Türk Dünyası Zerresi: Efe Sultan
Bizatihi Hamitoğulları, Tekeoğulları, Germiyanoğulları ve Osmanoğullarıyla doğrudan bağlantılı, Yıldırım Beyazıt Dönemine dayanan, idealiyle “güneşin doğduğu yerden battığı yere” içerisinde Türk kültürünün coşkunluğunu simgeleyen Şuhut Ovasını hafifçe tepeden seyreden Kanuni Sultan Süleyman devri kayıtlarında, Şer’iye Sicillerine gündelik dertleriyle giren, çağların üstünden atlayarak bugüne yatırıyla yaşayan camisinin II. Abdülhamit devrinde inşa edilen minaresinin heybetiyle, bugünlerde yüzüncü yılına ulaşacak Büyük Taarruzun geçiş kolunda birkaç gün seyyar hastanesine de yurt teşkil etmiş Türklüğün sessiz ancak mağrur diyarı Efe Sultan Köyü tam anlamıyla Türk Dünyası zerresi durumundadır. Temsil ettiği alemin genel özelliklerini yaşamaya ve yaşatmaya devam etmektedir. Ancak geçmişiyle daha fazla hatırlanabilmeyi hak etmektedir.
Çünkü siyasi iktidar mücadelelerine aldırmaksızın kendine düşen vazifeleri en üst performansla karşılamış gerçek bir şahsiyetin adıyla kurulmuş, yaşamış ve yaşatılmıştır. İktidara gelme, sürdürme ve kalma mücadelesinin ne kadar yersiz olduğunu hem görmüş, hem de sonraki nesillere göstermiştir. Önemli olan bunun görülüp görülemediği, farkındalığa sahip olunup olunamadığıdır. 2014-2015 eğitim öğretim yılının ilk eğitim gününde düzenlenen Büyük Taarruz sahası gezisi esnasındaki ziyarette Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi sonradan sahaya hukuk insanı olarak çıkan efeler bölgesi temsilcisi olarak altı yüz evvelden beridir varlığı bilinen “Efe” isimli şahsiyetin huzurunda samimi şaşkınlığı ortaya çıkmış, çok da anlamlandıramamıştı. Oysa efelik ve zeybeklik Türkistan’dan getirdiğimiz sosyal müesseselerden sadece birisi idi. Adalar Denizi biraz uzağında böyle bir yerleşim yerinin mevcudiyeti bu bakımdan da önem arz etmektedir.
Çünkü boş bir arazide yükselen karye Türklüğün kaderi kabul edilen göçle beslenmiş, göçe kucak açmış, onları müşterek bir havuzda bir araya getirebilmiştir. Oynağan, Sarık, Sandıklı, Bedeş, İsmail, Feleli, Kocaöz, Emirdağ, Arap, Koç Yatağı, Hallaç, Antalya, Kale, Payitaht İstanbul dahil küçükten küçük, büyükten de büyük bireyleri sebebi belirsiz cazibesi ile çekmiş (Çekip potasında eritmiştir. Türk Dünyasının sessizliğini de son derece güzel ortaya koymaktadır. Askerî, dinî, ticarî şahsiyetler az ya da eklemelerde bulunmuştur.
Çünkü ismini hale gururla taşıdığı Efe Hamza yanı sıra şair ve siyasetçilerle ülke genelinde etkili olmuş, yetiştirdiği eğitimciler vasıtasıyla vilayete katkı sağlamıştır. Köyün sakinleri ve göç edenleri arasında Hamza ile Sultan adlarının yaygınlığı altı asrı aşan kültürel canlılığın mahalli göstergesi olmalıdır.
Çünkü arazisinin bereketi ve verimiyle kasabasına besin aktarmış, kıtlık devirlerinin toplumsal hafızasında canlılığı gün yüzüne çıkarmıştır. Avdan mıntıkasında yetişen ürünler hala kaza merkezindeki yaşlıların hatıraları arasında zikredilmektedir.
Çünkü Kadim Roma Yolunun tam üzerinde bulunmasına mukabil sonrasında ana yolun sapasında kalmış ancak yok olmamış varlığını muhafaza etmiş şimdilerde İstanbul-Antalya Yolunun hemen altında konuşlanmıştır.
Söz konusu zerre hakkında medya ürünü olarak birçok haberler, makaleler kaleme alındığı gibi lisans üstü paper çalışmaları, ulusal bildiriler kaleme alınmış düşünce dünyasına sunulmuş olup yenilerinin hazırlanıp hedef kitleye ulaştırılması çalışmaları yapılmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.