Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu

Biden’in Ortadoğu Seferinin Anlamı ve Türkiye

Biden’in Ortadoğu Seferinin Anlamı ve Türkiye

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, 13-16 Temmuz tarihleri arasında İsrail, Filistin ve Suudi Arabistan'ı kapsayan, ilki 1973 yılından başlayan, kendisinin 10. ve Başkanlığının, 1,5 yıl gecikmiş de olsa, ilk Ortadoğu ziyaretine devam ediyor.

Biden’in çantasında; İran, Çin ve Rusya’yı kuşatacak yeni bir strateji, iç güvenliği tehdit edecek noktaya ulaşan enerji fiyatları düşürme ve İsrail’in güvenliği ilk sırada bulunmaktadır. Ancak asıl hedef Çin ve Rusya’dır.

Pandemi ve Ukrayna savaşıyla masrafları artan ABD’nin İran, Çin ve Rusya’ya karşı çek-bırak taktiği uyguladığı görülmektedir. Örneğin, 2015’ten itibaren Suriye ve Libya’da Sıcak sulara ulaşan Rusya’ya karşı durmadığı gibi, Yemen ve Irak’ta serbest bıraktığı İran’ı Suriye’de tut(a)madığı ve uyanan Ejderha’yı da Kuşak-Yol’da tutamadığı görülmektedir. Ayrıca BOP’a rağmen Ortadoğu köprüsünün altından çok sular aktı ve Arap Kışı’ndan sonra farklı bir nesil görülmektedir.

Biden, İsrail’de kendini evinde oğlunun evindeymiş gibi konuştu. Zengin ve güçlü bir babanın, yarım asır evvel konduğu, “Halksız topraklara, topraksız halk” King David otelinde. Bu Otel ki, İsrail’in ilk dinamiti burada patlamıştı. İngilizler döneminde 100’e yakın kişi ölmüştü. Son olarak da El Cezire TV muhabiri Şirin Akil öldürülmüştü.

Biden, Yahudi olmadığı halde samimi bir Siyonist olduğunu kipası ve davranışlarıyla defalarca ifade etti. İsrail’in, ABD desteğiyle her türlü destekleneceğini söyledi ve “Demir Işın” Hava Savunma Sistemi’nden bahsetti.

Öksüz, yetim ve yaralı Filistin’e de zamanı ve sınırı belirsiz olan iki devletli çözümü vaat ettikten sonra Biden, bugün ilk kez doğrudan İsrail’den Suudi Arabistan’a (SA) uçacak.

Burada da bir ilk gerçekleşmiş oluyor. Biden’in bir diğer hedefi olan İsrail –SA ilişkilerini İran’a karşı güçlendirmek, ondan petrol üretimini artırmasını istemek ve İsrail merkezli bir askeri pakt kurmak. Yani, askeri kontrolü İsrail’de olacak İran’a karşı ARAP NATO’su. Bu, yeni bir Bağdat Paktı olabilir mi?

Hedef, İran’ı kontrol etmek. Ancak İran, artık Yemen, Şam ve Bağdat arasından rink atıyor, Rusya’ya SİHA veriyor ve nükleer silaha bir adım daha yaklaşmış durumdadır. Ancak Türkiye’siz, İran’ı kimse durduramaz ve Biden ABD’si, Türkiye ile dost değil hatta düşman.

Bu açıdan ABD’nin işi çok zor ve yeni bir “Yeşil Kuşak” için, Rusya, İran ve Çin’in çevresinden dolaşacağı üç ülkeyi kuşatmalıdır ki; bu da çok çok zordur. Burada Pakistan bile Çin tarafındayken; Doğu-Batı fay hatlarında bulunan Türkiye ve Hindistan, pratik ve pragmatik bir yol tatbik etmektedirler ve ikisi de Ruslardan S 400 aldı.

ABD, Çin’e karşı geçen yıl acilen kurulan ve Fransa’nın deport edildiği, Avustralya ve İngiltere odaklı (AUKUS) sisteme Ortadoğu’yu da eklemek istiyor. Buradaki esas amacın, Avrupa ve Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri ile ittifakının yanı sıra, üçgenin üçüncü öğesi olan Arap-Amerikan ilişkilerini canlandırmak ve güçlendirmek arzusu bulunuyor ki; İran ve Rusların coğrafi yakınlıkları, enerji ve terör kartı sebebiyle imkansız görülüyor.

Bu strateji, Türkiye’nin önemini bir kat daha arttırıyor. Oysa Biden’ın Savunma Bakanı Yardımcısı Dana Stroul, Suriye’ye operasyon için hazırlıklarını tamamlayan Türkiye’ye karşı; "Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine herhangi bir askeri operasyon yapmasına çok sert bir şekilde karşı çıkıyoruz ve Türkiye'ye de bu konudaki itirazımızı açıkça yaptık" tarzı sert ifadeler kullandığı ve F-16’ları bile vermeyeceği görülüyor.

Burada Biden, Türkiye’yi havuç yerine Yunan ve PYD sopasıyla zorlamak istemektedir ki, bu yol Türkiye’nin bu hafta yapacağı Reisi, Putin ve Erdoğan üçlü zirvesine daha çok anlam yüklemesine sebep olmaktadır.

Sonuç

Kısaca Ortadoğu turuna gecenin karanlığında, dünyanın tersine uçarak gelerek, boşluğa el uzatan ve kırmızı halıda bile “nereye gideyim?” diyen Biden’in durumu iyi görülmüyor. Ukrayna’yı her gün biraz daha sıkıştıran bir piton gibi ilerleyen Rusya, 6000 nükleer bomba başlıklarını parlatmakta ve Avrupa’dan savaşın parasını, enerji kartıyla fazlasıyla çıkarmaktadır.

Devlerin savaşında, kömür kazanlarına dönen, yaşlı ve hasta Avrupa’nın uzun vadeli ayakta kalma şansı yoktur. Uyanan Çin Ejderhası ve Boğaz’ın Hasta Adam’ın, Boğazdan başlayarak bir ucu Afrika, Kafkasya ve Ukrayna’da olmak üzere en az 10 000 km çapında SİHA’larla ring atarken; ABD, artık bırakın Dünyada, Ortadoğu’da bile jandarma olamaz. Arap Baharı’ndan sonra Libya, Yemen, Mısır, Irak ve Suriye’de çok kan aktı ve Batı’nın korku eşiği kırıldı. PYD ve Adalar Denizi’ni silahlandıran ABD’ye, Türkiye ne kadar güvenebilir?

Biden ülkesindeki enerji ve yakıt fiyatları üzerinde, tüm çabasına rağmen bir kontrol sağlayamamış ve ülkede bir galon benzinin fiyatı 5 doları aşmıştır. Beyaz Saray'a çıktığında bir galon benzinin fiyatı 2,5 dolar civarındaydı. 2012’de bulunduğum ABD’de petrol fiyatları az da olsa artınca ABD’liler, “Irak’ı niye işgal ettik?” derlerdi. Şimdi durum daha vahim. Venezüella’ya bile söz geçiremiyorlar.

Biden, insanlığa bir iyilik yapabilirse şunu tavsiye ederim: “Kudüs’ü insanlığın barış şehri ilen edin”. O zaman belki de İsrail, Singapur gibi bu toprağın bir parçası olur. Nasıl olsa ikisi de Yakup’un çocukları. İbrahim, hepimizin atasıdır ama bir şartımız var.

Kızılderili Büyük Şef’in dediği gibi, “topraklarımıza bizim gibi” sahip çıkın. Mabetlerimize bizim gibi bize de Selahaddin’in size davrandığı gibi davranırsanız”. O zaman neden İsrail var olmasın ki? Dost bile olur ve boşluktaki elinizi sıkabiliriz. Aksini öğrenmek için sadece Mescidi Aksa ve Kudüs Surlarına bakmak yeterlidir. Asya Kıtası yeniden dirildi ve Güneş Doğu’dan doğuyor.

Özetle, Küresel güç ruhu nasıl ki Osmanlı’dan (14.18.yy) Avrupa’ya (18.yy-19.) ve 1945-2000 arası ABD’ye geçmişti. Artık oradan da uçup Asya’ya konmuş görülüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu Arşivi