Düştük ağına zalim
Şubat ayının ortalarıydı. İki sene önce, Fenerbahçe ile deplasmanda lig mücadelesinde karşı karşıya gelmiştik. Maçın hakemi, yine Fırat Aydınus idi ve berabere kalmıştık. Hatırlarsınız, Jahovic'in kırmızı kart görüp oyundan atıldığı, ardından on kişi ile Fofana'nın ayağından bulduğunuz gol ile öne geçtiğimiz müsabakaydı. Ki o birkaç sezon adından sıkça bahsettiren ve sarı lacivertli takıma transfer olan Sadık'ın Fofana karşısında ki savunması mizah konusu bile olmuştu. Sözüm ona, çok uzatma taraftarı değilim. Maçın genelinde iyi bir yönetim sergileyen Fırat Aydınus, yaptığı iki kritik müdahale ile oyunun kaderine doğrudan etki etmişti. Jahovic kırmızı kart görürken başka bir pozisyonda Zuta'ya yapılan kırmızı kartlık harekete sarı kart göstererek Martin Skrtel oyunda kalmıştı. Geçmiş gün, dönemin şartlarında nasıl içerlediysem Fırat De Souza diye köşe başlığı atıp Fırat Aydınus'a sitem etmiştim. Belki de ülkemizin son yıllarda çıkardığı en iyi birkaç hakemden bir tanesidir ama yine yanlı bir maç yönettiği kanısındayım. İlk on dakikada bulduğumuz muhteşem iki golle bizim penceremizden bakıldığında coşkulu bir maçı kazandığımız için belki üzerinde durulmadı ama taktir haklarını sürekli misafir takımdan yana kullanan hocaya selam olsun. Bizimle şansı pek yaver gitmiyor. Şans demişken hafta içi ajanstan gelen soruya cevap veren İlhan Palut, maçın başında gol bulma adına bir çalışmalarının olmadığını belirtirken sahada onbirinci dakika olduğunda işi bitirmişti. Peki şans mı bu? Şans diyenin diyarı terketmesi lazım. Palut, gerçekten geride bıraktığımız birkaç sezon beklenti ve sonuç odağını kısa sürede revize etmeyi başardı. Aşağı yukarı iskeleti değişmeyen kadro, aynı taraftar ve farklı bir yönetim anlayışıyla camia ivme kazandı. Ha başkan değişti diyebilirsiniz. Bunu reddetmem ama başkanın notunu uzun vadede değerlendirmek daha makul olur kanaatindeyim. Nerdeyse aynı kadro ama ne değişti peki bu denli? Oyun tarzı mı? Sonuç odaklı düşününce oyunun tarzı elbette değişiyor. Ya öncesi? İşte öncesi ruh ve biz o takım ruhunu İlhan Palut ile yakalamış bulunuyoruz. Hocanın mikrofon karşısında mütevazı dilinin altında adeta yanardağ var. Kendi yanıyor ve bizi de yakacak desem teşbihte hata etmem diye umuyorum. Pir'in "Hamdım, piştim, yandım." diye bir sözü vardı. Hatay'da hamdı, Göztepe'de pişti ve bizde yanıyor. Konya'da adeta kendini buldu ve ezber bozuyor. Sezon başında, sadece hoca adına söylemiyorum ama başarıdan ümitsizdim. Bunu da dile getirdim. Hala temkinli davranmak, yaramıza olacaktır. Lig uzun bir süreç ve yeri geldiğinde krizi iyi yönetmek gerekiyor. Lakin heyecanı da çok baskılamamak lazım. Ki aklıma da "Aldın beni benden, düştüm ağına zalim" diyerek yıllar önce müzik piyasasını da alt üst Tarkan geldi aklıma. Tarihimiz açısından önemli bir sezon ve böyle giderse İlhan hocaya şiirler yazmaya başlarız demeden de kendimi alıkoyamıyorum. Hoca ve takımıyla keyfini çıkarın anın; sezon uzun ama hayat kısa vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.