Konyaspor Gündemine Dair
Hafta sonu oynanan İstanbulspor karşılaşmasıyla 2023-2024 sezonunun açılışını yaptık. Allah’ım Konyaspor camiası için kazasız, belasız ve sakatlıksız bir sezon nasip etsin inşallah.
Genel olarak her iki takımın da çok hazır olmadığı ve eksikliklerinin çok bariz bir biçimde görüldüğü bir karşılaşma oldu. Kendi sahamızda alınan 1-1’lik skor ilk bakışta puan kaybı gibi gözükse de son dakikada kalecimiz Bernardoni’nin kurtardığı penaltı düşünüldüğünde aslında kazanç olarak da görülebilir. Türk futbolunun temel hastalığı olan “ilk 6-7 haftanın günahı olmaz!” fikrinden hareketle bu tür maçlara çok da anlam yüklememek aslında en ideal bakış açısı sanırım. Ülkemizdeki transfer dönemi 15 Eylül’e kadar sürecek. Hal böyle olunca da takımlarımızın en az 1 ay daha bu psikolojide maçlara çıkacağını unutmamak gerekiyor. Bu da doğal olarak futbol kalitesini olumsuz anlamda etkiliyor.
Konyaspor’a gelecek olursak biz de bu atmosferden payımıza düşeni almış durumdayız. Tüm takımlar gibi ligin ilk haftalarını takıma yeni katılan oyuncuların uyum dönemini atlatacağı hazırlık maçları gibi görüyoruz. Bunca yıldır futbol izlerim ama ne yazık ki kamp dönemine tüm kadrosunu kurmuş ve sadece ufak dokunuşlara ihtiyacı olarak giden bir takım görmedim. Konyaspor’un da son dönemde kur seviyesindeki ani çıkışlar, Arap ülkelerinin transfer borsasını anormal yükseltmiş olması ve bazı menajerlerin tuzaklarına gelmemek adına diğer kulüpler gibi kadro yapılanmasını Ağustos ayının son dönemine bıraktığını söyleyebiliriz. Ancak bu durum eğer lige iyi bir giriş yapamazsanız ilerleyen haftalarda sorun teşkil edebilir. Kötü sonuçlarla başlanan bir ligde baskı ile yapılacak panik transferleri takıma fayda vermeyebilir ya da bu panik transferlerinin mali koşulları takım içindeki huzuru bozacak noktada olabilir gibi sebeplerle aslında transfer riskine ilaveten başka riskler de alınmakta. Tabii ki bu transferlerin olumlu sonuçlar doğuran örnekleri de var ancak bunların sayısı oldukça az.
İstanbulspor karşılaşmasında açıkça görüldü ki Konyaspor’un acil bir santrafor’a ihtiyacı var. Özellikle hava hakimiyeti iyi olan ve ceza sahasında rakip stoperler ile tabir-i caizse kavga ederek onları yıldıracak güçlü bir oyuncu gerekiyor. Son maçta yapılan ortaların tamamına yakının rakip stoperler karşıladı ya da Sokol’a uyguladıkları savunma ile hücumlarımızı daha tehlikesiz hale getirdiler. Şahsi fikrim bir futbol takımına ilk yapılması gereken transferin santrafor olduğu yönünde ama nedense biz yıllardır bu sorunu hep en sona bırakıyoruz. Eğer çok hazır ve profesyonel birini de alamıyorsanız takımın hücum varyasyonlarının oturması Ekim aylarını bulabiliyor. Buna ilaveten yine son maçta gördüğüm sorun takımımız inanılmaz yavaş hücuma çıkıyor. son 10 dakika rakip 9 kişi oynarken bile kontra fırsatı yakalayacağımız pozisyonları heba ettik. Ne Soner ne de Paz bu tempoyu yakalayamadılar ve ilerleyen haftalarda da yakalayacak gibi durmuyorlar. Orta alanda yapılan 2 ekstra pas rakibin tüm savunma hattının oturması ve atak sonlandırma tercihimizi olumsuz etkiliyor. 6 numara mı dersiniz, DMC mi dersiniz yoksa box to box orta saha mı dersiniz ama orta sahaya alınacak oyuncunun en önemli özelliğinin dinamik olması ve hızlı düşünmesi gerektiği açık. Bu tür bir oyun planında özellikle kendi sahamızda maç kazanmamız oldukça zorlaşacak. Zaten savunmasını önde tutmayan rakiplere karşı nadiren yakaladığın kontra fırsatlarını da harcayınca her geçen dakika kilidi açmak zorlaşıyor ve takım üzerinde de bu ilave bir baskı unsuru oluşturuyor. Bu 2 transferin şuan için en önemli hamleler olduğunu düşünüyorum. Adil ve Calvo’nun sakatlık ve transfer durumlarına göre de ayağı temiz olan bir yerli stoper takviyesi düşünülebilir ki eğer bu 2 oyuncuda bir rahatsızlık seziliyorsa stoper takviyesinin de “yangında ilk kurtarılacaklar” seviyesinde görülmesi lazım. Yönetim Kurulu’nun bu hafta içinde 3 oyuncunun transferini bitireceğini okuduk yerel medyamızdan. İnşallah takıma katkısı üst düzeyde olacak oyuncular olur. 1 ay var gibi görünen süreç içinde elimizi ne kadar çabuk tutarsak o kadar avantajlı oluruz.
Son bir şey de Konyaspor’lu taraftarlara söylemem lazım sanırım. 30 yılı aşkındır bu tribünlerde olan biri olarak bu şehri hiç bu kadar enerjisiz ve motivasyonsuz görmemiştim. Bunun sebebine ne derseniz deyin bu kabul edilebilir bir şey değil. Bu takım 2. Lig’den düşme tehlikesi yaşadığı dönemlerde bile bundan çok daha fazla izleyici çekti. Sosyal medyada bu durumun sorumlusu olarak başkan Fatih Özgökçen, Nalçacılılar’ın doğu tribünde olması, maddi sıkıntılar gibi bir çok şey okudum ama hiçbiri bu durumu tam olarak açıklamıyor. Yani her ne olursa olsun bu takımın minimum 15-20 bin kişiye oynaması gerekiyordu İstanbulspor maçında. Biz taraftar olarak ne emek verirsek karşımızdakinden o kadar fazla şey istemeye hakkımız olur. Bu nedenle gerek kulübün etkinliklerle bu sayıyı arttırmaya çalışması gerekse sosyal medyada her şeye yorum yapan taraftarlarımızın yaptıkları yorum kadar takıma da destek olması lazım. Bu iş “sen şunu yaptın ben de bunu yaparım” zihniyetiyle devam ettiği müddetçe biz kendi sahamızda ne rakibimizi baskı altına alabiliriz ne de kolay maç kazanabiliriz. Basın sözcüsü olduğum Nalçacılılar grubu başta olmak üzere herkes iğneyi önce kendine batırsın, çuvaldızı sonra düşünürüz…
Saygılarımla
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.