturan, cam bardakta sunulduğunda manzarasıyla hayran bırakan bir lezzettir çay. Damakta bıraktığı tat kadar, ruhumuzda bıraktığı huzur da bir o kadar değerlidir.

Yaz mevsiminde doğanın yemyeşil örtüsünde, piknik alanlarında, odun ateşinde kaynayan semaverde demlenen çayın yeri ise apayrıdır. Yudum yudum içilen bu sıcak içecek, doğayla iç içe geçirilen anların vazgeçilmezidir.

Karadeniz’in bereketli topraklarında yetişen çay bitkisi, çiftçilerin özverili emeğiyle toplanır, doğadan sofralarımıza ulaşır. Demini almış bir çay, sevdiklerimizle paylaştığımız her anı daha da kıymetli kılar.

Soğuk kış günlerinde içimizi ısıtan bir başka güzellik daha vardır: Çay. Yanında tüketilen kuruyemişlerle birlikte, kış akşamlarının atmosferine anlam katar. Ne olursa olsun, sıcak bir demlikte yerini alan çayın yerini başka hiçbir içecek dolduramaz.

Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 21 Mayıs, artık Uluslararası Çay Günü olarak kutlanmakta. Bu özel gün vesilesiyle, çayın toplumumuzdaki yerini bir kez daha hatırlamakta fayda var. Zira çay, adını unutturmuyor, lezzetinden de vazgeçilmiyor. Günün her saatinde, her ruh haline uyum sağlayan çay, vazgeçilmez bir alternatif olarak yaşamımızda yer alıyor.

Dileğimiz odur ki; çaylarımız hep demli, dost meclislerimiz hep neşeli olsun. Demini almış bir çay eşliğinde edilen sohbetler, nice dostluk köprülerinin inşasına vesile olsun.

Sağlıcakla kalın.